Klasik öyküler önemini hiçbir zaman yitirmez. Giriş, gelişme, sonuç sıralaması genel okuyucu için iyi bir tercih olmalı. Öyküde hikemiyat denen ders verici nitelik de varsa halk kitlelerinin tam da aradığı özelliktir. Bostan, Gülistan, Dede Korkut, Ömer Seyfettin’in hikâyeleri, Hariri’nin Makamat’ı bu türden eserlerdir. Bu hikâyeler eğitirken eğlendirir, eğlendirirken güldürür. Uzun zaman yaşamalarının sebebi de bu özelliğidir. Dili, anlam zenginliği, edebiyat gücü elbette ki kalıcılıkta önemli özellikleridir. Ama konularını hikâye ederek anlatma özellikleri başta gelir.
Öyküde güldürü
Cam Duvarları kitabında Emrah Bilge Merdivan güldürünün geniş coğrafyasına dalarak okurunu tebessüm ettiren öyküler yazıyor. Hemen her öyküde bir güldürü unsuru barındırıyor. Fikri konuları bile okuru neşelendirerek anlatıyor. Anlatım tarzı olarak Kemalettin Tuğcu’ya benzeyen özellik taşıyor olsa da tam olarak aynı tarz diyemeyiz. Kendine has bir anlatımı ve konu seçimi var. Dini unsurları hayatın içinden birer epizotlar dile getiriyor.
Yazarın dili romana daha yatkın. Olayları iç içe anlatıp sonraki bölümlerde aynı olaya dönmesi kurguda okuru şaşırtması, heyecanlandırması onu romana daha yakın tutuyor. Sade kelimelerle, anlaşılır bir dille ve akıcı bir üslupla ele alıyor konularını. Uzun soluklu metinler yazmaya müsait bir üslubu var. Bu üslupla Emrah Bilge romanlar yazmalı. Bu dille yazacağı romanlar bir solukta okunur ve enler arasına girer. Yazarına akıl vermek haddimize değil ama okuduğum eserinden bu intibaları edindim.
Cam Duvarları öykülerinde insan sevgisi ve iman merkeze alınmış. Başkalarıyla şaka maksatlı eğlenenlerde bile bir iman var. Olaylara yaklaşım tarzı din ve iman endeksli. Öykülerin sonunda okur bir dini hikmete ulaşıyor. Müslümanın hayatı dinden âri değil elbette. Dindar bir yazarın vicdan ve din merkezli yazması elbette doğal bir durum.
Öykülerde aileler var
İçindekiler bölümü yapılmamış olan kitap on üç hikâyeden ve yüz on iki sayfadan oluşuyor. Kitabın ilk hikâyesi “Çocuklar Üşümesin” adını taşıyor. Apartman yöneticisi ile kapıcının kalorifer kazanını yakmaya çalışırken yanmayan kömür kullanmaları, apartman sakinlerinin sürekli yöneticiyi araması, yöneticinin kapıcı ile kötü kömürleri götürüp kömürcünün deposundan iyileri ile değiştirirken apartman sakinlerinden birinin takibine düşmeleri ve kömürü satıp menfaat sağladıkları sanılması… Yönetici çocuklar üşümesin, gerisini hallederiz havasındadır. Kapıcı, yönetici, yöneticinin hanımı, apartmandaki diğer sakinler…
“Sekerat” öyküsünde çocuk tarafından yanlışlıkla mutfağa konan şampuanı içen kadının öldüğünü zannedenler bütün çocuklarını çağırırlar. Almanya’dan, Antalya’dan ve diğer illerden gelen çocukları annelerinin kümeste tavuklarla ilgilendiğini görünce şaşırırlar. Nine, anne, baba ve evlat unsurlarının ele alındığı öykü ara başlıklarla çeşitli konulara dağılarak sonunda aynı evde ve aynı kahramanda birleşiyor. Bir de mezarcıların durumuna dikkat çekiliyor. Kadın öldü zannedilerek mezarcıdan mezar kazması isteniyor. Kadın sabaha karşı şampuanı kusup da kendine gelince mezar boşa çıkıyor ve mezarcı parasını alamıyor. Yıllar sonra kadın öldüğünde mezarcıyı arıyorlar mezar kazması için. Mezarcı parasını alamadığı günü unutmadığından mezarı kazmıyor. Oğluyla torunu mezarı kazıp nineyi gömüyorlar. Bugün mezarcılar belediyelerin maaşlı işçileri olduğundan yeni nesil okurlarımıza bu öyküde bir teknik hata var gibi görünebilir. Ama eski zamanda mezarcılar mezar kazma parasını cenaze sahiplerinden alırdı. Burada yeri gelmişken Garip Bir Koleksiyoncu filmini da okurlarımıza hatırlatalım.
“İksir” öyküsünde husumet içinde olan iki komşuyu anlatıyor. Anne babaları ölen iki kız kardeş küçük erkek kardeşlerini büyütürler. Evlenme çağına geldiği zaman oğlanın hiç sevmedikleri komşuları Sabriye’nin kızı Dilek’i istediğini öğrenirler. Ne yapacaklarını şaşırınca kendileri evlenme çağlarında yaptıkları gibi çocuğu Dilek’ten uzaklaştırmak için hocalara okutmaya giderler. Kimse okumaz, eve dönerlerken bir de Halil Hoca’ya danışalım derler. Halil Hoca o iki ailenin birbirinden ayırılmaları için bir yöntem söyler ama o yöntem onların birbirlerini sevmelerini, anlamalarını, tanımalarını sağlamaya yarar. Aslında ortada hiçbir sorun yokken birbirlerini tanımadıkları için düşman kesilmişlerdir. Erkek kardeşlerinin Dilek’le evlenmek istemesi o iki ailenin hayatını değiştirir ve boşu boşuna husumet ettiklerini anlamalarına vesile olur.
