Eski kitapların insana verdiği esrarengiz bir havası vardır. Eski kitaplar değişen, değişime zorlayan şu çağa, o çağ içerisinde un gibi ufalanmaya yüz tutan insana çok şey söyler. Kimileri çok satan, popüler, yeni çıkan kitapların kendilerini doyurduğunu söyleyebilir; ben ise geçmişimizin, daha doğrusu, üzerimizden bir tank gibi geçen şu çağın sorunlarını irdeleyen kitaplara çok önem veririm. O kitapların bazıları çok saf, temiz, sağlam kitaplardır. O bazı kitaplar dediğim kitapların içinde ümidin, gelecek nesle karşı sorumluluğun olması halinde, onlara hayranlığım kat kat artar.
Bir Duyarlığın Çağdaş Biçimleri, Âlim Kahraman’ı ilk kez tanıdığım kitabıydı
Elimdeki kitap 1985 yılında Akabe Yayınları’ndan çıkmış. Kitabın sayfaları eski sarı kağıtlardan; açtığımda burnuma gelen koku bir başka, sanki Anadolu’da bir kadın sandığını açmış; öyle içten, öyle el emeği göz nuru, öyle bizden bir koku. Uzun zamandır raflarımda bu kitabı arıyordum, bulayım da dunyabizim.com'a yetiştireyim istedim.
Âlim Kahraman ismini ilk defa bu kitapla (Bir Duyarlığın Çağdaş Biçimleri kitabıyla) tanımıştım. Ben yazarın biyografik hayatına girmek istemiyorum; diğer münevverlerimiz gibi, kalemini çok iyi kullanan biri. Ben eserini, eserinde geçen emeğini, göz nurunu, kısaca müslüman sanatçıların içindeki 'değerlere olan sadakatin' ne olduğunu aktarmaya çalıştığı kitabını, dilim döndüğünce anlatmak istiyorum.
Bir ikilemin doğurduğu sancıyı konu ediyor
Kitabın özetini buraya çıkaramam. Çünkü bu kitap bir inceleme kitabı, neresinden tutsam önemli, neresinden kessem yazık bu kitaba. Şu kesin ki, her satırı okuyucuya, yazara, özellikle okur ve yazar adaylarına, kitaba konu olan eser ve yazarlar hakkında derin bilgiler verip ufuk açıyor.
Yine de şöyle diyebilirim: Yazar, günümüzdeki müslüman sanatçının içinde yaşamak durumunda bırakıldığı dünya ile kafasındaki dünya arasındaki çatallaşmanın, cedelleşmenin, depreşmenin verdiği hali edebiyat gibi bir tavır ile aktarmasını, bu tavrı koyarken de geçmişin usülüyle değil de, bu tavrı günümüzün usul, teknik, biçim gibi argümanlarından yararlanarak koymasını kitabına konu etmiş.
Âlim Kahraman, müslüman duyarlığa sahip yazarların eserlerini irdelemekteki amacını, 'ne yapmalı' değil de, 'ne yapıyorlar' bağlamında ele almış. Yani yazılmış bazı şiir, hikâye gibi eserler içerisinde gezinip, günümüz insanına, 'her şeye rağmen ortaya konulan iradeyi' okuyucusuna anlatmaya çalışmış.
Neden okunmalı?
Yazar bir eseri irdelerken, referans verdiği yazar ve eserlerin notlarını, kaynaklarıyla sayfa altında dipnot olarak göstermiş. Kitaba konu olan çok yazar ve eser ismi var, kitap ana hatlarıyla şu başlıklardan oluşuyor:
Giriş
Gül Yetiştiren Adam - (Rasim Özdenören)
Necip Fazıl Kısakürek'in Hikâyesi
1960 Sonrası Hikâyecilerden Bazıları - (İsmail Kıllıoğlu, Sezai Karakoç, Mustafa Kutlu, Durali Yılmaz, Yaşar Kaplan, Fuat Altınsoy)
Hastalar ve Işıklar - Rasim Özdenören
Hikâyeler - Sezai Karakoç
Denize Açılan Kapı - Rasim Özdenören
Yoksulluk İçimizde - Mustafa Kutlu
Uyumsuz İnsan ve 'Gel İçimde Ağla' - Durali Yılmaz
'Alagün' / Deneyerek ve Arayarak - Kadir Tanır
Yazılan eserlerin bir daha okunması için, “ben bu şiir/ hikâye/ biçim/ sezgi/ imgede bu türlü bir algılayışa sahip değildim, bu türlü bir okuma yapmamıştım, iyi ki de bu kitabı okumuşum” demek için, Bir Duyarlığın Çağdaş Biçimleri'ni okuyalım derim.
Kenan Subaşı, bu tür kitapların sayısının artmasını can u gönülden isteyerek yazdı
Bize eski bir dostu anımsatır gibi, eski bir kitabı (Bir Duyarlılığın Çağdaş Biçimleri'ni) anımsatan bir vefa sergilenmesi ne güzel! Bence Alim Kahraman'ın tüm çalışmaları önemlidir, önemle üzerinde durulmalıdır. Bir de not: Bu vesileyle belirtmeliyim ki; benim kitaplığımdan Bir Duyarlılığın Çağdaş Biçimleri'ni götürüp de yıllardır getirmeyen dostumun dostluğu da çok önemli(!)dir.. Sağ olsun, var olsun!