Osmanlı adab-ı muaşeret kitaplarının en kapsamlı bölümleri giyim kuşam üzerineydi

Adab-ı muaşerete uygun davranmak, medeni dünyaya dahil olmak için adeta bir zorunluluk olarak görülmüş ve XIX. yüzyılda bu alanla ilgili yapıtlar ortaya çıkmıştı. Fatma Tunç Yaşar'ın ''Alafranga Halleri-Geç Osmanlı’da Adab-ı Muaşeret'' kitabı üzerine Sedat Palut yazdı.

Osmanlı adab-ı muaşeret kitaplarının en kapsamlı bölümleri giyim kuşam üzerineydi

Osmanlı Devleti’nin Batılılaşma çabaları XIX. yüzyılda yoğunlaşmıştır. Devleti ayakta tutmak için siyasi ve askeri yenilikler arayışında olan yöneticilerin çok başarılı olduğunu söylemek mümkün değil. Fakat şunu belirtmek gerekir ki, özellikle aydın kesimin devletin dışa açılmasıyla beraber yurt dışında gördüklerini (siyasi, kültürel vs) Osmanlı topraklarına getirmeye çalıştıklarını görüyoruz. Ayrıca bu dönemde bazı aydınlar yurt dışına ve özellikle Fransa’ya gidenlere de orada nelerle karşılaşacaklarını belirten kitaplar ve yazılar yayımlamıştır, geç dönem Osmanlı’da.

Dünya ve özelikle Batı değişirken “adab-ı muaşerete uygun davranmanın medeni dünyaya dahil olmak için adeta bir zorunluluk olarak görülmüş ve XIX. yüzyılda bu alanla ilgili yapıtlar ortaya çıkmıştı.” (S.31)

Bu konuyu gündeme getiren bir kitap yayımlandı kısa bir süre önce. “Alafranga Halleri-Geç Osmanlı’da Adab-ı Muaşeret.” Kitap, Küre Yayınları arasından okurla buluştu. Yazarı, YTÜ öğretim üyesi Fatma Tunç Yaşar.

Nasıl görünmeli ya da nasıl giyinmeli?

Değişen dünya şartlarına ayak uydurmak için, yeme içme, ziyaret, komşuluk, konuşma ve seyahat gibi kavramları ön plana çıkarmış yazarlar, XIX. yy. Osmanlı’sında yazdıkları eserlerinde. Buna dikkat eden kitle de, tahmin edileceği gibi, saray ve büyük şehirlerde yaşayan halktır. Bahsedilen yüzyılda buna önem vermek gerekiyor, zira adab-ı muaşeret bilgisine dahil olmak demek, eğitim ya da matbuat vasıtasıyla Avrupa medeniyeti ile bir şekilde ilişki içinde olmak demekti.

Adab-ı muaşeret yazarları kitaplarında “Nasıl görünmeli ya da nasıl giyinmeli?” konusunda özel bölümler yazmışlar ve bu bölümler adab-ı muaşeret kitaplarının en kapsamlı bölümlerinden biri olmuştur.” (S.81)

Yazarın da kitabında açıkça ifade ettiği gibi, özellikle XIX. yüzyılda kıyafet, zenginlik, güç, statü, cinsiyet, güç vb. unsurların göstergesi olmuştur. Bunun da çoğunlukla devlet eliyle yapıldığını söylemek mümkün. XIX. yüzyıl Fransa’sında devlet eliyle giyim ve kuşama dair değişiklikler yapılmış. Son dönem Osmanlı ve Cumhuriyetin ilk yıllarında fesin ardından şapkanın hayatımıza devlet eliyle girmesini hatırlatmakta fayda var. III. Selim’in kurmuş olduğu Nizam-ı Cedit ordusunun Fransız tarzı bir üniforma giydiğini biliyoruz. Ordunun eğitim dili de Fransızca.

Çinliler de kıyafetlerini Batılı tarza dönüştürmek istemiş

Yazarın paylaştığı bir anekdot, değişen düzenin sadece bize ait olmadığını gözler önüne seriyor: “1892’de Çinli bir reformcu tüm ülkede mevcut kıyafet tarzının terk edilmesini tavsiye etmekte ve bunu “bürokrasimizi değiştirmek, bir parlamento kurmak, sınav sistemini gözden geçirmek istiyorsak, önce kıyafetimizi Batılı tarza dönüştürmeliyiz,” diyerek savunmaktadır.” (S.88)

Kıyafetle ilgili adab-ı muaşeretin öncülerinden birisi de Ahmet Mithat Efendi’dir. Konuyla alakalı bir kitap yazan (Avrupa’da Bir Cevelan- Dergah Yayınları) Mithat Efendi, Avrupa’ya gidecek ya da cemiyet hayatına dahil olacak kişilere öncelikle kıyafet durumunu gözden geçirmesi gerektiğini tavsiye ediyor. Ona göre kıyafet, sadece kişinin güzel görünmesi için geçerli değildir, ayrıca ait olduğu milletin şeref ve haysiyetinin de bir göstergesidir. “Ahmet Mithat’a göre eğer bir adamın nişanı olduğu bilindiği halde şerit veya rozetini takmaz ise nişanı küçük gördüğü düşünülmekte ve vakar sahibi kimselerce sosyalist ya da anarşist olduğuna hükmedilmektedir.” (S.107)

Siyasal ilişkilerin ticareti nasıl etkilediğini redingot üzerinden görmek

Batıya öykünerek hayatımıza giren redingot ülke içinde tartışma da yaratmıştır. Bazı kesimler redingotun dar olduğu için abdest almaya ve namaz kılmaya engel olduğu görüşünü savunmuşlardır. Bu fikri taşıyanlar da redingot giyenleri beynamaz olarak görmüşler, yazarın aktardığına göre. Siyasal ilişkilerin ticareti nasıl etkilediğini redingot üzerinden de görebiliyoruz. XIX. yüzyılda Osmanlı-Alman yakınlaşmasının ardından redingot için tavsiye edilen üç mağazanın Almanlara ait olduğunu öğreniyoruz kitaptan.

Geç Osmanlı’da Adab-ı Muaşeret-Alafranga Halleri kitabı, XIX. yüzyılda Osmanlı insanının modernleşmeye birlikte nasıl değiştiğini anlatan önemli bir eser. Toplumun kılık kıyafet, yeme içme ve diğer günlük alışkanlıklarına Batı’nın nasıl etki ettiğini kitaptan öğreniyoruz.

Sedat Palut

Alafranga Halleri-Geç Osmanlı’da Adab-ı Muaşeret, Fatma Tunç Yaşar

YORUM EKLE