Okurlarımızın bildiği üzere, kurulduğu 2008'den beri sitemiz kültürün tüm alanlarında olduğu gibi yeni çıkan kitapların değerlendirilmesi hususunda da özel haberler, değerlendirme metinleri yayınlıyor. Habercilerimizin özverili çalışmaları, sitemizin yayın dünyasını yakından izlemesine ve gelişmelerden (yeni çıkan kitaplar da dahil) okurlarını haberdar etmesine vesile oluyor.
Özellikle son 3 yıldır çeşitli yayınevleri Dünyabizim ofisine yeni çıkan kitaplarını gönderme zahmetinde bulunuyorlar. Kendilerine teşekkür ederiz. Bizler de, yayın ilkelerimize uyan kitapları habercilerimize dağıtıyor, eğer kitabı okuyup da severlerse, haber yapmaya değer görürlerse haberleştirmelerini rica ediyoruz.
Şimdiye kadar bu tür yeni çıkan hangi kitaplar değerlendirildi, özel haberler üretildi, hepsine Dünyabizim Ansiklopedisi'nde ilgili kitap/yazar başlığı altında ulaşabilmeniz mümkün: //www.dunyabizim.com/tags
Artık her ay başında, geçen ay içinde sitemize hangi yayınevleri neler göndermişse onları toplu olarak siz okurlarımızla paylaşıyoruz. Elbette her bir kitap için inşallah özel haber/ler de üretmeye/ üretilmesine vesile olmaya devam edeceğiz.
Aşağıda Temmuz-2017 döneminde Dünyabizim'e gelen kitapları listeledik. İyi okumalar...
![]() |
Seyda Muhammed Emin Er, Fetvalar, Mevsimler Kitap Fetvalar, insanların her çağda karşılaştığı sorunlara İslam ekseninde çözüm üretmektir. Bu nedenle her dönemde fetvalar olacaktır, çünkü İslam’ın her döneme göre güncellenmesi gerekmektedir. Fetvaların bir diğer önemli özelliği de dönemin insanlarının sosyolojisi ve kültürünü görmek açısından da ipuçları vermektedir. Bu açılardan tarihi, ekonomik ve sosyolojik veriler barındırmaktadır. Seyda Muhammed Emin Er Hocamız da kendisine çeşitli zamanlarda iletilen soruları ve onlara verdiği cevapları derleyerek bu geleneği sürdürmüştür. Hocamızın fetvalarının en önemli özelliği güncel olmasıdır. |
![]() |
M Lütfi Arslan, Uyanın Rüya Vaktidir, Aşina Kitap Biz bir zamanlar rüya idik. Bizi rüyası olarak tasarlayanlar, bismillah çekip de hayatın üzerine yürümeseler ne şu topraklar, ne şu ezan sesleri ve ne de şu kimliğimiz olacaktı. Şimdi sıra bizdedir. Uyanıp rüya görme vaktimiz gelmiştir. Biz zor zamanlarda hayatın gailesine yenilenlerin değil, hayatı rüyasına uyduranların çocuklarıyız. Biz rüya görmezsek olmaz. Rüyamız, boyumuzu, cüssemizi, çapımızı aşmazsa olmaz. Rüyamız hayatın gerçekçiliği ile alay etmezse olmaz. Adı üstünde rüyadır bu... |
![]() |
Süleyman Ragıp Yazıcılar, Güzel Gölgelik, Aşina Kitap dünya sonlu, kalbim kederli/ birçok sorumun cevabını hâlâ bilmiyorum/ içimi yakan bunca şeyin durgunluğuyla/ hüsnü zanlarımın altında gölgeleniyorum// ağlamasam anlayamayacağım şeyler var/ hakikati belki de hüzünden dileniyorum/ buruk geçen yılların yorgunluğuyla/ kendi ağacımın altında gölgeleniyorum// taşıdığımız ruh Allah'tan, subhanallah!/ çoktandır sonsuzlukla ilgileniyorum/ olup bitenlere hayretin şaşkınlığıyla/ sade inancımın altında gölgeleniyorum |
![]() |
Mehmet Dinç, Bırakma Kendini, Aşina Kitap İnsanız. Ten kafesinde yaşıyoruz. Bilinmezliklerle dolu bir hayatta var olmaya çalışıyoruz. Bedenimiz zayıf, algımız kısıtlı, güçlerimiz sınırlı. Bazen yorgun, bazen bıkkın, bazen sıkılgan oluyoruz. Bazen alıngan, bazen kırılgan, bazen de somurtkan oluyoruz. Bugün havanın nasıl olacağını, kiminle karşılaşacağımızı, neler yaşayacağımızı kontrol edemiyoruz. Bazen öyle oluyor ki ne yapacağımızı, ne hissedeceğimizi, ne düşüneceğimizi bile kontrol edemiyoruz. Hâl böyle olunca, insan bu kadar aciz kalınca istediğimiz şeyler kadar, belki daha çok, istemediğimiz şeyler de yaşayabiliyoruz. Olabilir. Her şey tamam oldu dediğimiz zamanlarda en başa dönebiliyoruz. Olabilir. En güvendiğimiz insanlar en güvensiz işlerle ya da sözlerle karşımıza çıkabiliyorlar. Olabilir. Hayat arkadaşımız, eşimiz bizi hiç ihtimal vermediğimiz şekilde yanlış anlayabiliyor. Olabilir. Küsmek kolay, vazgeçmek kolay, yenilmek kolay. Ama biz kolay bir hayat yaşamaya gelmedik bu dünyaya. |
