İyiliğin ilmek ilmek işlendiği öyküler: Uçurumda Bir Gömü

Hayatın doğal akışındaki ince ayrıntıları, geçmişin acı hatıralarını, toprağı, bereketi, emeği ve dostluğu anlatıyor yazar. Burhan Alsan yazdı.

İyiliğin ilmek ilmek işlendiği öyküler: Uçurumda Bir Gömü

Eğitimci, yazar ve şair sıfatıyla tanıdığımız Mustafa Uçurum, Mayıs ayında çıkan yeni kitabıyla okuyucu selamladı. Uçurum, kalemi oldukça bereketli bir yazar. Mustafa Bey, çeşitli dergilerde şiir, deneme ve öykü türünde yazılar kaleme alıyor.  Bununla beraber yurdun dört bir yanında yayın yapan edebiyat dergilerini özveriyle inceleyerek Dünya Bizim kültür ve edebiyat sitesi aracılığıyla okura ulaştırıyor. Ayrıca Milat Gazetesi’nde köşe yazıları yazıyor.

Şule Yayınları’ndan çıkan ‘’Uçurumda Bir Gömü’’ içindeki otuz öyküyle yüreklerimizi ısıttı adeta. Salgın hastalık nedeniyle evlerimize hapsolduğumuz günlerde okurla buluşan eser, gönüllerimizi huzurla, içimizi neşeyle doldurdu. Kitabı henüz okuyabildim. Birbirinden samimi öykülerle başlayan kitap, okuyucuyu öyle güzel sarıp sarmalıyor ki bir çırpıda okuma isteğini en derinden hissediyorsunuz. Hayatın doğal akışındaki ince ayrıntıları, geçmişin acı hatıralarını, toprağı, bereketi, emeği ve dostluğu anlatıyor yazar. Kimi öyküler ise günümüz insanına dair mesajlar ve birtakım nasihatler içeriyor. Aktarmak istediği iletiyle oluşturduğu kurguyu o kadar yerinde harmanlıyor ki hikâyenin tadı damağımızda kalıyor.

‘’Bol Tebessümlü Psikoloji’’ başlıklı öykü, çağımız insanının çabuk bozulan psikolojisine ironiyle karışık yeni bir çözüm önerisi getirmektedir. Hafif baş ağrısına hapla değil de tebessümle çare arayan adamın öyküsü, ince bir mesaj vermektedir. En ufak olumsuzlukta psikolojisi bozulana karşı tenkid mahiyetindeki bu yaklaşım esasen oldukça düşündürücüdür. Tüm gününü mütebessim bir hâlde geçiren karakter, etrafındaki anlamsız bakışların odağında yer alsa da baş ağrısına en güzel çözümü bulmuştur.

‘’Çizgi’’ isimli öykü, tatil için köyüne giden gencin yüzündeki kavisli çizgiyi fark etmesiyle başlayıp ‘’Emrolunduğun gibi dosdoğru ol.’’ emriyle sona ermektedir. Çizgi metaforuyla öyküyü nakış nakış işleyen yazar, doğruluk ile çizgiyi ilintilemektedir. Genç, okuduğu kitaplardan dimağında kalan pasajları köy kahvesinde kendisini çaya davet edenlere nakleder. Karşısında oturan yaşlı amcanın yüzündeki çizgileri bir kitap gibi okuyan genç, karizmatik sesiyle hayata, insanlığa ve çizgiye dair dikkat çekici sözler söyler. Çayı tazelenince elindeki kitaptan rastgele bir sayfa açarak okur. Daha sonra kendisini ilgiyle dinleyenlere içten bir selam vererek oradan ayrılır.

‘’Anarşist Domates’’ Türkiye’nin makûs ve acı tarihine ayna tutan hüzünlü bir öykü. Bağ, bahçe, toprak ve emek kokan bu öyküde, anarşist domates yüzünden hapse düşen dede üzerinden dönemin Türkiye’sinin fotoğrafı çizilmektedir. Tarlada çalışırken anarşist domatesin ne olduğunu dedesinden öğrenen torun, evlerinin önüne geldiğinde birkaç asker görür. Askerler çocuğun elindekilere bakıp, ‘’Ne güzel domatesmiş bunlar.’’ deyiverir. Çocuk, ‘’Tarladan getiriyorum, bunların adı anarşist domates.’’ deyince askerlerin çehresi birdenbire değişir. Askerler, duydukları kelimeyle hemen tarlaya gidip dedeyi gözaltına alır ve dede, o gece eve gelmez. Bir kelime yüzünden sorgusuz sualsiz karakola götürülen insanların varlığı mazimizin keskin yaralarındandır.

