Schimmel'in Hallacı
İnanan insanın en önemli vasıflarından biri de kadere iman etmesidir. Çünkü Resul-i Ekrem Hazretleri bir hadis-i şeriflerinde, kadere iman eden kişinin huzur bulacağından bahsediyor. O zaman kadere iman etmiş olmak demek, lafla değil hâl ile mümkün oluyor. İnsan neden ihtilaflı bir meselede ısrar eder ki? Yoksa ısrar da mı kaderdir? Bir boyutuyla evet demek mümkün. Nenem rahmetli derdi ki: Oğul inat da bir muraddır. O muradı kader anlamında kullanırdı. O zaman kader, murad ettiğimiz şeyin zuhura gelmesidir. Yine bir yönüyle evet. Çünkü bazen biz istemesek de bir şey gelir ve bizim kaderimiz olur ya da kaderimize ortak olur.
İnsan kaderiyle eşyanın da kaderini belirler mi? Elbette. Çünkü eşya insanın emrindedir. O zaman eşyanın kaderi de insanın kaderidir. Yazan bir insan için eşyanın kendisi kitap olsa gerektir. Çünkü yazarın başka şeyle irtibatını sağlayan kitabın kendisidir. Buradan hareketle kitabın kaderi, insanın kaderidir çıkarımında bulunabilir. Yüzyıl ya da öncesi sonrası fark etmez, kitap gelir sizin kaderinize eklemlenir ya yakar sizi ya da abad eder. Yakma eyleminin içinde "abad" gizlidir. Ama ehil olmayanın bunu görmesi zordur.
Hallaç: Kolay lokma değildir
Cemil Meriç'ten ilhamla, kelimelerle kavga eden bu çağın insanı için bazı kelimeler ve kavramlar zor ya da kolay gelebilir. Kolay gelen, uzaktan bakıldığında insanın içini ısıtan kavramlardan biri de Hallaç'tır. Birazcık iç dünyası buhrana düşen bir insan için Hallaç dertlerinden arî olmuş bir insan modeli olarak başkasına aktarılır. “Bu böyle midir?” sorusunun cevabı bizi aşar. Ama bir şeyden dem vurmak ya da eşyanın tabiatını konuşmak için eşyanın ya da varlığın kendisi olmak gerekir. Bediüzzaman Hazretlerinin eşyanın tabiatını okuma ve anlama eylemi tabiatın kendisi olmakla alakalıdır.
Kitap kaderi etkiler
Mart ayı başında okumak için der-çanta olan, yazılmak için masaüstümü işgal eden bir kitap oldu Annemarie Schimmel'in Hallaç'ı. Siyah zemin üzerine soyut bir kapak tasarımına sahip olan kitap bir emek mahsulü. İslam tasavvufu konusunda mahir bir isim olan ve hâlâ aşılamayan "İslam'ın Mistik Boyutları" adlı eserin sahibi Schimmel'in geniş perspektifiyle bir Hallaç okuması yapılabilir. Hocası Prof. Schaeder'in İslam tasavvufu üzerine çalışmak isteyenler için tavsiye ettiği saha Hallaç'tır. Schimmel'in Hallaç perspektifi geniş bir perspektiftir. Sadece Arapça kaynaklarla yetinmeyen Schimmel, Hallaç'ı Farsça ve Türkçe başta olmak üzere uzak diyarlarda ve Hint denizlerinde arar. O bölgelerdeki Hallaç aksini okura ulaştırır. Schimmel'den öğrendiğimize göre, Keşmir şarkılarında, Pencap ve Dekkan bölgelerindeki müziklerde Hallac'ın nefesi vardır. Hatta İstanbul'da Hallaçlar Locasının pirinin dilinde de Hallaç vardır.
Schimmel, Hallaç'ın Doğu'daki akislerinden bahsetmez çalışmasında. Batı'daki oryantalist çalışmalar sonucu ortaya çıkan Hallaç modelini de tenkit eder.
Hallaç Türkçede ama…
Schimmel'in Hallaç çalışmasını Türkçeye kazandırılması Türkçe ve Hallaç'ın Türkçedeki severleri ve münekkitleri için önemli bir kazançtır. Ama çeviri yapılırken Öztürkçeye yakın bir dilin benimsenmesi bizce Hallaç okuyucularının Hallaç'ın dünyasına tam olarak girmelerine engel olabilir. Çünkü Türkçede özellikle de Osmanlı Türkçesinde Hallaç çalışmaları ve bu çalışmalara bağlı gelişmiş bir literatür dili mevcuttur. Çeviri yapılırken Osmanlı Türkçesine dayalı literatürden faydalanılsaydı daha bereketli bir çalışma ortaya çıkabilirdi. Unutmamak gerekir ki Schimmel eserini yazarken Osmanlı Türkçesinin derinliklerinde yüzmüş bir dil ustasıdır.
Schimmel'in Hallaç'ı Türkçede okurunu bekliyor.
Arda Şeker Hallaç'tan sonra yanarak yazdı
islamiyeti anlamaya çalışan ve ezbere müslüman olmak istemeyen gençlerin mutlaka hallac ı mansuru bilmesi gerek özellikle yabancı yazarların çok seçkin kitapları var tavsiye olunur