https://www.ktpkitabevi.com/urun/zarif-sair-cahit-zarifoglu-115130269Cahit Zarifoğlu, şiirimizin çok yönlü, kendine özgü şairlerinden. Şiirine bir ad koyma, bir kalıbın içine sokma, bir başka şaire benzetme çabaları boşunadır. Sağlam, özgün, güçlü, hem daim kendini yeniden doğuran bir şiiri var. Kişiliği de çok özgün. Kimseye benzemiyor. İnce bir duyarlık sahibi. Yurtdışını otostopla gezecek kadar başına buyruk, İslam dünyasındaki savaşları, ölümleri, zulümleri derinden hissedecek derecede sorumluluk sahibi biri. Coğrafyamızın kırılganlığını, naifliğini kendine elbise yapmış yeni zamanlar şairi. Onu bu derece değerli kılan ise bencillikten, süsten, gürültüden patırtıdan uzak bir mü’min olmasıydı herhalde.
Ele avuca sığmayan bir özgünlük
“Zarif Şair Cahit Zarifoğlu”, Ali Haydar Haksal’ın İz Yayıncılık tarafından basılan kitabı. Kitapta Zarifoğlu ile ilgili önemli bilgiler, değiniler, yorumlar, açıklamalar yer alıyor. Kendisinin de önemli bir edebiyat adamı olması söylediklerini elbette değerli kılıyor. Aynı zamanda Zarifoğlu’nun çevresinde yer alanlarla derin bağı var. Yedi Güzel Adam'ın çoğuyla…
Haksal söze şair Cahit Zarifoğlu’nun kendi dünyasıyla sanat dünyasının, şirinin özdeş olduğu, bu iki dünyanın birbiriyle çelişmediği tespitiyle başlıyor. İnsanı kimi zaman şaşırttığı, kimi zaman olağan bir duruş sergilediği, kendini kolay kolay ele vermediği, ele avuca sığmayan bir özgünlüğü olduğu tespitiyle devam ediyor. Zarifoğlu şiirinin en kabul gören yönü kapalı, imgelerle, sembollerle dolu olduğudur. Haksal bu yönünden hareketle bazı öykülerinde İslami imgeleri birer metafora dönüştürdüğünden bahsediyor. “Vav”, “Zal” ve büyük şiiri Yedi Güzel Adam” gibi yapıtlarını örnek veriyor. Devamında onun sorumsuz biri olmadığından da söz ediyor. Bohemliğinin bir sınırı olduğundan ve zamanı gelince durulduğundan…
O sanatçılar topluluğunun bir dizi ile sıradanlığa indirgenmesi
Zarifoğlu’nun en az şiiri kadar nesri de çok güçlü ve özgün. Zaten kitap iki bölümden oluşuyor. İlk bölüm şiirlerine, ikinci bölüm ise nesrine ayrılmış. Birinci bölümde ilginç ve güncel mevzularla da çakışan iki yazı var. Malum olduğu üzere bir televizyon kanalında “Yedi Güzel Adam” adlı bir dizi film var. Yazılardan biri dizi film çekilmeden önce, diğeri ise dizinin gösterilmeye başlandığı zaman yazılmış. İlk yazı “Yedi Güzel Adam Kimdir” adını taşıyor. Yazar bu tip soruların aslında anlamsız sorular olduğunu ve şiirin kendisinden daha çok tartışıldığını düşünüyor. Zihinleri özden daha çok malumatlara yönlendiriyor. Bir çeşit varsayım ve dedikodu üretilmesine sebebiyet veriyor. Ali Haydar Haksal, Rasim Özdenören’in de yer aldığı Zarifoğlu’yla ilgili bir toplantıdan şu anekdotu aktarıyor: “Rasim Özdenören’e ‘Yedi Güzel Adam kimdir?’ sorusu soruldu. Özdenören de dinleyicilere: ‘Yedi Güzel Adam’dan beş kişi bellidir. Diğer ikisi kimdir?’ diye sordu. Dinleyiciler karşılık vermeyince bana yöneldi: ‘Ali Haydar, sana göre Yedi Güzel Adam kimlerden oluşuyor?’ dedi. Ben de: ‘Yedi Güzel Adam, Cahit Zarifoğlu şiirinin önemli bir metaforudur, ayrıca bir soyutlamadır, bir genelleme oluşturur. Eğer bunu somutlamak gerekirse üstad Sezai Karakoç ile Nuri Pakdil olmalıdır’ dedim. ‘Evet doğrusu da budur’ dedi Rasim Özdenören.”
Evet, bu anekdottan sonra gelelim Ali Haydar Bey’in dizi ile ilgili düşüncelerine. Haksal, bırakın böyle bir diziyi, “Yedi Güzel Adam” ile ilgili belgesel yapılmasına bile sıcak bakmaz. Çekimlerin, televizyonun şiirin alanını daraltacağı, sıradanlaştıracağı kaygılarını taşır. Daha sonra ise dizi ile ilgili haberler çıktığında ilgilenmez. Sadece bir bölümünü izler ve keyfi kaçar. Maraş’ta bir lisede okuyan bu gençlerin, bugünün mantığıyla değerlendirilmeleri ve çok sıradanlaşan aşk kurgularıyla gösterilmeleri can sıkıcıdır. Önemli bir dönemi anlatacak bu sanatçılar topluluğunun bu denli sıradanlığa indirgenmesi Haksal’a göre Zarifoğlu’nun ruhunu incitmekte.
Zarif Şair Cahit Zarifoğlu kitabı şairle ilgili bilgilerimizi tazelemekte, unuttuklarımızı yeniden hatırlatmakta. Aynı zamanda şairi nesirci yönüyle de ele alıyor. Ayrıca kitabın sonundaki Zarifoğlu’nun Haksal’a mektupları tarihe düşülmüş notlar mesabesinde.
Muaz Ergü yazdı