https://www.ktpkitabevi.com/urun/islam-kultur-atlasiİslâm, insanlığı şereflendirdiği ilk günden itibaren, insanların zihinlerini ve gönüllerini zenginleştirdiği gibi, estetik duygularını da benzer şekilde geliştirdi. Tebliğinin üzerinden henüz 100 yıl geçmeden dünyanın bir ucundan diğer ucuna yayılan bir medeniyet, karşılaştığı kültürleri de göz ardı etmeyerek bir medeniyet oluşturdu.
Bugün bu büyük mirasın vârisleri olarak bizler, öyle görünüyor ki mirasımıza yeterince sahip çıkamıyoruz. Bunun birçok sebebi olabilir. En büyük sebeplerinden birisi de belki, bu mirastan yeterince haberdar olmayışımızdır.
15 yıldır yayınlanmıyordu
Bütün bu medeniyetin kültürel birikimini yakından tanıyabilmek adına, günümüzde yararlanabileceğimiz en önemli eserlerden birisi şimdi elimizde duruyor. Merhum İslâm âlimi İsmail Raci Faruki ve eşi Luis Lamia Faruki’nin birlikte hazırladığı İslâm Kültür Atlası, 15 yıl sonra İnkılab Yayınları tarafından tekrar yayınlandı. Kitapla ilgili detaylara geçmeden evvel, bu eserin neden önemli olduğunu belirtmekte fayda olduğunu düşünüyorum.
Sadece “çalışmalardan bir çalışma” değil
İslâm’ı, Müslümanları, İslâm diyarlarındaki kültürel özellikleri ve çok daha fazlasını ele alan birçok çalışma muhakkak yapılmıştır. İslâm Kültür Atlası ise tüm bunları bir araya topluyor; dahası, haritalarla ve fotoğraflarla, yazıda anlatılanlar görselleştirilmiş oluyor.
Kitap dört ana bölüme ayrılmış: Kökler, öz, biçim ve görünüm. Bu şekliyle anlatım çok gerilerden, Arabistan tarihinden başlıyor. Bu bölgede yaşamış Arap kabileleri, bu topraklara hâkim olmuş diğer toplulukların kültürel mirasları ve inançları ilk bölümde ele alınmış. Sonrasında ise İslâm’ın temel kaynakları anlatılmış. Devamında sanat eserleri, hukuk, kelâm, tasavvuf, edebî sanatlar, ses sanatları, mimari çalışmalar gibi çok farklı alanlar ayrıntılı şekilde işlenmiş.
Bu sıralama dikkate değer özellikler taşıyor. Fenomenolojik yöntem olarak adlandırılan ve “olayların, gözlemci tarafından belli kalıplara sokulması yerine, olayların kendisini ifade etmesi”ni öne çıkaran yöntem, kitabın bu şekilde başlıklandırılmasında önemli rol oynuyor muhtemelen. Zira bugüne kadar İslâm kültürü ile ilgili eserler verilmemiş değil, hem de çok fazla verilmiş. Fakat bu eserler de genel olarak gözlemlere ve yorumlara dayanmakta. İslâm Kültür Atlası, fenomenolojik yöntemle kaleme alındığından, ilk olarak İslâm kültürünün doğduğu şartları ele alarak, bu konuda görüş alanımızı açıyor. Sonrasında bu çerçeveye İslâm medeniyetinin özünü oluşturan unsurları yerleştiriyor. Devamında ana kaynakları, Kur’an ve Sünnet’ten ortaya çıkan kurumları ele alarak, İslâm medeniyetinin sınırlarını çiziyor. Ve nihayet son bölümde bu medeniyetin ortaya koyduğu ürünleri gözler önüne seriyor. Bu ürünleri ortaya koyarken de yine sistematik bir sıralamada bulunuyor. İslâm kültür ve medeniyetinin eserleri ortaya konulurken öncelikle hareket noktalarına vurgu yapılıyor. Sonraki kısımda bu hareket noktalarından ortaya çıkan düşünme şekilleri ele alınıyor ve son olarak da bu yöntemlerin ifade biçimleri, genel olarak sanatsal ifadeleri konu ediliyor.
Burada örnek olarak, kitapta “Kur’an’ın etkisi ile İslâm kültürünün en etkili sanat formu” olarak tanımlanan hat sanatının kitapta nasıl işlendiğine değinelim. Öncelikle yukarıda belirttiğimiz üzere, bu sanatın tarihi gelişiminden bahsediliyor. İslâm’ın yayılmaya başladığı dönemde Arap toplumu edebî anlamda çok ileri seviyede olsa da yazı konusunda aynı derecede ileri oldukları söylenemez. Bu durum, Kur’an-ı Kerim’in Mushaf olarak yazılıp Arap ve Arap olmayan topluluklara ulaştırılmasıyla beraber değişti. Arap harflerinin de gelişimiyle, farklı bölgelerde farklı yazım şekilleri oluştu. İlk hat eserleri muhtemelen Kûfe’de ortaya çıktı ve Kûfî hat olarak isimlendirildi.
Kitap, burada uzunca bir bölümde hat yazılarının türlerini ve ortaya çıkışlarını anlatıyor. Diğer taraftan bir tablo ile bu yazıların ortaya çıkış tarihlerini ve bir harita ile İslâm coğrafyasının hangi bölgesinde hangi tür hat yazıldığını gösteriyor. Devamında hat sanatının bugünkü durumuna değinerek, günümüzde verilen eserleri beş kategoriye ayırıyor: Geleneksel, şeklî, ekspresyonist, sembolik ve saf soyutlamacı. Bu anlamda hat sanatının günümüzde eskiden olduğu gibi bölgelere göre değil, verilen eserlerin niteliğine göre sınıflandırılabileceğini belirtiyor ve modern hat eserlerinden görsel örneklerle bu bölümü de zenginleştiriyor.
Görüldüğü üzere İslâm Kültür Atlası ciddi ve sistematik bir çalışmanın ürünü olan, kapsamlı olmakla beraber dağınıklığın da önüne geçen, eksikleri olsa da boşluk bırakmadan, yayınlar arasındaki bir açığı kapatmaya çalışan önemli bir kitap.
Haritalar ve fotoğraflarla zenginleştirildi
İslâm Kültür Atlası, ilk defa İngilizce olarak “The Cultural Atlas of Islam” adıyla 1986’da yayınlandı. Türkçe olarak ilk baskısı ise 1991’de yine İnkılab Yayınları tarafından yayınlanmıştı. 1997’de ve 1999’da birer baskı daha yapan bu kitap, üçüncü baskısında Yeni Şafak gazetesinin hediyesi olarak okurlara sunulmuştu. Aradan 15 yıl geçtikten sonra dördüncü baskı 2014 yılında, büyük değişikliklerle beraber piyasaya çıktı. Öncelikle kitap, tamamen renkli olarak yayınlandı. Daha önceki baskılar iki renkle yapılıyor ve haritalar-fotoğraflar detaylı şekilde görülemiyordu. Dördüncü baskıda kitap baştan aşağı yeniden düzenlenerek, yazıda anlatılanları görsellerle, fotoğraflarla ve haritalarla pekiştirir hale gelmiş.
Kitaplıklarımızın başköşesinde yer alması gereken kitaplardan birisi olarak İslâm Kültür Atlası, sık sık başvurabileceğimiz değerli bir kaynak.
İsmail Kaplan yazdı