Çocukluktan bilgeliğe taşıyan öyküler

H yayınlarının “Haydi Kitap” adı altında yayımladığı “Avucumda Yıldızlar”, “Bilge Üçgen Kendini Tanıyot” ve “Çorak Dağı’nın Geyikleri” isimli çocuk kitapları minikleri Anadolu irfanının kodlarıyla tanıştırıyor. Deniz Demirdağ yazdı.

Çocukluktan bilgeliğe taşıyan öyküler

Türkiye’de yayıncılık sektörünün en problemli alanlarından biri çocuk kitapları. Onlarca sorun iç içe geçmiş durumda. Hazırlanan kitapların metin ve görsellerinin hitap ettiği çocukların yaşlarına uygun olup olmamasından tutun da evlatlarına kaliteli kitap okutmak isteyen ailelerin çeviri kitaplara mahkum olmalarına varıncaya kadar çözüm bekleyen yığınlar var karşımızda. Dinî hassasiyetleri gözeten ya da çocuklarını millî ve manevi değerlere uygun yetiştirmek isteyen anne-babaların işi daha da zor. Zira bu amaçla hazırlanmış çocuk kitapları ya materyal bakımından kalitesiz ya da içeriği pedagojik açıdan sorunlu. Resmi eğitimin çocukları bilgi deposuna çevirmesine, hayatlarının en güzel yıllarını ölümüne bir maratonda geçirmelerine hepimiz kızıyoruz. Ama ne yazık ki milli ve manevi değerleri çocuklara aktarmak amacıyla hazırlanmış kitaplar da aynı karaktere sahip. İsimleri, tarihleri, olayları arka arkaya sıralayarak çocuklara maneviyat aşılamak imkansız görünüyor.

Çocuklara Şeyh Mecdüddîn Bayramî’den menkıbeler

Haydi Yayınları Çorak Dağı’nın Geyikleri kitabında güzel bir iş çıkarmış. Sevdâ Urfa tarafından kaleme alınan kitap iyiliği, güzelliği anlatan altı farklı menkıbenin yer aldığı keyifli bir kitap. Hayrettin Vural tarafından resimlendirilen kitapta, Mustafa Tatcı tarafından yayına hazırlanan “Şeyh Mecdüddîn Bayramî Menâkıbı ve Sâliklerin Âdâbı Nutk-ı Şerifler” eserinden faydalanılmış. Kitapta Şeyh Mecdüddîn Bayramî’nin menkıbelerinden alınan eski zamanlarda Anadolu’da yaşayan dedelerimizin, ninelerimizin sevgi, merhamet ve bilgi dolu öğütleri, öyküleri yer alıyor.

Bütün varlığa sevgiyle bakan, her şeyi bilen, insanlara iyiliği ve güzelliği anlatan, Şeyh Mecdüddîn Bayramî’nin bu menkıbeleri oğlu İlyas İbn İsa tarafından “Menakıb-ı Şeyh Mecdüddin ve Adab-ı Salikin” adıyla, 1553 senesinde kaleme alınmıştır. H Yayınları tarafından iki yazma nüsha esas alınarak yayınlanan “Şeyh Mecdüddîn Bayramî Menâkıbı ve Sâliklerin Âdâbı Nutk-ı Şerifler” kitabında hayatının yanı sıra İbn İsa’nın Ankara Milli Kütüphane’de bir mecmua içinde bulunan yirmi iki nutk-ı şerifi de ilave edilmiştir. Menakıpname, kültür tarihi, Türk dili, özellikle de tarikat ve tasavvuf düşüncesiyle alakalı ince ayrıntılara yer vermesi açısından da büyük önem taşımaktadır.

Kitap, Mecdüddin Efendi’nin oğlu İlyas Çelebi’nin kaleminden çıkması sebebiyle de okurun zihninde bir belgesel tadı bırakıyor. Hacı Bayram-ı Velî tarîkının Akşemseddîn’e izâfe edilen Şemsiyye kolundan neşet eden Tennuriyye silsilesi şeyhlerinden olan Şeyh İsâ Mecdüddîn, 27 Mart 1447’de Akhisar’da doğmuş ve yine burada 26 Haziran 1531 tarihinde vefat etmiştir.

Haydi Yayınlarının yeni kitabı “Çorak Dağı’nın Geyikleri” sayesinde bu menkıbeleri çocuklar da okyabilecek.

(Çorak Dağı’nın Geyikleri, Sevdâ Urfa, Haydi Kitap)

Çünkü mavi sonsuzluğun rengidir

Firdevs Kapusızoğlu’ndan sonsuzluk kavramı üzerine sevgi dolu bir öykü olarak hazırladığı Avucumda Yıldızlara Bengisu Koyukan’ın muhteşem çizimleri eşlik ediyor. Meraklı ve sevimli iki kardeşin öyküsünü konu alan kitap, Fındık’ın babasıyla birlikte planladığı balık tutma ve çadır kampı etkinliğinin heyecanıyla başlıyor. Bir hafta boyunca her gün hafta sonunu iple çeken Fındık’ın aklından o gün geldiğinde babasıyla yaptıkları plan uçar gider. Fındık, kız kardeşi Balım ile birlikte esen tatlı rüzgârın etkisine kapılıp tepedeki rüzgârgülünü seyretmeye giderler. Yemyeşil bir tepenin üzerinde bulunan rüzgârgülünü izlemekten büyük keyif alan iki kardeş uzandıkları çimler üzerinde tatlı bir sohbete koyulurlar. Bir süre sonra rüzgâr esmekten rüzgârgülü de dönmekten yorulmuştu artık Fındık ve Balım’da çimenlere uzanıp gökyüzünü seyretmeye başladılar. Meraklı gözlerle gökyüzünü seyreden Balım’ın aklında bir soru belirdi. Gökyüzü neden maviydi? Merakını gidermek isteyen Balım kafasının içerisinde dönüp duran bu sorusunu abisine yöneltti. Fındık kardeşinin sorusuna biraz düşündükten sonra “Çünkü mavi sonsuzluğun rengi!” diye cevap verdi.

