İnsan yaşadıkça kendini yoklar ve içinden gelen sese kulak verir. O ses onu nereye yöneltirse o da oraya doğru kalbiyle birlikte sonsuz bir koşuya başlar. Salih amel işleyerek güzel yollar alanlar, zamanla yakın durulacak en güzel makamda bulabilirler kendilerini. Bunun için sağlam kuşanılmış bir kalp ile yola düşmek, bu çağda bir muştu gibi kişinin yolunu aydınlatacaktır.

İnsanın aldığı mesafe, kulluğudur

Mustafa Ulusoy, yazdıklarıyla okuyucuya ışık tutmayı hedefleyen bir yazar. Kitaplarının geneline baktığımızda da bu hassas noktayı açıkça görebiliyoruz. Merkeze kendisini alarak bir yol haritası çiziyor Ulusoy. İnsanın Allah’a yakın durması için yapması gerekenleri ve yapmaması gerekenleri hikâye, deneme ve makale tadında kaleme aldığı yazılarıyla sıralıyor Yakınlık adlı kitabında yazar.

İnsan, hayatının merkezine kendini aldıkça her şeyi kendi ekseni etrafında dönüyor sanmakta gecikmiyor. Önce çevresindekileri, daha sonra uzağındakileri yönetme eğilimine geçiyor. Narsist bir kuşanmayla hayatın ortasına süzülüyor. Çağımızın en büyük hastalıklarından biridir narsizm. Kitabın ikinci bölümünün adı: “Narsistik arzu çağı”. İnsan bazen farkında olmadan da narsist bir kıskacın içine düşebilir. İnsan ruhu okşandıkça şekil değiştirebilecek bir yapıya sahiptir. Yaşanılan çevre, çalışma ortamı, beklentilerin üzerinde bir yaşam sürme kaygısı insanı bazen olduğundan farklı göstermektedir. Taşlar yerine oturmadan gerçekleşen kademe geçişleri insanın duracağı yeri belirleme noktasında bazen hedefini tutturamayabiliyor. İşte böyle bir durumda da narsist bir ruh haliyle dünya üzerinde arz-ı endam eden kişiler türüyor.

Yaratıcı ile kurulan münasebette kul olmakla belirlenen itaat kriterlerini unutmamak gerekir. Dünyadaki yerimiz neresi olursa olsun biz Yaratıcı’nın katında kul olmanın ötesine geçemeyiz. Dünyadaki hiçbir atılım Yaratıcıyla kurulan iletişimde bizleri vurdumduymaz hale getiremez. Mustafa Ulusoy, “Yaratıcı ile ilkel ve olgun iletişim biçimleri” bölümünde Allah’la kurulacak irtibatın mesafesine dikkat çekiyor ve olgun iletişimin kazançlarını sıralıyor.

Evlilik, örtü ve sonsuzun tanığı olmak

Mustafa Ulusoy’un kitabında hayata dair her şeyi bulmak mümkün. Bu tespit sadece Yakınlık ile de sınırlı değil. Onun kitaplarının asıl kaynağı yaşantının içine giren her şeydir. Çiçeklerden çocuklara, kadınlardan erkeklere her konuda kalem oynatıyor yazar.

Evlilik üzerine o kadar çok şey söylenir ki. Bunu evli olan da olmayan da büyük bir rahatlıkla dile getirir. İnsanın hayatındaki dönüm noktalarından biri olan evlilik, üzerinde ne kadar konuşulsa da işin içine girmeden anlaşılacak bir dünya değildir. “Cennete Çağrı” bölümünde yazar, evlilik üzerine düşüncelerini dile getiriyor. “Cennet” diyor ev için. İnsanın evi kendisi için cennetse o zaman her şey yolunda demektir. Evliliklerdeki sorunların çoğu da evlerini “yuva” yapamayan kişilerde görülmekte. Ev yuva olmalı, sığınılacak liman bilinmeli ev.

Allah’ın emrettiği gibi yaşamak. İmanın temel noktası budur. Emre itaati kayıtsız şartsız yerine getirmek. Yaşamın her noktasında Allah’ın emrine göre hareket edenler kazananlardan olacaktır. Peygamber Efendimiz, “Bu ayet beni ihtiyarlattı.” sözünü de “Öyle ise emrolunduğun gibi dosdoğru ol.” ayeti üzerine söylemiştir. Peygamber Efendimizde bile bu denli etki yapan emirlere uyma hassasiyeti, iman etmenin temelini oluşturmaktadır.
Edep ki insanın en değerli hazinesidir. Edepli olan Allah katında da en değerlidir. Allah, kendisine itaat edenleri ve edepli olanları sever. Sonsuzluk ufkunda cennete ermek için kul olmak gerekir. Ulusoy, edep üzerine de çarpıcı tespitlerde bulunuyor.

Mustafa Ulusoy’un Yakınlık kitabının satırları arasında ilerlerken insan sık sık kendisini yoklama gereği hissediyor. Allah’la olan yakınlığını, hayatın içinde koşturup dururken Yaratıcı’yı hayatının neresine yerleştirdiğini kontrol ediyor.

Kapı Yayınları'ndan çıkan Yakınlık, bir mesafe kontrol kitabı. Mesafe daraldıkça her şeyin yoluna girdiğini görenler Yaratıcı ile olan yakınlıklarını arttırmaya devam etmelidir. Yaklaşa yaklaşa ulaşılacak nokta, cennet bahçelerinden bir bahçedir.

Mustafa Uçurum yazdı