“Şimdi çirkinliği kağşatan bir incelik bulsak diyorum”
Ali Emre’nin 2008 Hece Yayınları tarafından yayımlanan “Onarılmış Yas Bitiği” adlı şiir kitabı 2016 yılında İz Yayıncılık tarafından yeniden basıldı.
Ali Emre’nin aşkın, sabrın ve iyiliğin direnişini anlatan şiirlerinin bulunduğu kitap bize varlığımızı, geçmişimizi ve pasiflikten, eziklikten, ayrışmadan sıyrılıp dirliğe geçmenin vaktinin geldiğini hatırlatıyor.
Dirliğin, Birliğin Şiirini Yazıyor Ali Emre
Ali Emre şiiri son dönemlerde okuduğumuz en iyi destansı söyleyişe sahip şiirlerden. Fakat bu destansı ifadesiyle, geçmişin içinde takılıp kalmış veya hayal dünyasında yaşayan bir şiir ifade etmiyor Ali Emre şiiri. Bilakis hayatın gerçekliği altında ezilen adamların omuzlarından tutup kaldıran, camide aralarına şeytan girmesin diye omuzlarını birbirine yaslayan adamları hayatta da birbirine yaslamaya çalışan bir şiir yazıyor.
“Ne utanç kendine getirmişti ne de kırım Doğu’yu”
Mazlumluğu, yokluğu, ezikliği yaşadığımız bu çağda direnişi, yeniden yükselmeyi hatırlatacak şiirler yazan Ali Emre, şiirlerinin çoğunda kullandığı ‘biz’ dili ile ümmeti yeniden var etmeninin hazırlığının içine çekmeye çalışıyor. Yüzleri asık, gözlerini yerden kaldırıp gökyüzüne bakamayacak kadar yorgun insanların, içlerinde koca bir dünya taşıyan bu insanlara içlerindeki dünyayı, yani kendilerini hatırlatıyor.
Ali Emre, yine İz Yayıncılık tarafından 2014 yılında basılmış olan poetik ve eleştirel yazılarının bulunduğu “Şiirin Saçağı Altında” kitabının sunuş bölümünde; ‘hayat, çok değerli olmasına rağmen edebiyattan daha önemli ve üstündür. Şiir ya da edebiyat adına yapıp ettiklerimiz de son çözümlemede insani bir etkinliktir, bir ameldir ve bir hesapla karşılaşacaktır’ diyor. Bu da şairin sadece estetik kaygılarla değil aynı zamanda toplumu iyiye, güzele, hakikate ulaştıracak şiirler yazmayı hedeflediğini gösteriyor.
Şairlerin, yazarların toplumu yönlendirme konusundaki etkilerinin bilincinde olan Ali Emre, kadim zamanların sükûneti, titizliği ve hakkaniyet kaygısının günümüz dünyasında, ne edebiyatta ne de hayatın herhangi bir alanında olmadığını, bunun yerine bencilliğin ve kötülüğün cirit attığı bir topluma dönüştüğümüzü ifade ediyor.
Ali Emre şiiri, bu çağda özelde şiiri genel anlamda ise sanatı; inancı, umudu, iyiliği ve erdemi yaygınlaştırmanın estetik bir ifadesidir. Kendini bilir, köklerini bilir. Köklerinin sağlamlığından emin olduğu için yüzünü, gönlünü gökyüzüne doğru rahatça döndürebilmektedir.
“Şıvgın neşemizde değil saflardaki bitek tefrika
Ne secdeye varırken ter akıyor kalplerimizden
Ne de hesapsız bir el uzanıyor yuvasız çocuklara”
Uzun Mısralar Zalime Doğru Çevrilmiş Birer Kılıç Misali
Ali Emre’nin şiirini etkili kılan, bahsettiği konuların haricinde ahenge verdiği önemdir diyebiliriz. Kitabında bulunan şiirlerinin birçoğunu uzun mısralar şeklinde yazan Ali Emre bulduğu sağlam kafiyelerle de ‘sözünün’ oldukça güçlenmesini sağlıyor.
Sadece dünü bugünü değil geleceği hatta bir Müslüman olarak ahireti düşünerek şiirler yazan Ali Emre, şiirin hayatı yönlendirmede önemli bir araç olduğunun bilincinde olan, fakat bu bilinçle birlikte estetikten, güzellikten vazgeçmeden şiirler yazan günümüzün önemli şairlerinden biri.
“Çünkü kendine gömülü insan çarşıda pazarda”
“Onarılmış Yas Bitiği” yüreğinde geçmişin o ağır, kadim yükünü, gelecekte “biz” olamama korkusunu taşıyan / yaşayan adamların şiirini anlatıyor.
Veysel Altuntaş