Öyküye Yeni Başlayanlar İçin Yol Haritası

Emanet Hikâyeler’de, her biri öykücülüğümüzün önemli isimlerinden olan Kemal Tahir, Ömer Seyfettin, Ahmet Hamdi Tanpınar, Orhan Kemal, Sait Faik, Oğuz Atay, Hulki Aktunç, Adalet Ağaoğlu, Bilge Karasu, Ferit Edgü, Rasim Özdenören, Mustafa Kutlu ve Selim İleri’den emanet aldığı hikâyeleri, Necip Tosun kendi yorumu, üslubu ve bakış açısıyla yeniden yazıyor. Recep Şükrü Güngör yazdı.

Öyküye Yeni Başlayanlar İçin Yol Haritası

Necip Tosun, bütün hayatı sanatla geçmiş bir yazar. Bundan böyle de öyle olacağa benzer. Lise yıllarında başladığı okuma yolculuğunu, üniversite ve memuriyet hayatında yoğunlaştırarak sürdürmüştür. Dolan küp içindekileri dışa atar. Nuri Pakdil, Sezai Karakoç, Cahit Zarifoğlu, Rasim Özdenören ikliminde yetişen Tosun, kendi sanatını öyküde ve öykü eleştirisinde buldu. Öykü incelemesi ve eleştirisi kitapları edebiyat çevrelerinin en beğendiği kitaplar arasına girdi. Şimdi yepyeni bir öykü kitabı ile karşımızda: Emanet Hikayeler.

Metinlerinde daha çok öykü kelimesini kullanmayı tercih eden yazar, kitabın isminde hikâyeler kelimesini kullanmış. Yaşadığımız, tanık olduğumuz hayatlar bize bir emanettir, onları karşılayacak kelime kurgusallığı ön plana çıkan öykü değil yaşanmışlığı ön plana çıkan hikâyedir.

Okura/yazara yol gösteriyor

Emanet Hikâyeler’de, her biri öykücülüğümüzün önemli isimlerinden olan Kemal Tahir, Ömer Seyfettin, Ahmet Hamdi Tanpınar, Orhan Kemal, Sait Faik, Oğuz Atay, Hulki Aktunç, Adalet Ağaoğlu, Bilge Karasu, Ferit Edgü, Rasim Özdenören, Mustafa Kutlu ve Selim İleri’den emanet aldığı hikâyeleri, Necip Tosun kendi yorumu, üslubu ve bakış açısıyla yeniden yazıyor.

Eserde, öykü anlayışlarını benimsediği yazarlar üzerinden olayları yeniden kurgulayarak kaleme aldığı on üç öykü var. Yazar, metin içinde kendi yazma serüvenini de ele veriyor. Postmodern bir özellik olarak görülen bu tarz aslında yazmaya yeni başlayanlar için de iyi bir yol haritası oluyor. Neyi nasıl yazacağının, neyi okuyacağının ipuçlarını buradan yakalıyor ilgililer. İyi bir metin için “başka bir metne götürendir” denir.

Necip Tosun öyküleri okurunu Kemal Tahir, Ömer Seyfettin, Ahmet Hamdi Tanpınar, Orhan Kemal, Sait Faik, Oğuz Atay, Hulki Aktunç, Adalet Ağaoğlu, Bilge Karasu, Ferit Edgü, Rasim Özdenören, Mustafa Kutlu, Selim İleri gibi nitelikli yazarlara götürürken bir yandan da Mesnevi, Kutadgu Bilig, Mukaddime, Don Kişot gibi dünyayı etkilemiş eserlere götürüyor. Bu bakımdan Emanet Hikayeler okuruna bol bol referans veren öykülerden oluşuyor. Yararlanmasını bilen iyi bir okur bu eserden birçok nitelikli eseri okuması gerektiğini eserlerin isimlerini de öğrenerek kavrar.

Kitabın ilk hikâyesinde yazarın geçim sağladığı işiyle ilgili ipucu bulabiliyoruz: “Teftiş yeri olarak bu uzak, kimsesiz şehri seçerken sadece büyük şehrin kaosundan kurtulmak değil bir yandan da hayatımı gözden geçirmeyi kurmuştum.” Yazar, bu cümlelerde hem işini ele veriyor hem de nasıl bir hayat istediğini. Büyük şehrin kaosundan kurtulmak ve kendini hesaba çekmek.