“Duvar” öyküsünde grizu patlamasında dışarı duman çıkmasın diye örülen dumanın içerden çıkmak üzere olanların önüne çıkmış ve onların ölmesine sebep olmuştur. “Umre Günlüğü” öyküsünde hemşerisi İdris Amca ile umreye giden ve orada ilginç olaylar yaşayan bir gencin hayatı anlatılıyor. “Pasta” öyküsünde pastaların karışması sonucunda eşiyle arası bozulan adamla adı Kelebek’e çıkan dolmuş şoförünün hikayesi anlatılıyor. Bir pastanın karışması birçok trajediye sebep oluyor. Sonunda olaylar aydınlanıyor ama olaylar açığa çıkana kadar aileler arasında zorluklar, küslükler, darlıklar, lakap takmalar yaşanıyor ve biz de öyküyü gülümseyerek okuyoruz. “Kerpeten” öyküsünde bir papağanın hikayesi anlatılıyor. Papağan evde ne var ne yoksa parçalıyor. Aile Kerpeten isimli papağandan bıkıyor. Hayvan barınağı bile almayınca evin içinde serbest bırakıyorlar. Eve hırsız gelme ihtimali kalmayınca papağanı satmaktan vazgeçiyorlar. Çünkü eve gelen hırsızı parçalayacak kadar hırçın, zeki, güçlü bir papağandır Kerpeten. Adına yakışır bir tavrı vardır. “Yanlış Kilitler”de balık tutmaya giden arkadaş grubunun başına gelen maceralar anlatılıyor. “Tamirci”de bir tamircinin öğretmen olan kardeşine nasihatleri anlatılıyor. “Ali Öğretmen” hikayesine model bir öğretmenin önce kendisinin uyguladığı konuları çocuklara anlattığı ve bununla çocukları iyi eğittiği ele alınıyor. “Cam Duvar” öyküsünde anne babalarının çocuklarını tanımadıkları, telefonla, televizyonla, bilgisayarla hayatı değişen insanların çocuklarından ayrı hayat yaşadıkları ve durumun değişmesi gerektiği ele alınıyor.
Öyküler geleneğe yaslanıyor
Emrah Bilge’nin öyküleri aile merkezli hikemi öyküler. Klasik hikaye geleneğine yakın duran öykülerinde ders vermeye, güldürmeye, tebessüm ettirmeye çalışıyor okurunu. Hem düşündüren hem güldüren öyküler. Klasik tahkiyede de hikmet temelli anlatım vardır. Olaylar bir sonuca bağlanmak için anlatılır. Tek etki kuralı hâkimdir. Olay anlatımında tebessüm unsuru da vardır, hikmet unsuru da. Cam Duvarlar kitabının öyküleri bu minvalde kaleme alınmış öykülerdir.
Bir oturuşta okunan akıcı öykülerden oluşuyor Cam Duvarlar. Anlatımı anlaşılır, dili sade, olaylar iç içe girse bile açık anlaşılır bir şekilde kaleme alınıyor. Bir daha okumaya ve okuduğunuzu başkasına anlatmaya ihtiyaç duyacağınız bu hikmetli aile öyküleri, onları okumanızı ve çevrenize anlatmanızı bekliyor sizden. Ay Vakti dergisinde öykülerini yayımlayan Emrah Bilge’nin öyküde kalıcı olmasını ve romanla kendini yenilemesini isterim.
Emrah Bilge Merdivan Kim?
1978 yılında Zonguldak’ta doğdu. İlk ve orta öğrenimini Zonguldak’ta tamamladıktan sonra, 2001 yılında Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Tarih Bölümü’nden mezun oldu. 2017 yılında Bolu İzzet Baysal Üniversitesi Yeniçağ Tarihi Ana Bilim Dalında yüksek lisansa başladı. Öğretmenlik hayatına e-Ardahan’da başlayan Merdivan daha sonra Bartın’da öğretmenlik, müdür yardımcılığı ve bilgisayar formatörlüğü görevlerinde çalıştı. 2016 yılında Bartın Bilim ve Sanat Merkezi’ne tarih öğretmeni olarak atandı. Evli ve üç çocuk babası olan Merdivan, 2008 yılından beri çeşitli dergilerde yazdığı hikâye ve denemeleriyle tanınmaktadır. Hikâyelerini latif bir üslupla kaleme alması ve yer yer seviyeli bir mizaha yer vermesinin yanı sıra anlatmak istediklerini bu üslubun içine gizlemesiyle göze çarpar. Ay vakti, Edebiyat Ufku, Berceste, Beyazbulut, Granada, Mahalle Mektebi gibi çeşitli dergilerde eserleri yayınlandı.
Yayınlanmış kitapları: Bildiğin Gibi Değil (Öykü-2013), Ejder Doğu Fenerleri (Roman-2017), Cam Duvarlar (Öykü-2018), Gaziler Çağının Padişahı Osman Bey (Tarih-2018).
Cam Duvarlar, Emrah Bilge Merdivan, Mevsimler Kitap.
Recep Şükrü Güngör