Yeni kurduğum kitaplığımda karşıma ilk çıkan ve kendini okutan kitabın (Güneşin Altında) hikayesini yazmıştım. Yeni kurulan kitaplığıma ilk giren kitaptan bahsetmek istiyorum şimdi. Kerem İşkan’ın Tebeşir Yayınları arasından çıkan ilk kitabı “İnsan Tarihleri”.
Konya’ya geri dönüşümün ilk demlerinde, şehrin acemiliği halen üzerimdeyken, aradan geçen beş yıldan sonra şehri bir yabancı gibi gezerken ziyaret etmiştim Merhaba Gazetesi’nde gazeteci Kerem İşkan’ı. Ben Konya’dayken o Konya’dan ayrılmış, Aksaray ve Niğde’de gazetecilik faaliyetlerine devam ediyordu. Ben Londra seferine çıktıktan sonra haberdar olmuştum Kerem İşkan’ın Konya’ya döndüğünden.
Şimdi Konya’da yayınlanan Merhaba Gazetesi’nin genel yayın yönetmenliğini, uydudan da yayın yapan Konya Tv haber dairesi müdürlüğünü yürütüyor ve ana haberi sunup çeşitli haber programları da sunuyor. Merhaba Yayın Grubu bünyesinde Merhaba Şehir gibi görsellik ve içerik anlamında kaliteli bir şehir dergisinin yanı sıra Arapça yayınlanan “Ceridetül Merhaba” gazetesinin de yayın yönetmenliği görevini yürütüyor. Türkiye’nin tezlerini Arap dünyasına yönelik Arapça yayınlayan, sanırım alanında ilk olan bir gazete Ceridetül Merhaba. Konya’da yayınlanan ve 16. sayısı yayınlanan bu gazete konusunda kendisiyle ilerleyen süreçte konuşmalı.
Babası ve çocukluğu üzerine yazdığı yazılar etkileyici
Kerem İşkan’ın yazılarını internet üzerinden takip ediyor, beğenerek okuyordum. Ziyaretine gittiğimde “İnsan Tarihleri” kitabını takdim etti. “Kütüphanemi henüz yerleştiriyorum ama bu kitap kütüphaneme giren ilk yeni kitap olması hasebiyle ayrı bir önem arzediyor.” dedim.
Akıcı, kendini okutan, hassas bir kalem işçiliği ile insanın içine işleyen insan hikayelerine değinmiş İşkan kitabında. Beni en çok etkileyen babası ve çocukluğu üzerine yazdığı yazılardı. Baba hasreti, akşam çökünce eve dönen babaları gören çocukların ortadan çekilip kendi babasızlığını ve yalnızlığını anlattığı yazılar, babasını cezaevinde ziyaret günlerinden zihninde kalan anları dile getirdiği yazılar en çok etkilendiğim yerlerdi. Ne kadar ortak bir hafızamız, acılarımız varmış çocukluğumuzda, onu farkettim: “Ah o telaşlı akşam ezanları... Çocukluğumun büyük bir bölümünde hüzündü o ezan… Babaların işlerden eve dönme zili gibiydi sanki… Evlere dönen babaların ardındaki çocuklar, sokak lambasının altında kan kardeşliğimizi bir anda satar giderlerdi, babalarının ardından…”
Şehir ve mekandan, eski zamanlardan, Konya’dan, gelenekten, alışkanlıklardan, mahalle kavgalarından, çocukluğundan, Suriye iç savaşında karşılaştığı insan hikayelerinden de bahsediyor İşkan kitabında. “Soğuk Su” yazısı bunlardan birisi. 2014 yılı Ramazan ayında Merhaba, Ceridetül Merhaba ve Merhaba Şehir adına izlenimlerini yazmak için savaş muhabiri olarak bulunmuş Suriye’de.
Yarınlara kalacak edebi metinler üzerine de yoğunlaşsa...
İşkan, TV haber dairesi ve gazeteciliğin yoğun koşuşturmacasından, güncel politik tartışma ve yazılardan biraz daha sıyrılarak belleğindeki diğer insan hikayelerini daha derinlemesine yazsa diye geçiriyorum içimden. Keşke, keskin gözlem gücü, yerinde ironileri, sivri dili, keskin bir hafızası, yerinde tespitleri ve bunları harmanlayan akıcı bir üslubu ile güncelin tüketiciliğinin ötesinde yarınlara kalacak edebi metinler üzerine de yoğunlaşsa diye düşünüyorum.
Yazıyı yazdığım sıralarda, bölgesel Merhaba gazetesinde yazdığı ironi ve hiciv dozlu yazıları “Amin Diyin Müslümanlar” adıyla yayına hazırlanıp baskıya verilmek üzere yayınevine gönderilmiş.
Ümit Savaş yazdı