İslam medeniyetinin zirve yaptığı bir dönemde güneşin battığı topraklar üzerinde yetişmiş yüzlerce İslam âliminden geriye çok az kitap kaldı. İspanya’nın sayısız âlime mezar olmuş, dönemin en büyük mescitleriyle İslamiyet’i hem maddi hem de manevi anlamda yüceltmiş Endülüs bölgesi, ziyarete gidenler için hâlâ Endülüs Emevileri’nin ilmi hazineleri karşısında bir şaşkınlık sebebi.
Tarık bin Ziyad’ın askerlerine dönüp de “Arkanızda düşman gibi deniz, önünüzde deniz gibi düşman var” diyerek bir daha geriye dönmemek için tüm gemileri yakıp, bu topraklarda büyük bir İslam medeniyeti kurmasının ardından, yönünü Kurtuba’ya, Sevilla’ya, Malaga ve Gırnata’ya çeviren seyyah ve yazarların, yolu Endülüs’ten geçen kitaplarını derlemek, o topraklara gitmeden önce bu şehirlerin manevi hazineleriyle hemhal olmak için iyi olabilir.
Endülüs’e gitmek isteyen herkes için bir rehber
Listeye Endülüs deyince akla gelen ilk isimlerden birisi olan Roger Garaudy ile başlayalım. Bilindiği üzere Garaudy İspanya’nın Cordoba (Kurtuba) şehrinde kendi vakfını, yani Roger Garaudy Vakfı'nı kurar ve buradaki yemyeşil salkımlardan oluşan harika bir Endülüs evine onun adını verirler. Roger Garaudy’nin eşi Selma Hanım’a Kurtuba sokaklarını adımlarken rastlayıp evini beraber gezmiştik. Endülüs’ten döndükten sonra ilk olarak Roger Garaudy’nin “Endülüs’te İslam” kitabını okuyacağıma dair söz verdim. Döner dönmez kitabı temin edip, ayak bastığım her yerin yeniden tahayyülümde canlanmasını sağladım. İbn Rüşd, Muhyiddin İbni Arabi, İbn Tufeyl gibi isimlerin doğduğu ve yetiştiği coğrafyayla, Endülüs ile ilgili ne kadar ilginç detay varsa bu kitabına aktarmış Garaudy. Kudüs’ün fatihi Selahaddin Eyyubi’nin özel doktoru olan ve aynı zamanda Musevilik inancına göre “İkinci Musa” diye bilinen Musa İbn Meymun (Maimonides), Endülüs’te nasıl bir hayat sürüyor kitaptan öğrenebiliyoruz. Garaudy’nin bu kitabı yazmadan önce nasıl bir bilgi birikimine sahip olduğunu görebilmek için kitabı bitirdikten sonra kendinize bir Endülüs bileti alıp Garaudy’nin evini gözlerinizle görebilmek için can atacaksınız, eminim.
Garaudy’nin ardından İspanya’ya gittiğimizde bize mihmandarlık yapan Dr. Mehmet Sılay Bey’in hazırladığı “Endülüs Çağırıyor” isimli kitabını ekleyelim buraya. Mehmet Sılay, hemen hemen her yıl Endülüs’e giden ve bulunduğumuz coğrafyada Müslümanları toplayarak, onların Cebel-i Tarık’ta kumların üzerine seccadeleri sererek namaz kılmanın hazzını yaşamaları için kollarından tuttuğu gibi Endülüs topraklarına götüren bir insan. Hal böyle olunca Endülüs’te çokça mesai harcayan Mehmet Sılay’ın bu kitabı, Endülüs’e gitmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Kitapta İspanyol kültüründen şehirlerin isimlerine, Endülüs yapılarından Muhammed Esed’e kadar bir çok konuyu detaylı olarak okuyabilirsiniz.
Yabancı bir seyyahın Endülüs deneyimi
Endülüs bölgesinde Kurtuba sokaklarını adımlarken ismi İşkence Müzesi olan ve girer girmez akıl almaz vahşet görüntülerini, işkence araçlarını gözlerinizin önüne seren bir müzeye rastgelirsiniz. Hristiyanların bu bölgede Müslümanlara nasıl eziyetler yaptıklarını gördüğünüzde tüyleriniz ürperir. Yüzlerce yıl Endülüs sadece coğrafi güzellikleriyle değil, yetiştirdiği yüzlerce ilim, fikir ve sanat adamlarıyla, muazzam mimarisiyle ve en çok da üç semavi dinin mensuplarını bir arada bulundurmasıyla göze çarpıyordu. Mehmet Özdemir'in “Endülüs Müslümanları & Kültür ve Medeniyet – Siyasi Tarih” isimli iki cilt kitabı, bahsi geçen Endülüs yapılanmasının, Müslümanların yaşadıklarının, sanatın ve tarihin kitaplaşmış hali.
Bu topraklara ayak basıp da “Ah” çekmemiş olan sanıyorum ki yoktur. Bunlardan birisi de kıymetli İslam tarihi hocalarımızdan birisi olan Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma. Hocamızın “Ah Endülüs” ismiyle yayınladığı kitabı, Endülüs tarihine başlangıç yapacak olan kişiler için güzel bir kaynak olabilir. İhsan Süreyya Sırma, Endülüs tarihini kronolojik sıra ile kısa bilgiler halinde okura sunuyor.