‘’Çok Kalabalık’’ adlı öykü, çalışmak için büyük bir kente gelen kahramanın gözlemlerini ve hissettiklerini anlatmaktadır. İnsan seline dönüşen kalabalıklar bir hayli yorar onu. Kendine tenha yerler arar ama oldukça zorlanır, nereye gitse hep sürü hâlinde akın akın yürüyen insanlarla karşılaşır. Yazar, burada günümüzün en büyük problemlerinden biri olarak sayabileceğimiz plansız göçün portresini çizmektedir. Göç neticesinde büyük şehirlerde oluşan yığınların etraflarından bihaber olmasına dikkat çekilmektedir. Her tarafta insanlar vardır ama hepsi birbirine yabancı gibidir. Birbirlerinin yüzlerine bile bakmadan telaş içinde sağa sola koşturan, işe yetişmeye çalışan veya caddelerde öylesine yürüyen insanların bu hâline öyle veya böyle alışacaktır.

‘’Kentsel Yenişim’’ dönüşümün ve değişimin öyküsü. Yazar, öyküde kadim şehirlerimizin zamanla günümüz şartlarına uyarlanmasının sakıncalarına duyarlılık göstermektedir. Şehirlerimizin tarihi dokusuna ‘’dokunan’’ kimi dönüşümler; hatıraları, yaşanmışlıkları ve maziye dair bazı duyguları yok etmektedir. Yazar, ‘’Betonun soğukluğu insanın yüzüne de vuruyor.’’ diyerek yaşanan kentsel dönüşüme ilginç bir bakış açısı getirmiş ve bunu yenilgi olarak addetmiştir. Kentlerimiz dönüşürken insanlığımızın da dönüştüğüne dikkat çeken Uçurum, bunu öykünün kurgusuna fevkalade bir anlatıyla yedirmektedir.

‘’Mutlu Son’’ çağımızın dayattığı kapital düzene boyun eğmeden huzuru, mutluluğu basit şeylerde bulabilenlerin öyküsü. Bu öyküde işini, eşini ve çocuklarını seven, onları mutlu etmeyi başarabilen bir baba figürüyle karşı karşıyayız. Esasen günümüzün karmaşık ve çapraşık düzeninde tam da referans olabilecek bir karakteri okuyoruz. Tüketim ağının tuzaklarına düşmeden, zamanını ve parasını verimli kullanan üstelik ailesiyle de kaliteli zaman geçiren bu karakter hepimize örnek olmalıdır.

‘’Aziz Abi’’ iyiliğin ilmek ilmek işlendiği hâlis bir öykü. İyilik, insanın içine ferahlık, gönlüne huzur yüzüne tebessüm katar. Yaşarken hep iyiyi görmek ve ondan nasiplenmek gerekir. İyilikle hemdem olup iyiyi düşünmek yorgunluğu alır, ruhu kanatlandırır ve vücudu hafifletir.

Mustafa Uçurum’un bazı öyküleri kendi hayatından kesitler içermektedir. Yaşadıklarını yalın ve içten bir dille bezeyip kurgusal hâle getiren yazar, okuyucuya sıcacık hikâyeler sunmuştur. Kimi öykülerde tarihimizdeki derin yaraları; samimiyetle, vicdanla ve arkadaşlık bağlarıyla harmanlayarak aktarmaktadır. Kitabı bitirince “Uçurum’u keşke daha önce tanıyıp diğer kitaplarını da okusaydım” dedim. Diliyle, anlatım tekniğiyle ve yumuşak üslubuyla birbirinden lezzetli öyküler ihtiva eden bu eseri, edebiyata ilgi duyan herkese canıgönülden salık veririm.

UÇURUM, Mustafa, Uçurumda Bir Gömü, Şule Yayınları, İstanbul, 2020.

Burhan ALSAN

                                                                                                            

YORUM EKLE