Toplum olarak sanırım daha çok boş zamanlarımızda kitap okumayı tercih ediyoruz. Yoğun iş temposu ve hayatın kendi hızlı temposu içinde elbette boş vakit bulmak da zor. Bunun için olsa gerek artık kitaplar okunmuyor da sadece biliniyor. “Bu kitabı okudun mu?” sorusunun cevabı artık “Okudum.” ya da “Okumadım.” değil de “Biliyorum.” oluyor. Peki, ne demek bilmek? Bilmek, adı herkes tarafından duyulan bir kitabın yazarını ya da konusunu bilmek mi? Kitabı bilmek yetiyor mu? Bilmek ya da biliyor gibi yapmak...
Sosyal medyada çok farklı değerlendirmelere sebep olan Kürk Mantolu Madonna adlı kitabın, şarkıcı Madonna’nın hayatını anlattığı zanneden kişi de kitabı bildiğini söylüyor, okumadığını itiraf ediyordu. O zaman “Bu kitabı okudun mu?” sorusuna aldığımız cevap “Biliyorum o kitabı.” olursa sonrasında soracağımız soru galiba “Nasıl bilirsin?” olmalı?
Okuyacağı kitapları çocuklar seçmemeli
Kitap okumayı sevmediğimizi itiraf etmek yerine türlü gerekçelerle okumaya zaman ayıramayan biz yetişkinler, çocuklarımızın çok kitap okumasını ve hatta kitaplardan bizden öğrenemeyeceği birçok şeyi öğrenmesini bekliyoruz. Kitap okuyarak ahlaklı olmalı, Allah’a inanmalı, hatta ibadet etmeyi öğrenmeli. Kitap tercihlerimizi genelde bu yönde yapıyoruz. Çocuğumuz okuyor, ofluyor pufluyor okuyor; sonra da bir daha okuyamıyor. Sanıyor ki bütün kitaplar sıkıcı.
Çocuklarımızın okuyacağı kitabı o okumadan önce okumak ne mümkün? Bunun için kitapları öğretmenlerin seçmesi içimizi rahatlatıyor. Biz seçerken de üzerinde değerler eğitimi yazması, sorulu, etkinlikli olması tercih sebebimiz oluyor. Okuyacağı kitapları çocuklar seçmemeli(!), yanlış kitapları tercih etme ihtimalleri yüksek çünkü.
Peki, çocuk kitaplarındaki dil neden bu kadar didaktik olmak zorunda ya da daha doğrusu zorunda mı?
Madonna, ‘su-i zan’ ve ‘gıybet’ kelimelerini biliyor mu?
Farklı bir kitabı tanıtacağım için bunları yazdım. Kitabın yazarı Kürk Mantolu Madonna’da bahsedilen Madonna olmasa da Madonna. Yazarı, yaşantısı itibariyle tasvip edeceğimiz biri değil ama yazdığı kitaplar inanın çocuklarımıza rahatlıkla okutacağımız kitaplar. Madonna’nın beş çocuk kitabı var. Ben sadece birinden bahsedeceğim. Bu kitabı okuduğumda düşündüğüm şey şu oldu: Neden biz Müslümanlar da böyle çocuk kitapları yazmıyoruz? Neden illa çocuklara parmak sallayan, “Bunu yapmalısın yoksa… Bunu yapmamalısın yoksa…” içerikli kitaplar yazıyoruz.
Bay Peabody'nin Elmaları, su-i zannın ve gıybetin kötü olduğunu anlatan bir kitap. Madonna bu kelimeleri biliyor mudur dersiniz?
Hikâye şöyle: Bir kasabada öğretmenlik yapan Bay Peabody, aynı zamanda kasabanın beyzbol takımını çalıştırır. Bir gün bir öğrencisi Bay Peabody’nin manavdan elma aldığını ama para ödemediğini görür. Bunun üzerine çocuk tüm kasabaya öğretmeninin hırsız olduğunu yayar. İşin aslını öğrendiğinde öğretmeninden özür diler. Öğretmeni hatasını telafi etmesi için bir kuş tüyü yastıkla beyzbol sahasına gelmesini ister. Çocuk yastığı alıp sahaya gider. Öğretmeni, çocuktan makasla yastığı ikiye bölmesini ve içindeki tüm tüyleri boşaltmasını söyler. Çocuk hatasını bu kadar basit bir şekilde telafi edeceği için sevinir. Fakat aslında her şey bitmemiştir. Öğretmeni rüzgârda etrafa dağılan tüm kuş tüylerini toplamasını istediğinde çocuk sinirlenir. “Bütün kuş tüylerini toplamam imkânsız” der. Öğretmeni de “Benim hırsız olduğum söylentisini yayarak verdiğin zararı telafi etmek de aynı derecede imkânsız.” diye karşılık verir ve her tüyün kasabada yaşayan bir kişiyi temsil ettiğini söyler.
İletişim Yayınları’ndan çıkan 30 sayfalık kitap, gerek görselleri gerekse hikâyesi açısından okunmaya değer diye düşünüyorum.
Madonna, Bay Peabody'nin Elmaları, İletişim Yayınları.
Meryem Uçar
Madonna nin çocuk kitabı yazmış olması hatta bunun Türkçe ye çevrilmiş olması ilginc geldi. Konu da gayet güzelmiş