Mısır'da yeniden diriliş
Başka coğrafyalarda yaşayan Müslümanların gözüyle İslam'a bakmak farklı bir bilinç kazandırıyor. Ahir zaman Müslümanlarının İslam adına nelerle mücadele ettiklerini, hayatlarını nelere adadıklarını kitaplardan da olsa takip edebilmek farklı bakış açılarını da beraberinde getiriyor.
Mısır'da Hasan El-Benna sayesinde çok büyük emeklerle oluşturulan ve o dönemki halkın İslami hassasiyetlerini tekrar oluşturan İhvan-ı Müslimin hareketine birçoğumuz imrenerek bakıyoruz. Seyyid Kutup, Muhammed Kutup, Hasan El-Benna, Hamide Kutup, Zeynep Gazali bu İslami bilincin oluşmasında çokça çalışmış ismini sayabildiğimiz sadece birkaç kişi…
Zeynep Gazali, İhvan-ı Müslimin hareketine daha önceden kurduğu Müslüman Kadınlar Birliği ile katılıyor. Bu dönemde Hasan El-Benna ve tüm arkadaşlarıyla var güçleriyle çalışıyorlar. İslam'ın her kesimden insana anlatılması, doğru bir İslami anlayış oluşturulması için farklı merkezlerden hareketi yönetmişlerdir.
Cemal Abdünnasır’ın zulüm yılları
Cemal Abdünnasır 'ın başa gelmesiyle birlikte askeri yönetim baskıları iyice artırmış ve çeşitli komplolar düzenlenmeye başlanmış. Ancak bunlarda başarılı olunamayınca İlk önce Seyyid Kutup olmak kaydıyla yavaş yavaş hareketle bağlantısı olan herkes hücrelere atılmış ve onlara yoğun işkenceler uygulanmış. Kitapta Zeynep Gazali 7 yıl boyunca kendine uygulanan tüm bu işkenceleri anlatmakla birlikte dönemin siyasi ve toplumsal sorunlarına da değinmiş. Bu işkenceleri tüm yaşadıklarıyla birlikte sonradan yazmış ve Zindan Hatıraları isimli kitabında toplamış. Tek amaçları İslam'ı anlatmak olan bu şahsiyetlerin dünyaya bakışlarından nasiplenebilmek adına bu kitaplardan yaralanalım inşallah.
Kitap "Allah yolunda olan herkese" ithaf edilmiş olarak başlıyor. Ağırlıklı olarak kendine yapılan işkencelerin ve İslam gençliğini yeniden diriltebilmek adına yaptıkları çalışmaların anlatılmasından oluşuyor. Zulme boyun eğmeyen yeni bir neslin oluşumu için yapılabilecek çalışmalar ve o dönemin yönetiminin İslam'a olan bakışı çokça irdeleniyor. Kitabı okurken “Acaba bizlere böyle şeyler yapılsa ne kadar dayanabiliriz?” demekten kendimi alamadım açıkçası. Tüm işkencelere rağmen davasının şuuruyla hiç vazgeçmemiş, en ufak bir ikileme düşmemiş, dik duruşunu sürekli yinelemiş ender şahsiyetlerden Zeynep Gazali.
