Konusu
Devletler adasında geçen bir maceradır. Devletler adasında çok gemi kazası olmaktadır. Bu yüzden bir fener yapılır. Üç bekçi konur. Bu bekçiler;Vasquez, Felipe ve Moriz'dir. Fakat bir çetenin adaya yaptığı saldırıyla Felipe ve Moriz öldürülmüşler ve fener ele geçirilmiştir. Daha sonra Vasquez, bu çeteden kaçarak adada gizlice yaşamış ve yardım beklemiştir. İlerleyen süreçte başka bir geminin kaza yapması üzerine gemiden bir tek John Davis isimli bir adam kurtulmuştur. Vasquez, Davis'i kurtarmış ve ikisi adada birlikte yardım beklemeye başlamışlardır. Bir yandan da çeteden korunmak zorundadırlar.
Karakterler
Vasquez
John Davis
Kongre
Carcante
Felipe
Moriz
Komutan Lafayete
Kitabın yazarı Verne, Hugo Gernsback ve H. G. Wells ile genellikle "Bilim kurgunun babası" olarak adlandırılır. Eserlerinde ayrıntılarıyla tarif ettiği buluşlar ve makinaların o sıralarda gelişmekte olan Avrupa sanayisi ve teknolojisine ilham kaynağı olduğu düşünülür. Özellikle uzay, hava taşıtları, denizaltılar hakkında yazmıştır.
Daha çok Denizler Altında Yirmi Bin Fersah (1870), Dünyanın Merkezine Yolculuk (1864) ve Seksen Günde Devr-i Âlem (1873) romanlarıyla tanınır.UNESCO’nun çeviri kitap veritabanına (Index Translationum) göre dünyada en çok çevrilen ikinci bireysel yazardır.
Hayatı
8 Şubat 1828’de Fransa'nın Nantes şehrinde doğdu. Varlıklı bir avukat olan Pierre Verne ile eşi Sophie Henriette Allotte de la Fuye’nin beş çocuğundan en büyüğüdür. Kış aylarında yoğun trafikli bir liman şehri olan Nantes’da; yaz aylarında ise Loire Nehri kıyısında yelkenlileri ve gemileri izleyerek geçirdiği çocukluğu, seyahat ve macera üstüne hayallerini ateşledi. 12 yaşında iken tayfalık yapmak üzere bir gemiye binip evden kaçmaya yeltenen Jules Verne’in, babası tarafından yakalanıp gemiden indirildiğinde “bundan sonra yalnız hayal dünyasında seyahat edeceğine“ dair ailesine söz verdiği rivayet edilir Bu hikayenin gerçekliği hakkında şüpheler vardır. Jules Verne'nin deniz ve macera tutkusunu kardeşi Paul de paylaşıyordu; Paul, sonunda bir deniz mühendisi oldu. Jules Verne ise kısa hikayeler ve şiirler yazmaya başladığı yatılı okul döneminin ardından 1846'da babasının işini devam ettirebilmek için hukuk öğrenimi görmek üzere Paris’e gitti.
Gençlik yılları
Jules Verne, Paris'e gittikten sonra kısa sürede hukuk diplomasını aldı ancak bu süre içinde edebiyat hevesinin hukuka ilgisinden daha büyük olduğunu farketti. Amcası aracılığıyla Paris edebiyat çevresi ile tanıştı. Şahsen tanıdığı Victor Hugo, Alexandre Dumas (oğul) gibi yazarların etkisinde tiyatro oyunları kaleme aldı; bohem bir hayat sürdürdü. Baba-mesleğini devam ettirmek yerine tiyatro ve edebiyata yönelmesine kızan babası maddi desteğini kesince geçimini yazarak karşılamak zorunda kaldı.
Yazarlığa, arkadaşı müzisyen Jean Louis Aristide Hignard ile birlikte tiyatro oyunları yazarak başladı. İlk tiyatro eseri 12 Haziran 1850'de sahnelendi. 1852-1855’te bir Paris tiyatrosunda sekreterlik yaptı; komediler, operetler yazdı; kısa hikâyeler kaleme alıp dergilerde yayınlatmaya başladı. Çoğu Paris’te çıkan “Musée des familles” adlı dergide yayınlandı. Amerikalı yazar Edgar Allan Poe'nın eserlerini okuduktan sonra onun büyük bir hayranı olan Verne, Poe etkisinde yazılar üretmeye başladı.
Bir gemi ile dünyayı dolaşmış olan Fransız seyyah Jacques Arago ile dost oldu. Bu dostluk ona, Paris’ten daha geniş ve ilginç dünyalar hakkında yazılar yazması için ilham verdi; Fransa dışına hiç çıkmamış olsa da hayal gücünü kullanarak başka dünyaları anlattı.
Evliliği, borsacılık yılları, ilk seyahatleri
1857’de iki kız çocuğu sahibi bir dul hanım olan Honorine de Viane More ile evlendi. Eşinin borsacı erkek kardeşinin etkisi ile Paris Menkul Kıymetler Borsası’nda brokerlik yapmaya başladı ama edebi çalışmalarına ara vermedi.
1859’da arkadaşı Aristide Hignard ile birlikte ilk defa Fransa’nın dışına çıkarak, Britanya Adaları’nı gezdi. Bu seyahatin notlarını “İskoçya Seyahati” adıyla romanlaştırdı. 1861 yazında aynı arkadaşı ile çıktığı İskandinavya Seyahati, eşinin doğum yaptığı haberinin gelmesi üzerine yarıda kaldı. Jules Verne’in, 5 Ağustos’ta dünyaya gelen oğullarına “Michel” adı verildi.
