Muhalif tavrı, günceli alt katmanından okuyan sıkı yazıları ile Ahmet Kekeç, düşünce dünyamızın has kumaşı olarak tezgâhında hep edebiyatı dokumuştur denilebilir. 28 Şubat sürecinde, cadı kazanlarının kaynadığı o netameli günlerde, Müslümanları hedefe koyan medya baronları ve onların satılık kalemlerine karşı üst üste patlattığı tokatlarla onları serseme çeviren üslup sahibi bir zekâdır.
Bir iç kanama hâlinde!
“Yağmurdan Sonra”nın yazarı, 2005 yılında yayınlanan “Kanamalı Haydut”la günlüklerini kısa portreler üzerinden okuyucu ile paylaşmıştı. “Kanamalı Haydut”, her ne kadar günlük, günce olarak adlandırılmış, yanlanmış olsa da, kısa öykülerin, denemelerin sımsıkı dokunduğu ve özellikle edebi motiflerin arka plan esas alınarak sunulduğu bir iç kanama halinde Kekeç’in bilinçaltına doğru okuyucuya seyir sunuyordu.
Kanamalı Haydut’un devamını bekliyoruz!
Polemikçi kimliğinin yanı sıra günlüklerinden neşet eden edebiyat damarının görünür kılındığı bu metinler, “ne zaman yazarlığımın bana kattıkları ve benden eksilttikleri üzerine düşünsem, içimden ağlamak geliyor” diyen Kekeç’in yazdıklarını daha bir ilginç kılıyor. Zira Kekeç’in ikinci bir mesleği bulunmamaktadır bu âlemde; tırnağıyla, dişiyle bir inat halinde varmıştır bulunduğu noktaya ve hiç de gitmeye niyeti gözükmemektedir şimdilik.
Fakat “Kanamalı Haydut”, nasıl denir, bir hesaplaşma mantığının, edebiyat adamı kimliği ile birleşmesine halel getirmemiş olsa bile, günlüklerin devamı için okuyucuyu meraka sevkettiği söylenebilir. Kaliteli bir kalemin serencamını günlükler üzerinden okumak, ehil okuyucunun hakkı olsa gerek. Günlüklerin devamını beklemek de güzel. Yazarına duyurulur.
Arif Akçalı çağrısını yaptı
kesinlikle. zekası ve edebiyatı sürekli yarış halinde kanamalı haydutta kekeç'in. sıkmayan verimli bi günlük..