Evlilik belki de dünyanın en girift bilmecelerinden biri. Yeni bir hayata yelken açmak, yeni bir dünyanın parçası olmak ve ortak paydalarda buluşmak herhalde evlilik denen yeni hayatın insanlara sunduğu farklılıkların sadece birkaçı. Çünkü tüm farklılıkları saymak mümkün olmasa gerek. Evlilik hayatı yaşandıkça çözülen ve çözümlenen bir sürece sahip.
Mustafa Ulusoy’un çeyrek asırlık deneyimlerinden yararlanarak yazdığı “Evlilikler, Yalnızlıklar, Umutlar” kitabı çıktı. Konusunda uzman birinin gözlemlerinden çıkan ve yaşanmışlıkları merkeze alan bu çalışma, çağımızın en büyük handikaplarından biri olan mutsuzluk üzerine kurulu bir terapi seansı mahiyetinde bir kitap.
“Karşılıklı”
Mustafa Ulusoy kitabında iyi bir evlilikten bahsederken, mutluluğu sürdürürken ve evliliği cennete çevirmeye çalışırken hep aynı vurguyu yapıyor: “Karşılıklı.” Bütün mesele aslında bu kelimede gizli. Anlayışta, beklentilerde, yaşantılarda “karşılıklı” hassasiyetine dikkat etmek.
“Binbir umutla evlenirsiniz, tam mutluluğu yakaladım derken aslında her şeyin şimdi başladığını anlarsınız. ‘Evlilik bu muydu?’ diye sorarsınız. Artık biri cehenneme biri cennete çıkan iki yol vardır önünüzde.” diyor yazar. Evlilik hayatının uzun bir süreç olduğundan ve bu hayatın cennet olması için neler yapılması gerektiğinden hareketle telkinlerini sıralıyor. Anlayış, gerçekler ve kabullenmek.
Yeni moda tanışmaların, evliliklerin hem aile yapımıza uymadığından hem de süreklilik arz etmediğinden dolayı evliliklerin uzun sürmediğinden bahseden Ulusoy, Allah’ın emri Peygamberin kavli düsturunun hassasiyetine de dikkat çekiyor. Tutulacak yolun Allah’ın istediği üzre olmasından uzaklaşmasıyla kopuşların yaşandığına işaret ediyor.
Herkes kusursuz insanı arar elbette hayatta. “Kusursuz insanı kim sevmez ki.” diyor Mustafa Ulusoy. Durum böyleyken yine karşılıklı kavramı çıkıyor karşımıza. Aşk kavramı üzerinde duruyor sıklıkla yazar. Aşkın ömrü ve evliliğe katkılarını anlatırken aşkın kusursuzluğu işaret ettiğini ve “aşk varsa kusurlar görünmez” mantığına dikkat çekiyor. “Mesele, yanı başınızda horlayan adamı/kadını sevebilmektir.” diyerek aşkın kabullenmedeki sınırına bir örnekle katkı sağlıyor.
Üç aşamada evlilik dersi
Mustafa Ulusoy, konuyu üç aşamada ele alıyor. Büyük bir aşkla başlayan evlilikler, zamanla başlayan yalnızlıklar ve sonunda çiftlerin sarıldığı umutlar. İnsan kendine değer katacak bir hayatın ardına düştüğü için evlenmek ister. Bir ömür bunun umuduyla yaşar. Mutluluğu bulursa cenneti bulmuş olur. Mustafa Ulusoy, cennete çıkacak yolun yordamını anlatıyor. “Hiçbir şey geç olmadan” ne yapılacaksa yapılmalı. Yalnızlıklar aşaması insanların umutlarının kırıldığı bir süreç. İman denen bereketin kapısını sık sık yoklayarak, hayatı zindan değil cennet olarak görerek ve anlayış zırhını kuşanarak, umuda sarılarak evlilikler cennete dönüşür.
Evliliğin mantığı ve ne olduğu üzerine kafa yormak, durmak ve dinlemek bir ilhamdır evlilikte. Tarafların kendini haklı görmeye çalışmasıyla ancak yalnızlıklar çoğalır. Güzel tarafları görmeye çalışma üzerine notlar düşüyor Ulusoy. Said Nursi’den örnekler vererek, bahçenin en güzel yanlarını görmek gerek, güzellikleri çoğaltmak gerek diyerek “Aşk güzeldir gerçeklerse daha güzel.” vurgusunu yapıyor.
“Güzellikleri çoğaltmak ve dillendirmek” kitabın sonunda bir anahtar cümle olarak zihinlere yerleşiyor. “O zaten hisseder” gibi muallâkta yaşanan hayatlar umutsuzlukları daha çoğaltmakta. “Seni sevdiğimi söylememe ne gerek var.” yerine sevdiğini söylemek evliliği besler. Hissettirmek yerine söylemek gerek. “Bir bilse. Bilecek.” diyor Ulusoy. Sevdiğini söylemekten bıkmayıp usanmayıp ısrarcı olan eşleri de kutluyor.
Mutlu bir evliliğin şifrelerini sunan Mustafa Ulusoy’un Kapı Yayınları'ndan çıkan bu kitabı, onun kuşatıcı üslubuyla okuyucu için bir evlilik el kitabı samimiyetinde hazırlanmış. Okudukça evine daha çok ısınacak okuyucuları bekliyor kitap. Çünkü söylenen sözler kaynağını Kitap’tan alıyor.
Mustafa Uçurum yazdı