Balonla Beş Hafta
Verne, borsadaki işine devam ederken yirmiden fazla günlük gazeteyi, her türlü bilimsel yayınları okuyor; astronomi, meteoroloji ve fizyoloji alanlarındaki deneyleri, keşifleri yakından takip ediyor; coğrafya ile ilgileniyordu. Okuduklarına dayanarak o günlerde Avrupalılar için gizemli bir kıta olan Afrika’da balonla yapılan bir seyahat hakkında kitap yazmayı düşündü. O yıl Fransız fotoğrafçıNadar, adını “Dev” koyduğu bir sıcak hava balonu yapmaya çalışıyordu ve bu konu kamuoyunun çok ilgisini çekiyordu. Jules Verne, kitabı üzerinde çalışırken Nadar ile tanıştı; bu ilişki sayesinde romanı için gerekli teknik bilgileri edindi. Yazdığı roman, coğrafi gerçekler, bilimsel buluşlar ve hayal ürünü bir hikayeyi bir araya getiren yeni bir tür roman idi. “Balonla Beş Hafta” adlı bu eseri, daha sonraki çalışmalarında izlediği biçimin temelini oluşturdu.
Yayıncı Hetzel
Yayınlatmaya çalıştığı kitabı çeşitli yayıncılar tarafından reddedilen Jules Verne’in edebi kariyeri yayıncı Pierre Jules Hetzel ile tanıştıktan sonra başladı. “Balonla Beş Hafta”, 1863 yılında Hetzel tarafından yayımlandı ve bir anda büyük başarı kazandı.
Kitabın başarısından sonra borsacılığı bırakıp kendisini tamamen edebi çalışmalara veren Jules Verne, Hetzel ile bir sözleşme yaptı ve yirmi yıl boyunca her yıl iki cilt fenni roman veya daha kısa sürede 40 adet fenni roman yazmayı taahhüt etti. İlk olarak Dünyanın Merkezine Yolculuk (1864), Aya Seyahat (1865), Ayın Etrafında (1870) adlı kitaplarını yayınladı. Kitapçı Hetzel, yazarla yaptığı ilk sözleşmeyi içine daha parlak şartlar koyarak beş defa tekrarladı.
Jules Verne, ömrü boyunca ardı ardına eser vermeyi sürdürdü. Yapıtları arasında Denizler Altında Yirmi Bin Fersah (1870), Bir Gazetecinin Yolculuk Notları (1872), Seksen Günde Devr-i Âlem(1873), Esrarlı Ada (1875), Chancellor Kazazedeleri (1875), Michael Strogoff (1876), 15 Yaşında Bir Kaptan (1878) vardır.
Dünya Bizim Yayınları’ndan çıkan “Dünyanın Ucundaki Fener”de Jules Verne, Dünya’nın güney ucunda ıssız bir adadaki bir fenerin çevresinde gelişen olayları anlatır. Azgın dalgalar ve korkunç kayalıkların yol açtığı gemi kazalarını önlemek için inşa edilen fenere üç bekçi bırakılır. Bu üç bekçinin adı Vasquez, Felipe ve Moriz’ dir. Ayrıca Devlet Adasında bu üç bekçiden başka kişilerde bulunur. Bunlar Kongre Çetesi’ dir. Bu çetenin başkanının adı Kongre, başkan yardımcısının adı ise Carcante’ dir. Bu çetede Kongre ve Carcante’ den başka bir düzine kişi daha vardır. Bu çete Devletler Adasında bir mağarada kalırlar. Ülkelerine dönmeyi çok isterler ama bu, bir müddet gerçekleşemez. Çünkü bu çetenin ne teknesi ne sandalı ne de yelkenlisi var. Bu yüzden adada mahküm kalırlar. Bir gün bir yelkenli bu çetenin bulunduğu kıyıya gelir. Yelkenli kuma yapışır kalır. Çetenin bu yelkenliyi kumdan kurtarması çetenin bir kaç gününü alır. Daha sonra çete yelkenlinin bir Şili yelkeni olduğunu ve adının ise Masue olduğunu tesbit ederler. Yelkenliyi kumdan kurtardıktan sonra yola çıkarlar. Sonra karşılarına Vasquez, Felipe ve Moriz’ in bulunduğu fener çıkar. Felipe ve Moriz aşağıda dururlar. O sırada haydutlar gelip Moriz’ in başını bir balta ile parçaladıktan sonra Felipe’ yi kurşuna dizerler. Bu olayları gören Vasquez tabancasını ve erzağını alıp olay yerinden kaçar. Sonra haydutlar gelmekte olan bir gemiyi batırırlar ve başka yöne giderler. Bu gemiden John Davis adlı kaptan kurtulur ve Vasquez’i bulur. Bu sırada Vasquez çok bitkindir. “ Su su ” diye bitkin bir şekilde bağırıyordu. Daha sonra Vasquez ve John Davis Santa – fe adlı gemimin onları almaya geldiğini anlayarak telaşlanırlar. Hızlıca fenere koşarlar, kapıyı kapatırlar ve feneri yakarlar. Bütün çabalarına rağmen haydutlar Vasquez ve John Davis’ i önleyemezler. Gemi yaklaşınca Vasquez ve John Davis Santa – fe’ ye binip giderler. Ama yanlarında Felipe ve Moriz olamaz.
Macera alanında dünya çapında ses getirmiş ve yazıldığı günden bu yana türe dair yerini koruyan bu klasik eserin hayal dünyamızın sınırlarını zorladığı aşikardır.