Güray Süngü’nün TYB tarafından roman dalında ödüle layık görülen Kış Bahçesi isimli kitabı ilk çıktığından itibaren gündemimdeydi. Kitabı, çok geç olmadan edindim. Başlamakta da çok gecikmedim ama sonra kendini okutan bir kitap olmasına rağmen araya giren başka işler sebebi ile elimden bırakmıştım Kış Bahçesi’ni bir süre. Nihayet geçtiğimiz günlerde bitirdim Kış Bahçesi’ni. İlk başlarında beğendiğim kitap, sonuna geldiğimde kurgusu ile en beğendiğim kitaplar arasında girmiş oldu.
Kitap, elime alamadığım süre içinde her daim aklımdaydı aslında. Merak unsurunu en son sayfaya kadar koruyan Kış Bahçesi’ni yeniden okumaya başladığımda kitaptan hiç kopmadığımı gördüm. Elbette bu benim hafızamın ne kadar kuvvetli veya takıntılı olduğundan ziyade kitabın ne kadar iyi, güçlü, sarıp sarmalayıcı olduğu ile alakalı.
Sade bir dil
Yer yer esprili bir üslubu bulunan Kış Bahçesi, kolay okunan bir dile sahip fakat bu kolay okunurluk kitabın üstünkörü, özensiz yazılmış bir roman olduğu anlamına gelmiyor. Anlaşılır, açık ve sade dili, kitabın akıcı bir şekilde okunmasını sağlıyor. Bu özellik aynı zamanda sık sık karakterlerin zihnine girilen bir roman için oldukça elverişli. Böyle ustaca kurgulanmış bir romanın daha ağır bir dile sahip olması yadırganmazdı ancak Güray Süngü, bu şekilde çok daha zor olanı başarabilmiş.
Kitapta dilin sadeliği kurgunun gücünü olumsuz etkilemiyor. Kış Bahçesi, üzerinde titizce çalışıldığı belli bir roman. Akıcı üslup, iyi bir olay örgüsü ile birleşmiş ve zevkle okunabilecek bir kitap çıkmış ortaya. Ancak okurlar olay örgüsündeki tüm bağlantıları çözmek için ayrıntılara dikkat etmeli. Mahir bir şekilde yazar o ayrıntılara da dikkat ettirmeyi başarıyor.
Her rastlantı rastlantı mıdır?
Kitap, Aziz Çalışkan isimli bir yazarın etrafında gelişen olayları konu ediniyor. Aziz Çalışkan, yazarların kurguladıkları hayatlara kendi hayatlarından bir şeyler kattığını söylüyor romanda. Güray Süngü, bir yazar olan bu karaktere kendi hayatından neler kattı bilinmez fakat romanda hayatın içinden birçok şey bulmak mümkün. Yine Aziz Çalışkan’ın bahsettiği “gerçekliği zedeleyecek rastlantılar” da yok bu kitapta. Rastlantılar var fakat “niye olmasın?” dedirten türden.
Belki tam olarak değilse bile kısmen bir “üstkurmaca”dan bahsedilebilir Kış Bahçesi için. Aslında bu romanda birçok şey için “kısmen” demek mümkün. Örneğin romanda birbiri ile kısmen kesişen iki ayrı öykü anlatılıyor. Birbirine teğet geçen iki farklı hayat görüyoruz aynı kitapta.
Kazanılmış son
Kış Bahçesi, iyi bir okuyucu için çok daha zevkli hale gelebilecek bir kitap. Romanda, en baştan itibaren küçük göndermelerle hazırlanan bir son var. “Kazanılmış son” denilen bu olay örgüsü sebebi ile dikkatli okuyucular satırların arasında ipuçları görebilir. Merak uyandıran, sürükleyici olaylar zincirini takip ederken, en azından bazı olayların sonlarını hazırlayan küçük malzemeler toplamak mümkün. Bu da okuyucuyu kitap boyunca daha aktif ve dikkatli olmaya zorluyor.
Hiç tereddüt etmeden zevk sahibi okurlara önerebileceğim kitaplardan biri oldu Kış Bahçesi. Okurları bu romanla buluşturan ve dahası Güray Süngü’nün bir başka kitabını, ulaşmanın pek mümkün olmadığı Dördüncü Tekil Şahıs’ı, yeniden basan Okur Kitaplığı’na da teşekkür etmek gerek. Benim gibi önce Kış Bahçesi’ni okuyanlar için geriye dönüp, Güray Süngü’nün diğer romanlarını okumak için iyi bir imkân sundu Okur Kitaplığı. Dileriz devamı gelir. Kitaplığınızda şimdilik en az bir kitaplık yer açmanın vaktidir. Kış Bahçesi, “en iyiler” listenize girmeyi bekliyor.
Görkem Evci ısrarla önerdi
Editör'ün notu: Yazarın Hece Yayınlarından çıkan Deli Gömleği isimli öykü kitabı da çok iyidir demesek eksik olur ey okur!
hiçbir şey anlatmayan hikayelerin ikincisi de hakeza..