Bu cevapla birlikte kafası karışan Balım abisine ikinci bir soru daha yöneltti. “Sonsuzluk ne demek?” Fındık kardeşinin sorduğu bu soruya hemen cevap verdi: “Sonsuzluk, sonu olmayan demektir.” Ancak bu cevap Balım için yeterli olmamıştı bunu fark eden Fındık kardeşinin sonsuzluk kavramını daha iyi anlayabilmesi için açıklamasına devam etti. “Sonsuzluk tren rayları gibidir.” Bu cevabı duyan Balım sevindi, çünkü bu sefer sonsuzluğun ne demek olduğunu anlamıştı. Tren raylarının nerede başlayıp nerede bittiğini kimse bilmezdi. Demek gökyüzü de öyleydi nerede başladığı nerede bittiği bilinmiyordu. Yemyeşil bir tepede kardeşiyle geçirdiği bu keyifli sohbet Fındık’a babasıyla yapacağı planı unutturmuştu. Bir anda aklına geldiğinde ise artık çok geçti. Kardeşini de alıp eve giden Fındık babasının gittiğini öğrenince çok üzüldü. Babaları akşam çadırda kalma planını iptal ederek tuttuğu balıklar ve denizyıldızlarıyla eve döndü bu durum Fındık ve Balım’ı oldukça mutlu etti. Fındık babasıyla yapmış olduğu planına katılamadığı için duyduğu üzüntüyü unuttu ve kardeşiyle sonsuzluk üzerine yaptıkları sohbetin ne kadar keyifli ve önemli olduğunu düşündü.

(Avucumda Yıldızlar, Firdevs Kapusızoğlu, Haydi Yayınları)

Üçgenler diyarına yolculuk

Serap Ekizler Sönmez’in çizimlerini yaptığı Bilge Üçgen Kendini Tanıyor kitabında çocuklar İslam sanatının vazgeçilmez unsuru geometrik şekilleri tanıyor.

Serap Ekizler Sönmez, üniversite yıllarında başladığı resim eğitimine 12 yıl boyunca ressam İlhami Atalay atölyesinde devam etti. Daha sonra sürrealist ressam Erol Deneç’ten dersler aldı. Resme ilgisi ağır basan sanatçı 2003 yılında kendi atölyesini açtı ve çeşitli karma ve kişisel sergilere katıldı. “İslâm Tarihi ve Mimari Eserleri” ve “İslâm Sanatında Geometrik Desenler” gibi alanlara merak salarak bu konuda araştırma ve incelemelerde bulunmuş olan Serap Ekizler Sönmez, bu bağlamda Marmara Üniversitesi SBE İslâm Tarihi ve Sanatları bölümünde yüksek lisansını tamamladı. Özellikle Mimar Sinan dönemi yapılarını inceleyerek bu yapılarda bulunan geometrik desenlerin analizlerini içeren kapsamlı bir çalışma hazırlayan Serap Ekizler Sönmez, İslâm mimarisinin tarihsel süreçte nasıl geliştiğine ilişkin araştırmalar yaparak önemli eserlerin eskiz çalışmalarını ve desenlerini çizmiştir.

Serap Ekizler Sönmez tarafından kaleme alınan “Bilge Üçgen Kendini Tanıyor”, üçgenler diyarında yaşayan ve oradaki kargaşanın tam ortasında kalan bir üçgenin kendini bulma ve yaşadığı diyarı kurtarma öyküsünü konu alıyor. Yıllardır büyük bir karmaşanın içerisine düzensiz bir şekilde yaşayan üçgenlerin buna bir dur demesi gerekiyordu. Hepsi yıllar önce düzen içerisinde yaşadıkları günleri hasretle anıyor ancak yeniden o düzeni sağlamak için hiçbir şey yapmıyorlardı. Ancak bir gün üçgenlerden biri tüm üçgenleri bu dertten kurtarmak için işe koyuldu. Kübra Ceylan’ın çizimiyle İslâm medeniyetinden geometrik desenlerin yer aldığı kitapta, üçgenlerden oluşturulan birçok geometrik deseni tanıma, inceleme fırsatı sunulmakta.

(Bilge Üçgen Kendini Tanıyor, Serap Ekizler Sönmez, Haydi Yayınları)

Deniz Demirdağ yazdı.

YORUM EKLE
YORUMLAR
Can DEDOK
Can DEDOK - 3 yıl Önce

Hangi kesimden olursa olsun 1. Siniftan 6. Sinifa kadar velilere tavsiyem Behiç AK kitaplarıdır.

banner36