İmam Maturidî’nin Kitabu’t Tevhid’ini nasıl okumak gerekir?

"Kitabu’t Tevhid’de İmam Mâtüridî’nin döneminin problemlerine çözüm bulmak için izlediği yöntem ve bu arayış sırasında çektiği ıstıraplar bugün benzer bir krizi yaşayan Müslümanlara rehberlik edebilir mi?" Halil Arslan yazdı.

İmam Maturidî’nin Kitabu’t Tevhid’ini nasıl okumak gerekir?

Kitabu’t Tevhid İmam Mâtüridî’nin Tevilatu’l Kur’an ile beraber en meşhur eserlerinden biridir. Kitap, İmam Mâtüridî’nin tereddütlerini, heyecanını, ilgilerini ve kısaca kişiliğini; “Mâtüridîlik” diye ortaya çıkıp ayrışacak olan itikadî mezhebin yaklaşımlarını ve devrinin kelamî tartışmalarını içerir.

Öncelikle belirtmeliyim ki, Klasik Düşünce Okulu’nun Lisansüstü Programı’nda Doç. Dr. Osman Demir hocanın Kitabu’t Tevhid ile ilgili seminerlerinden aldığım notlardan yola çıkarak anlatmayı deneyeceğim bu klasik eseri. Osman Demir hoca beş blok seminer boyunca, bize bir eserin nasıl incelenmesi gerektiğini, Kitabu’t Tevhid üzerinden gösterdi. Dinleyenler olarak avantajımız hocanın, bu eseri tercüme ve şerh eden Bekir Topaloğlu’yla beraber orijinal nüshasının bir kopyası üzerinden okumuş ve tanımış olmasıdır. Osman Demir, bu konuda tabiri caizse suyu kaynağından içmiş.

Bekir Topaloğlu yazdığı önsözde bir kitabı okumanın dört merhalesi olduğunu ve Kitabu’t Tevhid’i bu dört merhalede okuduğunu söylüyor. Bu merhaleler şunlar: anlamak için okumak, eğitim öğretim ve benzeri amaçlarla okumak, edisyon kritiğini yapmak için okumak ve nihayet tercüme etmek için okumak… Bizler de bahsedilen ilk merhaleden bir üst basamağa çıkış için Osman Demir hoca tarafından yüreklendirilmiş olduk derslerde.

İlk kez 1970’de Beyrut’ta basılmış

Kitabu’t Tevhid, Cambridge Üniversitesi Kütüphanesi’ndeki tek yazma nüshadan yola çıkılarak, ilk kez ancak 1970’de Beyrut’ta yayınlanabilmiş bir eser. Kitabın ülkemizde de kırka yakın nüshası mevcut.  Kitabın modern dönemde baskısı oldukça geç yapılmış. Eserin geniş okuyucu kitlesiyle buluşmasındaki bu ihmalin ve gecikmenin sebebi, Bekir Topaloğlu hocaya göre, eserin nakli esas almakla birlikte akla fazla yer verip onu yüceltmesi ve yer yer bir felsefe, bir dinler tarihi kitabı; bazı düalist inançlara reddiye kimliğinde olması, dilinin ağır ve kapalı olmasıdır.

Kitabın Bağdat ve Basra gibi merkezlerde değil de Maveraünnehir gibi kapalı bir havzada ortaya çıkması da geç tercüme edilmesinin başka bir sebebi sayılabilir. Eserin geniş kitlelere ulaşmamasının bir sebebi de Eş’arilik ile Mâtüridîlik arasındaki münasebettir, ancak bu konunun bambaşka bir yazının konusu olduğu kanaatindeyiz.

Zamanımızda başka başka sebeplerle Mâtüridîlik ve İmam Mâtüridî’ye ilgi artmış görünse de şunu akıldan çıkarmamak lazım. Kitabu’t Tevhid inancımıza dair tüm krizlerimizi çözemez. Ancak klasiklerle irtibat ve meşguliyetin bizi daha donanımlı yapacağı kesin. Bu eser bir çıkış noktası olabilir elbette ama çözüm yine bizim gayretimize kalmıştır. Bu tarz kurucu metinleri tanımak, onların nasıl şekillendiğini, hangi saiklerle vücut bulduklarını öğrenmek, nasıl bir çilenin sonucu ortaya çıktıklarına şahitlik etmek problemlerimizi aşabilmek için ilham verecektir muhakkak. Sorun bizimse çözümü de bizde olmalı. Bunun için cehdetmeli, fikretmeli ve ter dökmeliyiz.

