Malumunuz önümüz seçim. Bir oy kapabilmek adına nelerin yapıldığına ve yaşandığına hepimiz tanık oluyoruz. Bilhassa parti liderlerinin tutundukları tavır ve sergiledikleri üslup gitgide içinden çıkılmaz bir durum sergilemekte. Seçim sath-ı mailinde her türlü hakaret ve kötülük meşru sayılmakta.
Adil devlet adamı: Nizamülmülk
İşte bugünlerde tam da siyasilerin okuyup ders alacağı güzel bir eser var karşımızda. Büyük Selçuklu Devleti'nin haşmetli Veziri Nizamülmülk'ün kaleme aldığı "Siyasetnâme" adlı eseri...
Nizamülmülk, Büyük Selçukluların Melikşah döneminde şaşaalı ve adil bir yaşam sürmesinde büyük hizmetleri olmuştur. O, devlet adamlığı yaşantısına bilgeliği de kaynaştırarak tarihte önemli bir yer edinmiştir.
Devlet kime emanet?
Siyasetnâme adlı esere dönersek; Melikşah döneminde bizzat hükümdar tarafından Nizamülmülk'e hazırlattırılmıştır. Nizamülmülk mukaddime kısmında eseri en başta Allah ve Resulüne ithaf ederek kitabın asıl kaynağına vurgu yapılıyor. Devletin Allah tarafından Sultan'a emanet edildiğini her fırsatta işleyerek Melikşah'a da aslında bir ikazda bulunarak emanete hakkıyla sahip çıkmasını öğütlüyor. Kitabın birçok yerinde de ayet, hadis; Asr-ı Saadet ve Hülefa-i Raşidin döneminden örnekler ve olaylar naklediliyor.
Bu eser içinde barındırdıkları ve tavsiyeleriyle bir nevi "anayasa" kitapçığı bile sayılır aslında. Hazır "yeni anayasa" söylentileri gündemdeyken; koskoca kravatlı okumuş onca insanın bir araya gelerek yapamadığını o devirlerde tek bir kişinin hazırlaması takdire şayan bir durum olsa gerek. Ordudaki silahların nasıl imal edilip kullanılmasından tutun da hükümdarın etrafındaki insanları kimler arasından seçilip nasıl muamele edileceğine kadar geniş bir daireden ele alınmıştır.
Devlet zulümle devam etmez!
Kitap incelendiğinde aslında bir konu üzerinde çok duruluyor; Devlet ve siyaset yönetiminde en büyük dayanağın "adalet" olduğu vurgulanıyor. Zira Nizamülmülk; "Mülk küfürle devam eder, zulümle devam etmez" vurgusuyla "Adalet mülkün temelidir" diyen Hz. Ömer anlayışının devamını vurguluyor. Bu da gösteriyor ki devletlerin bugün Batı'dan alınan "eşitlik" yerine "adalet" kavramının üzerinden inşa edilmesini tavsiye ediliyor. Çünkü devlet ve mahkeme önünde mazlum, zalimden hak sahibi hakkı ihlal edenden hatta işkenceye tabi tutulan eşeğin sahibinden "adalet" temin edilene dek üstündür. Eski dönemlerden iletilen hikayelerde hükümdar, melik ve valilerin "adalet"in tesis edilmesi uğruna kendi öz kardeşlerinin bile tedip edilip cezalandırılması istenmiştir.
Kısacası asırlar ötesinden günümüze kadar ulaşan bu eser devlet idaresine halkın sağlık, mutluluk ve huzuru adına talip olan siyasetçilerin elinin altında bulunması gereken bir kaynak hükmündedir...
Kitabın günümüz baskısının çevirisinde de gayet başarılı, özenli bir dil işçiliği görülüyor. Şair Taha Ayar'ı bu emeğinden ötürü de ayrıca tebrik etmek gerekiyor.
Nurullah Demir dikkat çekti