Ve bir gün yolumuz El Hamra’ya düşüyor… Büyüleyici mimarinin kapısından içeri adım atarken rehberimiz bizi uyarıyor: “Berberi askerler bu sarayın yapımında çalışırken, saraya biri girecek olduğunda o kişiye ‘Buraya İslam’ın beş şartını bilmeyen giremez’ derlermiş.” Biz de besmelelerle adımlıyoruz sarayın kapısını. El Hamra’nın güzelliğinden gözlerimizin kamaştığı bir anda bir oda dikkatimizi çekiyor. Burası Amerika’ya Endülüs tarihini, kültürünü, yapısını anlatan tek isim olan tarihçi Washington Irwing’in odası. Washington Irwing, Endülüs ile ilgili onlarca kitap yazmış. Sarayın çıkışındaki kitapçıda kitapları satılıyor. Kendime hemen “The Tales of Al-Hambra” kitabını alıyorum. El Hamra ile alakalı efsaneleri bir Amerikalının dilinden okumak, yabancı bir seyyahın Endülüs topraklarında ve özellikle de sarayda neler yaşadığını görmek için çok hoş bir kitap bu.
Yabancı yazarlardan söz açılmışken, Endülüs mimarisine özel ilgisi olan kişiler için “Islamic Art from Spain” kitabını özellikle yazmak istedim buraya. İspanya’daki İslam sanatlarını muazzam fotoğraflarla görmek için temin edilebilecek bu kitapta, El Hamra’nın, Kurtuba Camii’nin, Granada sokaklarındaki yapıların ve genel olan Müslüman elinin değdiği hemen hemen her şeyi sergilemişler kitapta.
Endülüs denince akla gelen ilk isimlerden biri Muhyiddin İbn Arabi
Endülüs’e gönlünü veren Mehmet Sılay Bey ile beraber bize mihmandarlık yapan Halil Yıldırım Bey’in beraber hazıladığı “Kurtuba & Uzaklardaki Cennet” isimli kitabı, yüzlerce yıl hurma bahçelerini andıran mimarisiyle Müslümanlara mescid olmuş Kurtuba’nın, nasıl yavaş yavaş Cathedral de Cordoba’ya dönüştüğünü anlatıyor. Kitap aynı zamanda El Hamra’yı, Sevilla’yı, Malaga ve diğer Endülüs şehirlerini de okuma imkanı sağlıyor size.
Sırada tarihi roman okumayı sevenler için bir önerimiz var. Beyazıt Akman’ın Dünyanın İlk Günü isimli kitabını okuduktan sonra tarihi romanlara merak salan ben, kendisinin ikinci kitabı olan “Son Sefarad”ı gördükten sonra yolu Endülüs’e düşenlerdenim aslında. Beyazıt Akman, akıcı üslubuyla Endülüs’te katledilen Müslümanlar için adeta bir ağıt yakmış bu kitabında. Atlas Okyanusu’ndan Akdeniz’e uzanan tarihi bir yolculuğa çıkıp yolunu Endülüs’e düşürmek isteyenlerin okuması gereken bir kitap.
Son olarak Endülüs denince akla gelen ilk isimlerden biri olan Muhyiddin İbn Arabi’nin anlatıldığı ve Refik Algan tarafından kaleme alınan “Endülüs Sufileri” kitabını tavsiye edelim. Sırlarla dolu dünyasında kendi dönemindeki filozoflarla yetişmiş, Endülüs’ten Şam’a uzanan müthiş bir hayat hikayesi bu. İslam coğrafyasında uzun seyahatler yapan ve 400’den fazla eser kaleme alan Muhyiddin İbn Arabi’yi okuduktan sonra, onun izlerini bulmak isteyenler de mutlaka yollarını Endülüs’e düşüreceklerdir bir gün, eminim!
İnce ince işlenen taşlarıyla gönüllerimize de ince ince işleniyor Endülüs. El Hamra’nın ihtişamından gözlerimiz kamaşırken Alcasar ile sanatın tadına doyacağımız, sokaklarında fellahların ağıtlarından türeye türeye günümüze Flemenco olarak gelen İspanyol ağıtlarını duyacağımız, Nar anlamına gelen Gırnata’nın Granada’ya doğru geçişini üzülerek seyredeceğimiz ve Kurtuba Camii’nde namaz kılamamanın verdiği üzüntüyü biraz olsun dindirebileceğimiz küçük bir kitap listesi hazırlamış olduk. Yüzlerce yıl Müslüman hakimiyetinde huzurla yaşanılan bir bölge olan Endülüs’e yolunu düşürmek isteyen herkes, gitmeden önce nereye gittiği hakkında az da olsa bilgi sahibi olmak isterse bu kitaplardan faydalanabilir. Şimdiden hayırlı yolculuklar dileyelim. Kitaplarla da yolculuğa çıkılabilir nihayetinde…
Hatice Sarı derledi
Doç. Dr. Nizamettin Parlak hocanın da Endülüs'ün Çöküşü adlı bir eseri vardır.