Meşhurlar kadar meçhullere de yer veren bir hatıralar sergisi: Şefik Can Hatıralar

"Hayatına giren, yolunun kesiştiği, pek çok önemli ismi elbette başka kitaplardan da okuyup tanıyabilirdik. Ama o öyle kişilerle hemhâl olmuş, öyle kişilerin dar zamanında imdadına koşmuş ki Şefik Can Hatıralar kitabında işte bu insanlarla tanış oluyoruz." Emine Saraç yazdı.

Meşhurlar kadar meçhullere de yer veren bir hatıralar sergisi: Şefik Can Hatıralar

Tam da ömür dediğin ne ola ki diye iç geçirdiğim, ahirinin evvelinden daha hayırlı olması için neler yapabilirim diye düşündüğüm şu sıralarda karşıma çıktı “Şefik Can Hatıralar” adlı eser. Sahi ömür dediğin neydi? Mesela iki kapak arasına sığar mıydı? Bir hayat ne kadar dokunabilirdi kalplere? İşte Şefik Can’ın hayat serüveni; tepeden tırnağa dopdolu geçen bir ömrün hikayesi… “Rahmetle anılmanın güzel şey” olduğuna inanılarak yaşanmış koskoca bir hayat. Her anını dolu dolu, tüm canlılara fayda sağlayarak geçirdiğimiz bir an mıdır ömrümüz? Şefik Can’ın örnek alınası yaşantısı; çalışmanın, azmin, vefanın, görgünün, usta-çırak ilişkisinin, sevginin, yokluğun, acının, çaresizliğin, umudun öyküsü. Yer yer tebessüm ettiren yer yer de hüzne gark eden bir mücadelenin öyküsü bu. Okudukça okumak, kavradıkça yaşamak istenecek bir hayat bu.

Çok erken yaşta annesini kaybeden, okul çıkışı arkadaşları annelerine koşarken mezarlığın yolunu tutan o küçük çocuk anne sıcaklığını sarıldığı toprakta bulur. Annesinin vefat anında söylediği son sözleri vasiyet bilip hayatı boyunca hak bildiği yolda ayaklarını sabit kılar. O ânı, hayatı boyunca tüm canlılığı ile yaşar Şefik Can.  Annesinin gözü vefat anında oğlunun ayakkabılarına ilişir. Buzda kaymayı kolaylaştıran çiviler çakılıdır ayakkabının altında. Ölüm döşeğindeki son sözü “Oğlum dikkat et düşmeyesin” olur. İşte belki de bu ikaz ve içinde mündemiç olan niyaz hürmetine Allah, Şefik Can’ı bu dünyaya düşmekten korumuş ve muhafaza etmiştir. Hz. Mevlana’nın eteğine tutunmayı, hocası Tahirü’l-Mevlevi ile tanışmayı nasip etmiştir.

Daha lise yıllarında Harf İnkılabı ile komutanlarının bahçeye çukur kazıp Arapça-Farsça kitapları yaktıkları sırada, hiç korkmadan o ateşsuz çembere atlayıp birkaç divan kurtarmayı başaran bir cesur yürek Şefik Can. Kardeşlerine abilikten öte ana-baba olan merhametli bir yürek Şefik Can. Daha çocuk yaşta gittikleri köyde sofranın üzerinde yıkanan çocuk cenazesini ömrünün son demlerinde bile unutmayan bir masum çocuk Şefik Can. Nazım Hikmet’in duruşmasına askeri üniforma ile katılan bir edebiyat düşkünü Şefik Can. Sırf durumunun iyi olmadığını bildiği bir öğretmen arkadaşına yardımcı olabilmek için ders veren duyarlı bir genç Şefik Can. Tahirü’l-Mevlevi’den bir kitap ödünç almak için saatlerce yol tepen ilme âşık bir arif Şefik Can. Mehmed Akif’i hasta yatağında ziyaret eden vefalı bir hoca Şefik Can.

Evet vefalıydı Şefik Can; Askeri Baytar Mektebi’nde görev yaptığı sıralarda oturduğu evin bahçesinin yanında hayvan sevgisi ile bilinen komşusunun bir çuvalın üstünde yattığını görür. Ona battaniye götürür ve orada kaldığı müddetçe o adama yardımcı olur. Yıllar sonra Kuleli’ye tayini çıktığında zamanın birinde battaniye verdiği o adamı ziyarete gider ve içine düştüğü müşkül durumdan onu bu kez de merhamet battaniyesine sararak kurtarır.

İşte tam da bu yüzden çuvalların üstünde yatan bir adama olan merhameti ve vefası sebebiyle Şefik Can olmuştu, yıllar önce dokunduğu hayatlara vefatından sonra da başka hayatlar ekleniyordu. O gitmişti ama bıraktığı hoş sadaya hâlâ kulak verenler var ve hala birilerinin hayatlarına dokunmaya, yol göstermeye, üstümüzü battaniyeyle değil ama hayatıyla, samimiyetinin sıcaklığıyla örtmeye devam ediyor.

Tahirü’l-Mevlevi onun yolunu nasıl aydınlattıysa o da ondan süzülen ışığı bizimle paylaşıyor. Tahirü’l-Mevlevi onun hayatına nasıl tesir ettiyse Şefik Can da hayatı boyunca nerede dara düşmüş, bir şeye ihtiyacı olan en ufak bir yardımı dahi yapabileceği kim varsa hepsinin elinden tutmuş, “benden bu kadar” deyip kenara çekilmek yerine, “daha ne kadarını yapabilirim”in gayretiyle yaşamış. Hayatına giren, yolunun kesiştiği, pek çok önemli ismi elbette başka kitaplardan da okuyup tanıyabilirdik. Ama o öyle kişilerle hemhâl olmuş, öyle kişilerin dar zamanında imdadına koşmuş ki Şefik Can Hatıralar kitabında işte bu insanlarla tanış oluyoruz. Pek çok meşhur kişinin yanında, başka hiçbir kitapta adına rastlayamayacağımız Şefik Can’ın dostları! Çuvalların üstüne yatan, üstünde bir battaniyesi bile olmayan o ihtiyar, nereden bilebilirdi yıllar sonra bir satırda binlerce insanla yolunun kesişeceğini.

Bir asırlık koskoca hayat… İşte ömür dediğin böyle olmalı. Sen yaşarken yaşamanın kaç insana faydası var bunu ölçmekle, bunun için çabalamakla, doğru bildiğinden asla vazgeçmemekle, istediğin şeyi bilmekle, onun için çabalamakla, yeri geldiğinde bu uğurda sıfırdan başlamakla, ama hep inançla, dostça, Müslümanca… Şefik Can gibi kemal seviyede yaşamalı bu hayatı ki ölümden sonra bile geride kalanlara fayda ve hayırlar sağlaya…  

Emine Saraç

YORUM EKLE
YORUMLAR
Sevcan Vatansever
Sevcan Vatansever - 1 yıl Önce

Kitapla ilgili yazılan satırlar gönül tellerimi titretti. Şefik Can Dedeyi ne kadar derinden hissetmiş Emine hanımın gönlüne sağlık.

banner36