Köpeklerle işkence yapmışlardı
Kendine yapılan işkencelerden birinde yaptığı dua bu hususa en güzel örneklerden biri: Zeynep El Gazali’yi görünüşte karanlık olan hücreye atıyorlar, girdiğinde ise yüksek voltajlı ışıklar yanıyor. İçerisi köpeklerle dolu ve köpeklerin hepsi ona saldırmaya başlıyorlar. Gazali köpeklerin saldırısının ne kadar sürdüğünü bilemeyecek kadar bitap düşüyor. Gazali'nin bu sıradaki duası gerçekten çok etkileyici… 'Allah'ım kendinle meşgul et ki başkalarıyla uğraşamayayım. Ey tek olan Ehad ve Samet olan Rabbim! Sen beni öyle meşgul et ki yalnız seninle olayım. Beni bu korkunç ortamdan kurtar. Senden başkalarıyla meşgul olmaktan kurtar beni. Kendinle meşgul et. Vereceğin huzur ve güvenle kuşat. Sen’in yolunda senin sevginle, Sen’in hoşnutluğunla, Sen’in muhabbetinle bana şehadeti nasip et. Ey Allah'ım! Müminlerle birlikte benim de ayaklarımı sabit tut. Bizlere güven ve sabır ver." Kitabında saatler sonra kapının açıldığında, Gazali üzerindeki beyaz elbisenin kana bulandığını ve elbiselerinin lime lime olduğunu sanır. Ancak sanki elbiselerine kimse dokunmamış ve hiç diş izi yoktur bedeninde. Kitapta Gazali'nin işkence sırasındaki duaları, Rabbe tam teslimiyeti ise şahsiyetinin İslam’la ne kadar kuvvetlendiğinin bir başka göstergesi…
Rüyada gelen müjde
Bu işkencelere artık dayanamadığı ve yorgunluktan uyuya kaldığı zamanlarda 3 kere rüyasında Peygamber Efendimizi görür. Zeynep El Gazali bu rüyalarından birini şöyle anlatıyor:
"Görüş sahasını aşan uzun bir yol gördüm. Sanki nurdan yapılmıştı. Ve develer görünüyordu ortalıkta. Hevdeçleri hazırdı. Her birinde sanki nur yapılı 4 adam bulunuyordu. Alabildiğine uzanan bu sahada develerin ardında gördüm kendimi. Heybetli bir adamın ardında duruyordum. Adam, sayılamayacak kadar çok devesi olan kervanın boyunlarından uzanan ipleri tutuyordu. Kendi kendime 'Bu adam Resullulah olabilir mi?’ diye tereddüt içindeyken, kendisi bana sesleniverdi.
- Ey Zeynep! Sen, Allah'ın ve Rasûlünün yolundasın.
- Ey Efendim! Şu halde ben doğru yolda mıyım?
Sorumu bir kez daha yineledim. Sorumu yineleyince o,
- Sizler ey Zeynep, Hak üzeresiniz! Sizler ALLAH'ın kulusunuz, Onun ve Resulünün yolundasınız. Uyandığımda bu rüyayla sanki bütün dünyayı kazanmıştım.
En büyük ödül: Şehadet.
Bu işkenceler, hareketle bağlantısı olan herkese uygulanmış ve o dönemki hapishanelerde kimsenin haberi olmadan birçok genç işkencelerde öldürülmüş. Kitapta tüm bunlar her ne kadar insanın yüreğini burksa da çokça anlatılmış. 7 senenin böyle her gün işkence ile geçmesinin ardından mahkemeye çıkarılırlar ve haklarında hükümler verilir. Seyyid Kutup ve yanındaki arkadaşları ile Gazali, mahkeme çıkışında tekrar hapse götürülürken karşılaşırlar, birbirlerine haklarındaki hükümleri sorarlar. Zeynep Gazali "Kur'an ve Sünnete bağlı İslam ümmeti yolunda, Allah yolunda 25 yıl ağır işlerde çalıştırılmak üzere hapis." der. Seyyid Kutup ve onunla birlikte olan arkadaşları ise "Allah yolunda şehitlik, şehitlik..." derler.
Gazali Türkiye’ye gelmişti
Gazali hapisten çıktıktan sonrada tebliğ amacıyla birçok ülkeye seyahat eder ve bu seyahatlerden birinde Türkiye'ye de gelir. Burada tanıştığı bir öğrenci grubuna Mısır'da eğitim alabilmeleri için yardımcı olur. O zaman bu kanalla Mısır'a giden öğrenciler şimdilerde Türkiye'de farklı İslami bilimlerde ders vermekteler.
Mısır'da ise hareketi hiç bırakmadı. Tefsir dersleri ve tebliğ çalışmalarına devam etti. Gazali 3 Ağustos 2005 tarihinde Hakk'ın rahmetine kavuşmuştu.
“Allah şüphesiz, Allah yolunda savaşıp öldüren ve öldürülen müminlerin canlarını söz verilmiş bir hak olarak cennete karşılık satın almıştır.” (Tevbe Suresi, 111. ayet)
Tam teslimiyet sahibi olan, her olayda ayetler ve dualarla tekrar dirilen İslam şahsiyetlerinin hayatlarından kesitleri okuyabilmek ve bunları kendi hayatlarımızda "İslami duruş bilinciyle" uygulayabilmek ümidiyle...
Şehbâl Erenay bu mücadele dolu hayata dikkat çekmek istedi
Bu kitabı yıllar önce okumuştum. Ve zihnimden hiç çıkaramadığım o olayları dün gibi hatırlıyorum.Ben de okurken çok utanmış ve ben olsam ne yapardım diye çok düşünmüştüm... okumayanlar için bu haberiniz iyi olmuş sağolun...