Kirpinin oklarını kim kırdı?

Sansürün bir rejim klasiği olduğunu ortaya koyan bir eser Okları Kırılmış Kirpi.

Kirpinin oklarını kim kırdı?

Son günlerde gazeteci tutuklamalarıyla ilgili basına sansür meselesi gündeme taşındı yeniden. 28 Şubat sürecini hatırlayanlar, o dönemde bugün mahkeme kapılarında olan gazetecilerin millete ne kadar kin kustuklarını da bilirler. Türkiye’de gazeteciliğin kendine has bir garabeti var. Gazeteciler kendilerinin kurumlar üstü bir özerkliğe sahip olduğunu düşünüyorlar. Bu durum gazete kültürünün tabiatından olsa gerek. Gazete bir tür toplumu kontrol mekanizmasına sahip. Her dönemde toplumu kontrol altında tutma bir gazetenin ya da gazetecinin temel ereği.

N. Ahmet Özalp, Refik Halid: Okları Kırılmış KirpiHeybemizde yer alan kitaplardan biri de Refik Halid Karay hakkında kaleme alınmış bir eser. “Refik Halid: Okları Kırılmış Kirpi” adlı çalışmayı N. Ahmet Özalp hazırlamış. Refik Halid Türk Edebiyatında ya da gazete literatüründe de muhalif bir yazar olarak biliniyor. N.Ahmet Özalp, Refik Halid’lle ilgili çalışmasında, Halid’in “Kirpinin Dedikleri”, “Agop Paşa'nın Hatıraları”, “Ay Peşinde”, “Guguklu Saat” ve “Tanıdıklarım” adlı kitaplarında 'sansür'e uğrayan, kırpılan, çıkarılan bölümler ile değiştirilen cümle ve sözcükleri tespit ederek bir dönem incelemesi yapıyor.

Denetim Şart

Refik Halid 1922’de yurda döndüğünde daha önce kaleme aldığı eserleri tekrar yayımlamak ister. Ama devrin iktidarı eserlerinin yayımlanmasını denetime tabi tutar. Refik Halid için iki seçenek vardır: Ya eserleri istenilen tadilatları yaparak yayımlayacak ya da eserlerinin sükûnetinde ısrar edecektir. Birinci yol Refik Halid için daha evla görülür. Bunda pek çok sebep olsa gerek. Bu sebepleri uzun uzun düşünmek ya da şu olabilir ya da bu olabilir demek yersiz.

1923-1945 arasını rejimi oluşturma ve benimsetme olarak görebiliriz. Topluma iletilen her şey bu denge üzerine kurulmak zorundadır. O dönemde kaleme alınan metinlerde, Osmanlı ve Osmanlı’yı hatırlattığı için din ve çoğulcu toplumsal yapı aleyhinde ifadeler olmak zorundadır. Maksat, eskiyi kötülemek ve yeninin yerleşmesini sağlamak.

Cümleler nasıl idi ne oldu?

Kitaptan öğrendiğimize göre, Refik Halit’in bir hikâyesinin meraklı kahramanı özgün metinde Kayseri’ye giderek Ermeni ustalardan pastırma yapmasını öğrenir. Yeni basımlarda “Ermeni” kelimesi yerini “muhacir” kelimesine bırakır. Bir başka öykünün Rum kahramanı Taselyalı Yani, Taselyalı Bekir’e dönüşür. Rum’dan ve Ermeni’den korkmanın köklerini nerelerde arasak? Galiba Anadolu ulusalcılaşınca korkmayı öğrendi.

Sansürle sansürle!

Orijinal hali:

“Hükümet iki şeye güvenirse avucunu yalar: 1. Damarlarındaki son damla kanı sarf edeceklerini yazan kimselerin telgrafnamelerine; 2. Almanya’nın dostluğuna.”

Refik HalidSansürlenmiş hali:

“Hükümet iki şeye güvenirse avucunu yalar: 1. Damarlarındaki son damla kanı sarf edeceklerini yazan kimselerin telgrafnamelerine; 2. İkbal devrinin dostlarına.” (Bugünün ricaline on iki öğüt, s. 54.)

Almanya’yı dost mu edindik yoksa başka hesaplar mı var?

Sansür: Cumhuriyet mirası

Bugün bazı gazetecilerin mahkeme önünde hesap vermeleri istendiğinde, kıyametin kopmasını yavuz hırsızlık olarak görmek gerekir. Bugünkü Cumhuriyetçi aydınların o günkü büyükleri Abdülhamit dönemini anlatırken kullandıkları burnu, biz kimler için söylesek? Kesinlikle burunlarının Abdülhamit burnundan uzun olduğu son yaşadıklarımızla daha da ortada.

Kitaptan öğrendiğimize göre, Çalıkuşu’nun özgün metninde kayıkhaneli villalara benzetilen Zeyniler köyü evleri, yeni harfli basımlarında kırık dökük balıkçı kulübelerine dönüştürülmüş. Aynı köyde biri kızlar, diğeri erkekler için bulunan iki okuldan erkekler için olanı yeni basımlarda uzak dağların arkasına atılmış. Çünkü bu bilgiler cumhuriyet öncesi döneme ilişkin olumlu izlenimler oluşturacak okuyucunun zihninde.

Bugün biz neden mahkeme önündeyiz diyenler, biraz geçmişlerini sorgulansın.

Dünya etme bulma dünyası mıydı?

Ahmet Topçu sansüre hayır diyerek yazdı

YORUM EKLE
YORUMLAR
Harun Özdönmezler
Harun Özdönmezler - 12 yıl Önce

Almayı düşündüğüm bir kitaptı fakat içeriğine dair tereddütlerim vardı. Tanıtım yazısı gayet güzel olmuş.

Ali Candar
Ali Candar - 12 yıl Önce

Ahmet Özalp'ın kitabının kapağı da süper olmuş gerçekten.
Nefis...

banner36