Şiir, roman, hikâye, deneme, anı, inceleme gibi birçok türde dikkat çekici eserler veren Metin Önal Mengüşoğlu, geçtiğimiz aylarda “Espana Musulmana” alt başlığını taşıyan Endülüs adlı bir şiir kitabı yayımladı.
Endülüs için şiirden bir anıt dikmiş Mengüşoğlu
Her şeyden önce hacmiyle, kapsamlı oluşuyla dikkat çeken bir kitap bu. Okur Kitaplığı’ndan çıkan ve sekiz bölümden oluşan yapıt, tam 208 sayfa. Son zamanlarda geniş hacimli şiir kitaplarıyla sık sık karşılaşıyor olsak da belli bir tematiği olan, belli bir konu ve duyarlık ekseninde biçimlenen bir şiir kitabı için sıradışı sayılabilecek bir durum bu. Bir şiir kitabı için ilginç, anlamlı, etkileyici bir toplam. Endülüs için adeta “şiirden bir anıt” dikmiş şair.
Mengüşoğlu’nun; bu kitabı bir proje olarak düşündüğü, üzerinde epeyce çalıştığı, konuyla ilgili araştırmalar yaptığı, duygu ve düşüncelerini edindiği bilgi ve izlenimlerle pekiştirdiği söylenebilir. Şiirin, tarihe ve coğrafyaya belli bir bilinç ve yaklaşımla sokuluşu bu kitap. Aynı zamanda şiirsel bir portreler, biyografiler manzumesi. Çok yönlü bir edebiyat ve düşünce adamının, şiirler söyleyerek zamanda ve mekânda yürüyüşü. Bazen göğsü kabararak ve gülümseyerek, bazen de üzülerek ve iç geçirerek yapılan bir yürüyüş bu.
Müslüman İspanya’nın yükselişi ve düşüşü
Kitapta kimi zaman bir fetih coşkusu, kimi zaman da yıkımın ve yitimin ağıtları eşlik ediyor bize. Betimleyici ve aktarıcı boyutları da var, öğretici ve düşündürücü tarafları da. Bir savaş meydanında gezindiğiniz de oluyor kitabı okurken, güzel bir bahçede yahut bir cami avlusunda dinlendiğiniz, sohbete daldığınız da.
Bazen bir yazma eserin içine doğru sürükleniyor okuyucunun bilinci; bazen bir hastanın, yaralının, düşkünün alnındaki ateşin uçurumlarına, hüznüne, sayıklamalarına.
Hem güzellemeler yer alıyor kitapta yani, hem koçaklamalar hem de ağıtlar. Didaktik sayılabilecek dizelerin, bölümlerin sayısı da az değil. Müslüman İspanya’nın yükselişi ve düşüşü, kendi gerçekliğine uygun şiir formları içinde bilincimize çarpa çarpa ilerliyor.
Endülüs de bizim saatimizin/zamanımızın/yeryüzü tanıklığımızın çok önemli bir durağı, çok kıymetli bir parçasıdır kuşkusuz. Bizim birçok yönüyle bağlı olduğumuz tarihin çok önemli, etkileyici ve öğretici bir aşamasıdır. Bizim o bitimsiz şarkımızın fazlasıyla kayda değer bir bölümüdür. Metin Önal Mengüşoğlu, diri ve uzun soluklar eşliğinde bu şarkıyı yeniden söylüyor; yeni, taze dizeler ekleyerek onu yeniden kurmamızı, düşünmemizi, yorumlamamızı sağlıyor.
Anlatılanların arkasında ciddi bir araştırma, büyük bir emek ve çaba var
Dikkat çekici bir özellik de kitabın iç mimarisi, düzeni ile ilgili. Bölümlerin her birinde önemli bir tarihsel olayın yanısıra tarihî bir kişiliğe, bir portreye de yer veriyor şair. Olaylar bir kronoloji eşliğinde akarken –yine kronolojiye dikkat edilerek- Endülüs coğrafyasında boy vermiş çehrelerle de karşılaşmış, tanışmış oluyoruz; onların serüvenine de tanıklığa çağrılıyoruz.
Zaman zaman tarih, sosyoloji, biyografi, psikoloji gibi alanlara, türlere de sokularak dizeler eşliğinde bir Endülüs romanı yazıyor aslında Metin Önal Mengüşoğlu. Soluk soluğa, bir çırpıda okumak istiyorsunuz Müslüman İspanya’nın hem yükselişini hem düşüşünü, hem başarılarını ve güzelliklerini hem de acı ve hüzünlerini dile getiren bu destansı kitabı.
Konusu gereği tarihle fazlasıyla içli dışlı olduğu ve bilgi aktarımını da gözettiği için şiirlerin gardının düştüğü, zayıf kaldığı yerler de yok değil elbette. Fakat anlatılanların arkasında ciddi bir araştırmanın, büyük bir emek ve çabanın olduğu da hemen göze çarpıyor. Önemsenmesi, övülmesi gereken bir edebiyat emekçiliği bu.
Ali Emre yazdı
İlk unuttuğumuz Endülüs'tü. Faturası her yönden ağır oldu. Belki şimdi farklı bir şiirini yazacaktı M. Ö. Mengüşoğlu.Ali Emre'ye teşekkür. Güzel bir tanıtım.