Sultan Veled, Mevlana’nın iki oğlundan ona sadece ilim olarak değil, ruhen de en yakın olan, onun fikirlerine vakıf olmayı başarabilen ve babasının açtığı yolu daha da genişleterek, Mevleviliği yayarak babasının isminin çok daha uzak mesafelere taşınmasına vesile olan kişidir. Yazdığı pek çok eserden özellikle Velednâme, Türk Edebiyatı Vakfı Yayınları tarafından Cemal Aydın’ın tercümesi ile 2016 yılının Aralık ayında okurlarıyla buluştu.
Sufilerin Sırları adıyla okura sunulan bu dev eser, müterciminin önsözde de belirttiği üzere “Hz. Mevlana’nın Mesnevi’sinin çok veciz ve muhteşem bir özetidir.” Zira Sufilerin Sırları eserini okuyanlar, eğer hâlâ Mevlana’nın Mesnevi’sini okumadı iseler, mutlaka okumaları gerektiğini anlayacaklar, bir nevi o muhteşem eserin sırrına da ereceklerdir.
Dünya hallerinden sıyrılmak
İnsanoğlu dünya yolculuğuna devam ettiği sürece kendini varoluşsal olarak sorgulayacak; beden açlığını giderdikten sonra mutlaka ruhen da doyuma ulaşmak isteyecektir. O halde Cemal Aydın’ın, eserin çevirisi üzerine söyledikleri de en az eserin kendisi kadar düşündürücü: “Biz bu kitabı aslında kendi manevi açlığımızı gidermek için çevirdik. Dünya ile bağımızı bu yolla hafifletmek istedik.” (s.13)
Bazı eserler vardır, yazdırılır yazarına o büyük güç tarafından. Çünkü yazarı eseri yazarken, bir taraftan da eteğindeki taşları dökerek dünya hallerinden sıyrılır, sırlanır… Galiba bazı eserlerin çevirisi de öyle. Hem bizlere “İki kere doğmak gerek! Birinci sefer anneden, ikinci sefer bizzat kendinden…”
“Allah onları yok oluşlarından hareketle varlığa erdirir”
Sufierin Sırları eserini okuduğunuzda insan olmanın nasıl ağır bir yük, ne büyük bir sorumluluk olduğunu bir defa daha hissediyorsunuz. Zira Allah “sıfatlarından, ilminden ve cömertliğinden” bize cevherler emanet etmiştir. Bu eserde o emanetleri Sultan Veled’in sözünden bir defa daha hatırlarız. Boyun eğip teslim olmanın da, sırlara vakıf olmanın da sorumluluk istediğini anlarız. İnsan hep arayış içindedir. Aramakla bulunmaz, biliriz. Ama bulanlar da arayanlardır, sezeriz. İşte bu kitap, sufilerin sırlarını bize fısıldarken, o aramakla bulunmayanı bulmuş olanları işaret eder. Ömür kısa, ancak yol uzundur. Bir yol göstericiye, yolumuzu aydınlatıcıya ihtiyaç duyarız. İşte bu eser, bize başta Mevlana olmak üzere büyük veliler, yol göstericiler hakkında bilgi verdiği gibi, Mevlana’nın Mesnevi’sinden ve Kur’an’dan çeşitli kıssalara kadar göndermeler yaparak doğruyu da işaret eder. Böylece Sufilerin Sırları eseri sayesinde hem Mevlana hem de onun etrafında bulunan şahsiyetler hakkında birinci elden kaynak olabilecek önemli bilgilere ulaşabiliyoruz. Üstelik eserin mütercimi, kitabın tercümesi sırasında, sayfa sonlarına dipnotlar halinde eserde geçen şahsiyetler, durumlar, yapılan göndermeler üzerine kısa açıklamalar düşerek, okurun yolunu kısaltmış, işini kolaylaştırmıştır.
Şu da var ki eserden anladığımız üzere her veli bir bilgedir aynı zamanda. Ve okuduğumuzda bu kitabı, öğreniyoruz ki “sırlar onların önüne açılmaz; gömülü hazineleri onlar zahmet çekerek bulurlar, gizli büyüklüğü tevazu ile elde ederler” O halde mütercimin bu esere Sufilerin Sırları ismini uygun görmüş olması da hayli isabetli bir karar olmuş. Tevazu… Sırrın sırrı belki de burada gizli: “İnsana yaraşan yok oluş ve mahviyettir (tevazudur). Çünkü yok oluş, hayatın ta kendisidir… Allah onları yok oluşlarından hareketle varlığa erdirir. Allah onlara kapısını açmıştır, yokluğa varlık ihsan etmiştir.” (s.63)
Sultan Veled’in araladığı o kapı
Kitap, veliler üzerine bize geniş bilgi verirken, bu vesile ile varlık, yokluk, hiçlik, ölüm, ölümsüzlük, sır ve sırlanmak üzerine de derin bilgiler veriyor; böylece insanlık kapısının anahtarını da elinize tutuşturuyor sanki. Sanki Sultan Veled’in araladığı o kapıdan, eserin müterciminin işaret ettiği üzere biz de gönül rahatlığı ile geçiyor, bu eseri bir başucu kitabı yapıyoruz kendimize ve kendimizden doğuyoruz yeniden, yeniden, her satırda, her dem yeniden…
Kitabın sonunda yer alan mütercimin notu ise dikkat çekici. Zira Sufilerin Sırları kitabı, her ne kadar Sultan Veled’in gerçek veliler üzerine hayli derin bilgiler verdiği bir eser olsa dahi, her devirde insanların içlerindeki boşluktan faydalanmak isteyecek sahte veliler de türeyecektir. Kitabın sonunda, eserin mütercimi bu açıdan okuru uyarmış, böylece bir mütercimin, tercüme ettiği kitaba olduğu kadar o kitabı okuyacak okura karşı da sorumluluk hissettiğini göstermiştir.
Sufilerin Sırları, Sultan Veled, (çeviri: Cemal Aydın), Türk Edebiyatı Vakfı Yayınları
Funda Özsoy Erdoğan