Eser kelam ilminin köşe taşlarından biridir. Kurucu ve taşıyıcı bir kitaptır. Sünni kelam düşüncesinin iki kuvvetli ayağından biri olan Mâtüridî mezhebinin temel eseridir. Eseri önemli kılan Mâtüridî’nin yaklaşımlarının farklılığı, temel problemlere farklı cevaplar verebilmesidir. Bu farklılık daha sonra teşekkül edecek olan -Eş’arilik ile birlikte- Mâtüridîlik mezhebinin de adı olmuştur. Elimizdeki Kitabu’t Tevhid, dilimize merhum Prof. Dr. Bekir Topaloğlu tarafından Arapça aslından çevrilmiş. Şerh edilerek İSAM Yayınları tarafından yayınlanmış.

Maturidî’ye göre bilgiye ulaşma yöntemleri

Kitabu’t Tevhid’in başında bilgiye ulaştıran yollar iyân, ahbâr ve nazar olarak sıralanmaktadır. Bilginin vasıtaları iyân, yani duyular, haberler anlamında ahbâr ve üçüncü olarak nazar/akıl yürütme zikredilir.

Kitapta iç muhataplar Mu’tezile, Şia, Cebriyye, Mücessime, Müşebbihe, Mürcie’dir. Muhatap şahıslar ise Kabi, Nazzam, Muhammed b. Şebib, İsa el-Verrâk, Neccar, Ravendî olarak sıralanabilir. Kitabın dış muhatapları olarak ise Dehriyye, Seneviyye, Sofistler, Septikler ve Agnostikler, Berahime,  Hıristiyanlar ve Yahudiler, Sümeniyye, Tabiatçılar zikredilebilir. Aristoteles’i de Kitabu’t Tevhid’in bir başka muhatabı olarak zikretmek gerekir. Tüm bu zikredilen muhataplardan eserin nasıl kaygılarla hazırladığı Hicri üçüncü ve dördüncü asırda kelam ilminin hangi sorunlarla uğraştığı, eserin hangi meselelerden beslendiği de ortaya çıkmaktadır.

Kadir-i mutlak bir Tanrı anlayışı 

Mâtüridî’nin orijinal yanlarından biri de insanın filleri konusunda ortaya koyduğu yaklaşımdır. Kitabu’t Tevhid’in bu kısmı en hacimli bölümlerden biridir. Kısaca özetlenecek olursa bu bölümde Tanrı-insan ilişkisi ele alınmaktadır. Bunu bir cümleyle özetlemek gerekirse eser bize güçlü Tanrı-sorumlu insan yaklaşımını vermektedir. Bu bölümde, özgürlük ve sorumluluk konuları başta olmak üzere, teorik ahlak meseleleri üzerinde de durulmaktadır. İnsanın fiilleri ahlaki bir temele oturtulur. İnsan fillerinin bir başka yanı, bilginin ne olduğu, kaynakları, neyin ne kadar bilinebileceği ve nübüvvetle de alakalıdır. Daha önce de değindiğimiz duyu, haber ve nazar üzerinden insan filleri delillendirilir. Eserde yer yer psikolojik ve sosyolojik analizlere de yer verilir. Bu sebeple eserin farklı alandaki uzmanlar tarafından da çalışılması ve farklı ilim dallarının verileriyle tekrar tekrar üretilmesi, farklı farklı şerhlerinin yazılması gerekmektedir.

Kitabu’t Tevhid kendi zamanına, problemlerine, iç ve dış muhataplara Allah’ın bize verdiği nimetler olan akıl, vahiy ve duyularla cevap veren bir eserdir. Hem İmam Mâtüridî’nin döneminin problemlerine çözüm bulmak için izlediği yöntem hem de bu arayış sırasında çektiği ıstıraplar bugün benzer bir krizi yaşayan Müslümanlar olarak bizlere rehberlik edebilir.

Bizlere düşen klasik eserlerle münasebetimizi sahici bir zemine oturtmak ve düştüğümüz girdaptan çıkış yolları ararken bu eserlerin birikiminden, kullandıkları yöntemlerden ve samimiyetlerinden faydalanmaktır. İslam dünyasının geçmişte yaşadığı bu derinlikli tecrübe, gelecek için sağlıklı adımlar atabilmek adına, bütün yönleriyle hazmedilmesi ve sindirilmesi gereken bir birikimdir. Gayret bizden başarı Allah’tandır.

Halil Arslan

YORUM EKLE
YORUMLAR
Burhan Yılmaz
Burhan Yılmaz - 5 yıl Önce

Bilimsel/akadamik çalışmalara kesinlikle karşı değilim. Eski dini eserler de sadece “arkeolojik” kazılar yapmak gerekir. Bu eserlerden problemlerimize cevap bulmaya çalışmak, problemleri girifleştirmekten başka bir işe yaramaz.

Burhan Ürker
Burhan Ürker @Burhan Yılmaz - 9 ay Önce

Müslüman çağın gözü ile İslam'a bakmaz,
Islâm'ın gözü ile çağa bakar.

banner36