Eğitim rotamızın karışık sinyalleri

“Eğitilmiş İnsanın İmali” ile Adem İnce bizlere eğitimle ilgili birçok bilgi ve belge sunarak bakış açımızı genişletiyor. Üslubu ve akademik hassasiyetlerle örülmüş akıcı diliyle, eğitim hakkındaki ezber söylemleri yıkmak için yeni bir imkân sunuyor. Nuh Muaz Kapan yazdı.

Eğitim rotamızın karışık sinyalleri

Eğitim konusu çağlardan beridir tartıştığımız ve üzerine her dönemde yeni cevaplar verdiğimiz ancak her cevap ile tekrar başka çıkmazlara girdiğimiz bir soru yumağı olarak karşımızda durmaktadır. Hem Batı’da hem de Doğu’da çokça kafa yorulan bu konuya son zamanlarda da ilginin aynı şiddette devam ettiğini görüyoruz. Özellikle Cumhuriyet’in kuruluşundan sonra bu konuya yoğunlaşılmış ve birçok metin kaleme alınmıştır. İlk aklımıza gelen yazarlar; Peyami Safa, Nurettin Topçu, Mümtaz Turhan, Semiha Ayverdi vb.  Elbette bu isimlere daha niceleri eklenebilir.

Bütün bu isimler ile birlikte şu soruya da odaklanmak gerekiyor: Eğitim, geçmişin dinamiklerine dayanarak mı bir ilerleme sağlayabilir yoksa gelişmiş bir uygarlığın izinden giderek mi? Buna verilen cevap da bizim konuya nasıl baktığımızı belirler. Kişilerin buradaki bakış açıları diğer sorunlar üzerine akıl yürütmelerinde de kendisini gösterir. Ancak yaşadığımız çağın dinamikleri içerisinde sadece bu iki ayrım ile olaya bakmak çok da yeterli gözükmüyor. Çünkü eğitimin iyileştirilmesi ve sürekliliğin sağlanması konusundan ziyade artık eğitim kavramı tek başına sorgulanabilir hâle gelmiştir. İçinde bulunduğumuz dönem bize eğitilmiş zihinlerin nereye doğru bir yöneliş içerisinde olduğunu da sorgulama gerekliliğini hissettirmiştir.

Adem İnce’nin kaleme aldığı ve İnsan Yayınları arasından çıkan “Eğitilmiş İnsanın İmali” adlı eser yukarıda kısaca bahsettiğimiz sorunların merkezinde duran derli toplu bir çalışma. Eserin en güzel tarafı eğitimi her noktadan gözlemlemesi ve eğitimle ilgili çıkarımlarda bulunmasıdır. Hem ekonomi hem siyaset; hem felsefe hem de sosyoloji alanlarında gezinerek soruna yaklaşma imkânını bizlere veriyor. Kitapta özellikle üzerinde durulması gereken bir başka nokta da düşünce tarihini çok yalın ama içeriği zengin bir şekilde bizlere sunmasıdır. Kitabı aslında okumaların okuması, kılavuz bir çalışma diye de nitelendirebiliriz.

Problematik olarak modernitenin başlangıcı ile eğitim alanında yaşanan değişim gösterilebilir. Eğitim günümüzde rekabet ve piyasa ekonomisi ile birlikte anılmaya ve hatta çalışmaya başlamıştır. Bu da bizleri eğitim – kalkınma ilişkisi, eğitim – politika, eğitim – kültür gibi konular üzerinde düşünmeye yöneltmektedir. Burada eleştirilen eğitim tek tipleştirici bir yapıya sahip olsa da aslında sorun bununla sınırlı değildir. Eğitimin bir endüstri haline gelerek, tabiri caizse kendi pazarını oluşturarak sürdürülmesi söz konusudur. Bu da eğitimin amacının sadece bir tip oluşturmaktan öte olduğunu bize gösterir. Bunu ifade ederken örgün eğitimi, ardından gelen üniversite sürecini ve sonrasını da kastediyoruz.

İnce, “hayat boyu öğrenme” diye adlandırılan eğitim programını da burada ciddi bir şekilde eleştiriye tabi tutmaktadır. Eğitim artık okulda kalmayıp her yaşta ve her mekânda maruz kalınan bir baskı aracı şeklinde işlev görmektedir. Kitap bu işleve ek olarak, eğitim hakkında sık kullanılan ifadeleri de irdeleyerek zihinlerde bir yıkım meydana getiriyor. Kalkınmanın eğitimden geçtiğini, eğitimin “kutsal” olduğunu ve eğitimli kişilerin artması sayesinde toplumun ilerleyeceğini iddia eden klasik önermelere de eleştirel yaklaşarak onları da adeta bir yıkıma uğratıyor. Çünkü bu ifadeler sadece eğitimin zihinlerde yüceltilmesine hizmet ediyor. İnce, tamamen karşı çıktığı bu ezber söylemlere kitapta eleştirel olarak yaklaşıyor ve sorguluyor.

Bunların yanında özellikle değinilmesi gereken bir nokta da Cumhuriyetin ilanı ile birlikte değişen ve dönüşen eğitim sisteminin geçirdiği merhalelere kitapta temas edilmesi denebilir. 2000’li yıllara değin Batılı değerlerin merkezinde olduğu ilerlemeci eğitim anlayışının yerini, günümüze yaklaştıkça muhafazakâr bir anlayışa göre şekillendiren bir sistem almaktadır. İnce, bu dönüşümde herhangi bir anlayışı yüceltmekten ziyade eğitimin ideolojik olarak bir enstrüman hâline gelmesini örneklendirmeye çalışıyor. Yönetim erkinin etkisiyle değişen bu yapıyı hiçbir zaman yalınkat bir eğitim ideali ile düşünmemek gerektiğini de ifade etmek yerinde olacaktır.

Eğitilmiş İnsanın İmali” ile Adem İnce bizlere eğitimle ilgili birçok bilgi ve belge sunarak bakış açımızı genişletiyor. Üslubu ve akademik hassasiyetlerle örülmüş akıcı diliyle, eğitim hakkındaki ezber söylemleri yıkmak için yeni bir imkân sunuyor. Eğitilmiş İnsanın İmali, eğitimle ilgili hem yerel hem de evrensel tartışmalardan haberdar olabileceğimiz, ufuk açıcı bir eser.

Nuh Muaz Kapan

YORUM EKLE