Her insan, ayrı bir hikâyedir

Her insan, ayrı bir hikâyedir. Ve her hikâyeden alınacak büyük dersler ve ibretler vardır. İnsanların gölgelerini dikkatle takip ettiğinizde, atılan her adım ve bırakılan her iz, size yeni bir şey öğretir. Mehmet Sözbilir yazdı.

Her insan, ayrı bir hikâyedir

Geçtiğimiz aylarda Ketebe Yayınları'ndan çıkan Taha Kılınç imzalı "Gölgelerin Peşinde 50 Portre" eseri biyografik bir eser olmasının yanı sıra, konu edilmiş kişilerin sık sık karakteristik özelliklerine edebi yaklaşımlarla eğildiği için portre eser niteliğini de taşımaktadır.

Yazar Taha Kılınç yıllardır eserlerine, köşe yazılarına birçok farklı pencereden taşıyıp analizler sunduğu Orta Doğu'yu merkez alarak, Mağrip'ten Doğu Türkistan'a uzanan İslam coğrafyasının farklı ülkelerinden bambaşka öykülere sahip 50 şahsiyetin ayrıntılı bir portresini sunuyor.

Sunulan bu portreler içinde hepimizin bildiği isimler olduğu kadar, ilk kez duyacağımız isimler de mevcut. 50 portre ile sunulan seyirde toplumun birçok farklı siyasal düşünce, sosyoekonomik tabaka ve mesleğinden karakterleri bir arada sunan yazar, bu şekilde esere hem bir seçki niteliği kazandırmış, hem hayatın içinden farklı renkleri ustalıkla yansıtmış, hem de okuyucunun eserle bütünleşmesini kolaylaştırmıştır.

Yazar konu aldığı portreler ile, uğradığı başarısız suikast sonucu Mossad'ın imajını zedeleyen Hamas lideri Hâlid Meşal'den Filistin direnişinin sembolü "Hanzala" karakterinin çizeri Nacî el Alî'ye; Hannah Arendt’in "Kötülüğün Sıradanlığı" eseri ile tanıdığımız ünlü Nazi subayı Adolf Eichmann'dan Edward Said'in "eski tezlerin işportacısı" diyerek bahsettiği ünlü tarihçi Bernard Lewis'e; "İyi bir yazar olabilmenin temel şartı mutsuz bir çocukluktur" diyen Hemingway'i yazdığı şiirlerle haklı çıkaran Nizar Kabbani'den kültürel gerilimlerin gölgesinde bir ömür süren Halil Cibran'a; ülke petrollerini millileştirmeye çalışırken "halk ayaklanması" ile devrilen Muhammed Musaddık'tan Doğu Türkistan'ın ilk devlet başkanı Ali Han Töre'ye uzanan bir panorama sunuyor.

Eserde verilen portreler kadar, Orta Doğu'nun askeri darbelerle örülü siyasal yapısından, hamasî sloganların aksine kaygan siyasal zeminde yapılan şaşırtıcı işbirliklerine varan kesitler okuyucuya yalın ve akıcı bir üslupla sunuluyor.
Eserde akıcı üslubun yanı sıra şahsiyetlerin yaşamlarını birkaç sayfalık zengin içerikli özetler olarak sunan yazarın, her karaktere ait ilgili bölümün sonunda ileri okuma listesini de ihmal etmediğini görüyoruz.

Son söz olarak, siyasetin sıklıkla araç değil saplantı halinde bir amaç kılındığı, dostluk ve düşmanlık tanımlarının reel politik gölgesinde sürekli şekil değiştirdiği günümüzde, yazar portrelerle alt metinde özellikle şu gerçeği vurguluyor:

*"Cihân fânidir ey Yahyâ
 Hüvel-Hayyü Hüvel-Bâkî
 Değişmem atlas-ı çarha
 Benim bir köhne şâlım var"


*Taşlıcalı Yahya

YORUM EKLE
YORUMLAR
Muhammet Eren DURMUŞ
Muhammet Eren DURMUŞ - 3 yıl Önce

Kendimizi geliştirmek için yönümüz o kadar Batı'ya dönmüş vaziyette ki Paris'i, Amsterdam'ı güzellikle yâd edip Buhara'yı İsfahan'ı aklımıza bile getirmiyoruz. Andre Gide gibi yazarları kitap listemizin en başına alıp Halil Cibran'dan belki haberimiz dahi olmuyor. Adele şarkılarıyla kulaklarımızı o kadar dolduruyoruz ki Feiruz'un şarkılarının güzelliğinden nasiplenemiyoruz. Bunu kuru doğu taraftarlığı olsun diye yazmıyorum fakat ne kadar çok yere bakarsak o kadar çok şey görürüz, ne kadar çok şey görürsek o kadar çok biliriz. Bu eserin de bu aydınlanış için ve bu dengeyi tutturmak adına bir yarar sağlamasını temenni ediyorum ve eseri bizlere tanıtan Mehmet Sözbilir beye teşekkür ediyorum.

"Âvâzeyi bu âleme Davud gibi sal
Bâkî kalan bu kubbede bir hoş sadâ imiş"
|Mahmud Abdülbâkî

banner36