Kurbanı elinden gelirse kendin kesmen gerekir

Mehmet Zihni Efendi’nin 'Nimet-i İslam’ında ‘Kurbanı elinden gelirse kendi kesmesi gerekir’ denilen yerde dipnot düşülmüş ve dipnotta da ‘Elinden gelmemek erkeğe ayıptır.’ deniliyor. Halil Arslan yazdı.

Kurbanı elinden gelirse kendin kesmen gerekir

Bir kurban bayramını daha idrak ediyoruz. Bayram yaklaştıkça haber bültenleri, sohbetler kurban üzerine yoğunlaşır olmuştu. Kurban kesiyor musun, kaça aldın, nerede kesiyorsun gibi sorular dost meclislerinde söz konusu edilirken, haber bültenleri daha çok insanın ısırdığı köpek haberi kovalamak adına kaçan danalar üzerine kurulu, kurbanın mahiyetinin ne olduğundan, şehirlerde insanların kurbanlarını kesmeleri için yeterli yerin olmamasından ziyade daha çok sirkat arz eder tarzda sunulan haberlerle dolu. Onlara göre üzerine vacip olmasa bile bir şekilde kurban kesmek için didinen, kurban ile yakınlık kurmaya çalışan, “kurban mala düşmese bile cana düşer” diyenleri anlamaktan, onların anlam dünyasına girmeye çabalamaktan fersah fersah uzak. İşin bir boyutu böyle.

Çuvaldızı kendine batırmak: “Elinden gelmemek erkeğe ayıptır”

Başkalarına kızmak, başkalarına söylenmek adına dilimize çok cümle geliyor, çok şey söyleyebiliyoruz. Bir de kurban ile ilgili kurbanı kesme konusuna gelince çok hoşuma giden bir şeyi dillendirmek istiyorum. Demek istediğim şey çuvaldızı kendime batırma mesabesinde. Benim de zaman zaman katıldığım yıllardır devam eden bir okuma grubu var Hatay’da. O mecliste “imamlar da var aramızda, kurbanla ilgili bayram öncesi çok soru gelir, bu kurban meselesini bir gözden geçirelim” denilmiş ve müracaat kaynağı olarak da Mehmet Zihni Efendi’nin Nimet-i İslam adlı ilmihaline başvurulması kararlaştırılmıştı.

Nimet-i İslam’dan “Kurbanlar” (Udhiyye) bahsi okunurken bir cümlelik bir dipnot hal-i pür melalimizi çok güzel özetliyordu. O dipnot Mehmet Zihni Efendi’nin eserinin rengini vermesi açısından, bir ilmihalin kuru bilgi yığını olmanın ötesinde hâlimize de dokunur bir uslüp yakalaması gerektiğinin bir örneği olarak yer etti zihnimde. Lafı uzattığımın farkındayım. Nimet-i İslam’da ‘Kurbanı elinden gelirse kendi kesmesi gerekir’ denilen yerde dipnot düşülmüş ve dipnotta da ‘Elinden gelmemek erkeğe ayıptır.’ deniliyor. Bu ifade çok hoşuma gitmişti. Hoş, ben bunu okuduktan sonra da birkaç kurban kestim, birinde de kendim kesmeye kalksam da beceremedim, yanımdaki biri hayvanı elimden kurtardı.

Kurban gerçekten kurbiyete sebep olsun inşallah

Başkalarını eleştirmek, bizi anlamadıklarını iddia etmek kolaydır. Bize düşen hâlimiz nicedir sorusunu ciddiyetle kendimize yöneltip sahici cevaplar bulmaya gayret etmektir. Bir bayram daha geldi ve geçecek. İşi kana, ete, meşakkate, yemeğe, içmeye bulaştırmadan kurban kelimesinin kurbiyetle yakınlığından yola çıkarak Müslümanlığımızı, hayatımıza sirayet eden kemlikleri, yanlışları, ihmal ettiklerimizi, küçük gördüğümüz aslında büyük hasletleri, çaba sarfetmekten ne kadar uzak olduğumuzu bu bayram vesilesiyle bir ilmihaldeki bir dipnot vesilesi ile tekrar hatırlatmak istedim.

Alıntı yapmaya pek sıcak bakmasa da editörler, ben bayram sabahları okuduğum bir şiirle bitirmek istiyorum yazıyı. Alvarlı Efe Hazretleri ne güzel söylüyor:

Can bula cânânını
Bayram o bayram ola
Kul bula sultanını
Bayram o bayram ola.

Hüzn-ü keder def ola
Dilde hicap ref ola
Cümle günah af ola
Bayram o bayram ola.

Lütfi ya lütfü kerim
Erişe rahmü-rahim
Bermurad ede fehim
Bayram o bayram ola.

Halil Arslan, bir dipnottan yola çıktı

YORUM EKLE