Ertuğrul Firkateyni'nin Dönüşü Olmayan Yolculuğu

Sultan II. Abdülhamid tarafından Japonya’ya gönderilen Ertuğrul Firkateyni’nin hazin hikâyesi, iki ülke arasındaki ilişkilere farklı bir boyut kazandırmıştır. Ömer Ertur, Abülhamid’in Rüyası-Ertuğrul romanında bu faciayı işlemiş. Hem de güzel bir belgesel tadında. Sedat Palut yazdı.

Ertuğrul Firkateyni'nin Dönüşü Olmayan Yolculuğu

19. yüzyılda Osmanlı Devleti ile Japonya birbirinden kilometrelerce uzak bir coğrafyada yer alan iki devletti. Bu sebeple aralarında siyasi ve iktisadi ilişkiler gelişmemişti. Dönemin sultanı II. Abdülhamit, bu ilişkileri geliştirmek adına Ertuğrul Firkateyni’ni Japonya’ya gönderdi. Firkateyn dönüş yolunda, bir fırtınaya yakalanmış ve gemi 16 Eylül 1890’da Pasifik Okyanusu’nun derinliklerine gömülmüştür. Kaza sonucu 527 denizci şehit olmuş, mürettebattan sadece 69 kişi kurtulmuştur. Denizcilik tarihinin önemli kazalarından biri olan Ertuğrul Firkateyni’nin batışı hala önemini korumaktadır.

Ertuğrul Firkateyni’nin bu Uzak Doğu yolculuğu, o dönemde çeşitli tartışmaları da beraberinde getirmiştir. Yolculuk için Ertuğrul Firkateyni’nin yeterli olup olmadığı, geminin neden gönderildiği, yolculuk güzergâhı üzerindeki Müslümanların ilgisi bu tartışmaların odak noktasını teşkil etmiştir.

Osmanlı Devleti, 19. yüzyılda içinde bulunduğu sosyoekonomik ve siyasi durum itibariyle denge siyaseti izliyordu. II. Abdülhamit Han özellikle Batı ve Rusya’ya karşı bu politikayı uygularken, halifeliğin gücünü kullanmak ve bölgede nüfuzunu artırmak için Uzak Doğu politikasını gözden geçirmek niyetindeydi. Bu sebeple gittikçe güçlenen Japonya ile ilişkilerinin geliştirilmesi gerektiğinin farkındaydı.

Osmanlı’nın Japonya ile yakın teması

Osmanlı elçisi Şakir Paşa ve Japon sefiri Yanagihara Sakimitsu arasında 1875’te Petersburg’da bir görüşme gerçekleşmiş ve iki ülke arasındaki köprüler kurulmaya başlanmıştı. 1887’de dönemin Japon İmparatoru Meiji’nin amcası Prens Komatsu da İstanbul’a geldi. İstanbul’u ziyaret eden ilk Japon asilzadesi olan Prens’in görmüş olduğu yakın ilgiye teşekkür etmek üzere ertesi yıl Japon hükümeti tarafından Sultana, Büyük Krizantem Nişanı’nın verilmesi kararlaştırılmıştır. Buna karşılık Sultan da Japon İmparatoruna bir nişan verecektir. Bu hediyeleri götürmek için Osmanlı donanmasından bir eğitim gemisinin Japonya’ya gönderilmesi kararlaştırıldı.

Padişahın emri üzerine bir geminin yola çıkmasına karar verildi ama bu gemi hangisi olacaktı? Bu gemi hem iade-i ziyaret edecek hem de Deniz Mühendis Okulu mezunu öğrencilerin bilgi ve tecrübelerini artırmasına fırsat verecekti.

Olumsuz koşullar altında çıkılan yolculuk

Bu dönemde Ertuğrul Firkateyn’i olumsuz mânada gündeme gelince II. Abdülhamit geminin son durumu hakkında detaylı bir rapor istemiştir. Kendisine sunulan rapora göre geminin önemli bir tamirat gördüğü, makinelerinin sağlam olduğu ve büyük bir yolculuk için hazır olduğu beyan ediliyordu. Peki, yolda neler oldu da bu gemi battı?

Bunu kurgusal bir metinden öğrenebilmenin bir yolu var: Ömer Ertur’un yazdığı Abülhamid’in Rüyası-Ertuğrul romanını okumak. Roman başlıktan da anlaşıldığı üzere tarihi belgesel bir roman. Romanın içinde döneme ait çeşitli fotoğraflar da var. Yazar kitabın sonunda önemli bir bibliyografya paylaşmış.

Firkateyn yola çıkmadan önce, tamir görmesine rağmen gerek İstanbul’da gerek de mürettebat arasında geminin kazasız belasız geri dönüp dönmeyeceği tartışmaları çoktan başlamış. Ancak geemi bu tartışmalara rağmen yola çıkmış. Yolculuk süresi 6 ay olarak belirlenmiş. Ayrıca İngiltere, Osmanlı Devleti’nin niyetini bildiği için, geminin kendi sömürgelerine uğramamasını istemiştir. Hatta romanda paylaşıldığına göre gemiye sızan İngilizler geminin Hindistan limanlarına uğramasını engellemek için motorları bozmaya çalışmıştır. İngilizler bunu kolaylaştırmak için Süveyş Kanalı boyunca gemiyi kendileri kullanmış ve gemi karaya oturmuştur. Bu olay neticesinde İstanbul’a hasarla ilgili eksik bilgiler sunulmuştur. Gemi tamiratın ardından yoluna devam etmiş fakat planlanan tarihin gerisinde kalınmıştır.

Firkateyn Hindistan’a uğradığında 20 bin kişi gemiyi büyük bir coşkuyla karşılamıştır. Gemiye zarar vermiş olabileceği düşünülen kişiler ise gemiden firar etmiş ve onlara bir daha ulaşılamamıştır.

Gemi tahmin edilenden 4 ay daha geç bir şekilde Japonya’ya varmıştır. Firkateyn, Japonya’da büyük bir törenle karşılanır, hediyeler sunulur, lakin Osmanlı heyeti bir sürprizle karşılaşır. Japon iktidarı Osmanlı’dan Batı’ya verdiği imtiyazların verilmesini ister. Heyet, bunu İstanbul ile paylaşacağını ifade eder. Burada bir süre kalan Osmanlı heyeti geri dönüş yapar ama yazarın paylaştığına göre yolculukta kullandığı kömür oldukça kalitesizdir. Ayrıca sefer öncesi fırtına beklenildiği bilgisi kendisiyle paylaşılmış olmasına rağmen kaptan, geminin hareketi konusunda ısrarcı olmuştur.

Ertuğrul faciası oldukça trajik bir hikâyedir. Bu hikâyeyi hızlı akan ve dili güzel olan bir kurgu metinden okumak istiyorsanız Ömer Ertur’un yazdığı “Abdülhamid’in Rüyası- Ertuğrul” kitabını salık verebilirim.

Sedat Palut

Abülhamid’in Rüyası Ertuğrul Ömer Ertur

                                                                                    

YORUM EKLE