Bir dava etrafında

Emanet Hikayeler kitabının bir özelliği de yazarın arkadaş çevresini yer yer açık etmesi. Bir dava etrafında toparlanıp dergi çıkarmaları, bir hareket oluşturmaları, hiçbir maddi hesap yapmadan hasbi olarak çalışmaları… Sanat hiçbir ülkede, hiçbir zaman sadece sanat için olmamıştır. Onu tetikleyen bir düşünce olmuştur. Necip Tosun ve arkadaşları da Nuri Pakdil ve Sezai Karakoç’tan aldıkları dava bilinci ile, sanat eserleri aracılığıyla düşünce dünyalarını okura ulaştırmayı hedeflemişlerdir. İyi bir ekip olmayı başarmışlardır. O arkadaş grubundan bugün kimileri siyasi yönetimde söz sahibi olmuşlardır, kimileri de sanat icra etmeyi sürdürmektedirler. Cemal Şakar, Necip Tosun’un o günlerden beri dava arkadaşıdır ve aynı zamanda sanatçı dostudur.

Kısa cümleler, akıcı üslup

Emanet Hikâyeler, okuyanın rahatını kaçırır, hayat üzerinde düşünmesini sağlar. Hafızasını yitiren baba, Doğu'dan göçle gelmiş yoksul ailenin küçük kızı, çocukluk arkadaşı simitçi Hasan okuyanı, dinleyeni can evinden vuran öyküler. Yazarın öyküyü anlatırken kurduğu kısa cümleleri, akıcı üslubu okuru sıkmadan öykü boyunca sürüyor.

Emanet Hikayeler kitabının başka bir özelliği ise belli başlı yazarların eserlerine gönderme yaparak, onların konularına işaretler bırakarak öykü anlatmasıdır. “Bahar ve Kelebekler” öyküsündeki kaybedilmiş Balkan acısı yaşayan seyyah, Ömer Seyfettin kahramanıdır. “İki Damla” öyküsündeki yoksul, kimsesiz bir sokak çocuğu Orhan Kemal’in kahramanıdır. “Dağların Çağrısı” öyküsündeki müzik, zaman ve rüya ile içe yaşayan udi aslında Ahmet Hamdi Tanpınar’ın kahramanıdır.

Selim İleri’de gözlemlediğim bu tarzı Tosun’un öykülerinde farklı bir versiyonda buldum. Selim İleri, başka bir romanın bir kahramanını veya kahramanlarını alarak o kahramanlarla yeni bir olay örgüsü örer ve romanını oluşturur. Necip Tosun ise, anlattığı olay örgüsü içinde başka bir hikâyenin adını anarak kendi oluşturduğu öyküsel gerçekliğe bir başka öyküsel gerçeklikle kanıt göstermektedir. Mesela “Yorgun Irmaklar” öyküsünde Mustafa Kutlu’yu işaret etmektedir. “Boşluğun Sesi” öyküsünde Oğuz Atay, “Hayata Düşmek” öyküsünde Hulki Aktunç, “İki Damla Yaş” öyküsünde Orhan Kemal, “Teneffüs” öyküsünde Bilge Karasu, “Sur Nefesi” öyküsünde Rasim Özdenören, “Şehrin Sesleri”nde Sait Faik, “Küçük Berivan”da Ferit Edgü, “Cem Zehiri”nde Kemal Tahir, “Bahar ve Kelebekler”de Ömer Seyfettin, “Bir Hikaye Kalır Geriye Her Şeyden”de Selim İleri.

Yazar aynı zamanda öykü okurunun, yazarının okumasını şart gördüğü isimleri de sıralıyor böylece. Bir taraftan da kendi okuma dünyasını açık ediyor. Yukarıda isimleri geçen yazarlara, eserlere baktığımızda Necip Tosun’un bize öncelikli olarak yerli yazarları ve metinleri önerdiğini görüyoruz. Hem dil, üslup açısından hem de izlek açısından edebiyatımızda tebarüz etmiş isimlerdir bunlar. Buradan hareketle bir başka hikâyeye ulaşmak ve bir başka öykü kurmak mümkündür. Bu yolu atlayarak yeni bir yol kurmanın da tehlikeli ve eksik olacağını söylemeye gerek yok.

Geriye bir hikâye kalır

Kitabın son metninde şu cümleler yazarlığın ince detaylarını işaretliyor: “İnsan boğulmadan yazamıyor. Yara artık kapanmaz olmadıkça.” Öykü yazarının yazmak için bir gerekçesi olmalıdır. Ya bir davayı dillendirmeli yahut bir yarayı kapamaya çalışmalıdır. “Bir Hikaye Kalır Geriye Her Şeyden” kitabın son öyküsü. Burada anlatıcı, eski dostlarıyla bir araya geldiklerini ama hiçbirinin o ilk zamanki gibi duygular, heyecanlar, düşünceler taşımadığını, her birinin ayrı dünyalar, ayrı hayaller peşinde olduğunu söyler ve öykünün son cümlesi içe dokunur.

Necip Tosun, Emanet Hikayeler, Dedalus Yayınları

Recep Şükrü Güngör

YORUM EKLE