Okuyanı Çağrışımlara Davet Eden Şiirler

Hıdır Toraman, az yazıyor ve az yayımlatıyor. Otuz yıla yaklaşan yazı hayatının meyvesinin toplamı, üç kitap. Bu üç kitabın 'Yeryüzü Mühürlenince' başlıklı olanı ikinci baskı; 'Yüklemler' ve 'Kızgın Pars Kopuk Topuk' başlıklarını taşıyan diğer ikisi ise ilk baskı. Ahmet Serin yazdı.

Okuyanı Çağrışımlara Davet Eden Şiirler

Hıdır Toraman, seksenli yıllarda Aylık Dergi’de başladığı şiir yolculuğunu istikrarlı ve ilkeli bir şekilde sürdüren sağlam şiirlerin şairi. Toraman, az yazan bir şair. Onu öyle her dergide, her zaman görmek mümkün değil. Az ama sağlam şiir yazıp yayımlatmaya özen gösteriyor şair. Şiirlerine bakıldığında, peşinde olduğu bu isteği gerçekleştirdiği söylenebilir Toraman’ın. Gelgeç akımların uzağında, kalıcı olanın peşinde Toraman.

Toraman, az yazıyor ve az yayımlatıyor. Otuz yıla yaklaşan yazı hayatının meyvesinin toplamı, üç kitap. Bu üç kitabın “Yeryüzü Mühürlenince” başlıklı olanı ikinci baskı; “Yüklemler” ve “Kızgın Pars Kopuk Topuk” başlıklarını taşıyan diğer ikisi ise ilk baskı. Kitaplar, düzeyli yayıncılığı ve şiire verdiği özel önemle dikkati çeken Ebabil Yayınları tarafından basılmış.

Toraman’ın, “Yüklemler” adlı kitabı kırk sekiz sayfa. Kitapta toplam yedi şiir yer almış. Şiirleri özellikli kılan ise, artistik nesir ya da mensur şiir denilen biçiminde yazılmış olmaları.

Dizelerde çağrışım yağmuru var

Şairin kızına ve oğluna ithaf ettiği “Yüklemler”, “kordofon” şiiriyle başlıyor. Yedi bölümden oluşan şiir, okuyanı bir çağrışım sağanağına tutuyor, değişik iklimlerin havasıyla buluşturuyor. Kelimeleri özellikle ve ustaca seçen şair, kelimelerin anlam evrenine davet ediyor okuru ve bunu yaparken de hem fizik dünyada hem de metafizik âlemde gezintiye çıkarıyor onu.

Sadece bu şiirde değil, kitabın tümünde yer alan şiirlerde düşünsel sıçramalar ustalıkla yer alıyor. “kordofon” şiirinde bulunansuyun suyla ilişkisi maviydi aletten makineye geçişte kötülük isabet etti göğsüme denize fırlattığım çakıl taşları seke seke kaybolurken sularda kaybolup gitti çocukluğum…” (s. 10) dizelerine bakıldığında sözgelimi, suyun insanı ferahlatıcı çağrışımından birdenbire kargaşa ve belki de yıkım demek olan belli çağlara sıçrıyoruz. Hem de rastgele çağlara değil, modernizmin başlangıcı olan dönemlere götürüyor şair birkaç kelimeyle bizi ve yine bu çağa karşı çıkışını “…kötülük isabet etti göğsüme…” diyerek şairce dile döküyor. Bu dizelerde, bu çağda yaşamanın ne olduğunu seziyoruz, masumiyetimizin bir su gibi yitip gittiğini fark edip hayıflanıyoruz belki de.

Düşünceler eşlik ederken hayallere

Bu dizeler, okuru alıp hayal dünyasında gezintiye çıkardığı gibi, alttan alta bir düşünce serüvenine de davet ediyor belli ki.

Kordofon” şiirinin son bölümü de olan “ey kızıl gerdanlı incir kuşları daha güzel bir şarkınız varsa söyleyin” dizesi, şiirin tümünde olduğu gibi, korku ve ümidi içinde barındırıyor sanki.

Kitabın ilerleyen sayfalarındaki şiirlerde de şairin benzer bir duruş, benzer bir hissediş içinde olduğunu görüyoruz. Kitabın on dokuzuncu sayfasındaki “Gölgenin Cismi” başlıklı şiirin II. bölümünün başında yer alan “Yara kabuklarıyla koruyor bizi gece bize şifa sunacak tabiat tükeniyor” dizeleri de, şairin hayata karşı duruşunu açık ve net olarak ifade ediyor. Aynı bölümün sonunda yer alan “…birlikte susacak dost arıyoruz konuşacak bir dile hasretken dünya” (s.19) dizesi ise, çağımız insanının nasıl bir cendereye sıkıştığının şairce bir ifadesi olarak düşüyor kayıtlara.

Gökyüzüne ağmayı unutan bir kuşak

Şairin ilk baskısı yapılan diğer kitabı “Kızgın Pars Kopuk Topuk” da kırk sekiz sayfa. Kitapta toplam on şiir var. Kitap “Maslahat” şiiriyle başlayıp “Büyük Gün Büyük Gece”, “Yanlışınız Var”, “Tehdit Otu”, “Ağır Mentol”, “Kum Üstüne Bir Söylev”, “Kızgın Pars Kopuk Topuk”, “Sürgü Taşları”, “Mu” şiirleriyle devam edip “Kör Koşucu” şiiriyle son buluyor. Şiirlerin toplamına bakıldığında, umutsuzluk havasının umuda galebe çaldığını söylemek mümkün. Bu hali, içinde yaşadığımız çağla ilişkilendirmek mümkün elbette. “Tehdit Otu” başlıklı şiirdeki “Unutanlardan olacağız sonunda/ gökyüzüne ağmayı unutanlardan/ bir farkımız kalmayacak sargonun/ dünyaya eğilmiş asmalarından” (s. 17) dizelerinin yanında, “Ağır Mentol” şiirindeki “Gün geldi sıcaklığını yitirdi deniz/ gün geldi çocukları rüzgar büyüttü/ gün geldi ilahlar Kudüs’e küstü” (s.23) dizeleri de bu algıyı pekiştirmektedir. 

Toraman, şiirde biçimi de çağrışımları da ustalıkla kullanan bir şair. Kitaplıklarda bulunması gereken şiirlere imza atmış şair.

Ahmet Serin

YORUM EKLE