![]() |
Abdurrahman Arslan, Kalbin Akletmesi, Beyan Yayınları Kalbin Akletmesi, Abdurrahman Arslan’ın düşünce meseleleri yanında, günümüzde de farklı şekillerde ele alınmaya devam eden âlim ve düşünürler üzerine kanaatlerini içeriyor. Söyleşiler, peşin peşin doğruluğu kabul edilen kavramlarla, kanılarla değil, sorgulayarak ilerliyor. Haliyle kitapta yer alan metinler daha ziyade yerleşik kanaatleri sorgulayan muhtasar bir düşünce tarihi kritiği olarak bir ufuk çiziyor. Düşüncenin geçmişi ve bugünü yanında istikbali üzerine odaklanan kitabın hedefi, İslâm düşüncesinden Batı düşüncesine, tasavvuftan modern dönemde tasavvufa, entelektüel geleneğimizin temsil gücü yüksek isimlerinden Gazzâlî’den İslâm düşüncesinin Batıya etkisine, çağdaş İslâm düşüncesinden Fazlur Rahman’a İslâm düşüncesinin genel bir seyrini vermektir. |
![]() |
Akif Çarkçı, Bir İslam Şehri İstanbul, Beyan Yayınları İstanbul'a bakış açımızı değiştirmek mecburiyetindeyiz. İstanbul'a şehirciliğin dar çerçevesinden, idare biliminin kısır penceresinden, kamu yönetiminin resmi ve soğuk çerçevesinden, mimarlık biliminin kısıtlı perspektifinden kurtularak, İstanbul'a bir yerel, mahalli mesele olarak değil de daha geniş bir perspektiften, bir medeniyet meselesi ve daha yüksek bir gündemin konusu nazarıyla bakmak zorundayız. Zira bugün İstanbul'u elimizden almak, bizden koparmak isteyenler, İstanbul'la ilgili bakış açımızı kısıtlamak, İstanbul üzerindeki iddialarımızı geri çekmemizi sağlamak istiyorlar. Buna fırsat vermemeliyiz. İstanbul, büyük İslam ailesinin son güvenli evidir. İstanbul büyük İslam medeniyetinin son başkentidir. İstanbul düşerse insanlık ve İslam ailesi, bundan büyük zarar görür. |
![]() |
Ali Akgün, Allah'a İnanmanın Rasyonel Temelleri, Beyan Yayınları Allah'a inancın rasyonel temeli nedir? Hangi deliller insanı imana götürmektedir? Dünyadaki nizamın, insandaki bilincin kaynağının Allah olduğunu söylerken hangi bilgiye dayanmaktayız? Hiçlikten bir şeyin doğmadığını biliyoruz. Tanrı veya evren, birisi her zaman var olmalıdır. "Big Bang" ile artık evrenin bir başlangıcının olduğu biliniyor. Entropi yasası da evrenin bir sonunun olduğunu gösteriyor. Evrenin olumsal olması, Tanrı'ya inanma nedenlerimizden birisidir. Varlığı açıklama gerektirmeyen sadece Allah'tır. O hiçbir şeye bağlı değildir; her şey O'na bağlıdır. |
![]() |
Bayram Karaçor, Barışa Yön Veren Değerler, Beyan Yayınları Barış, huzur ve güvenin sağlandığı, hukukun gözetildiği, adalet ve iyilikle davranmanın değerli sayıldığı ortamın adıdır. Doğal olarak herkes; kendisi, ailesi ve içinde yaşadığı toplum için rahatlık ve güvenlik ister. Buna karşılık birileri; korku, endişe ve zulümle huzuru ve güveni zedeler. Çözül(e)memiş sorunları kullanarak, silahların tahrip edici gücü ve fesatlık senaryolarıyla işgalin ve yağmalamanın yolunu açarlar. Bununla birlikte kimlikle kişilik arasındaki çelişki de bozgunculuğa destek verir. Oysa barış her zaman ve herkes için hayati derecede önemlidir. |
![]() |
Seyhan Arslan, Epidemia, Beyan Yayınları düşünme makinemi kapattım,/ burdan sonrasını hiçbir aletle geçemezsin,/ dedi derviş. gerisini getirmedi./ pekala tenimin içine, etimin geçirgenliğine/ kaptırabilirim kendimi/ bu da bir hayat./ düşünme makinem/ sırtını delirme çizgisine verip/ hakikati başka kelimelerle dolaşmayı tercih etti./ kimseye çatmamak için/ herkes gemi inşa edebilseydi/ iblis derdinden tövbekar olurdu./ iş, yaradılış sözleşmesi bitene kadar insanlık sınırlarını koruyabilmekte |
![]() |
Vejdi Bilgin, Putlar Yıkılırken, Beyan Yayınları "Putlar Yıkılırken; İlahî Davet Karşısında Mekke", Cahiliye döneminin son büyüklerinden Muğireoğlu Velid ve etrafındaki müşrikler ile Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) ve ashabının mücadelesini anlatmaktadır. Bir başka ifadeyle şirk karşısında tevhidin, müşrik kibri, taassubu ve bencilliği karşısında Peygamberlik azminin, tahammülünün ve fedakârlığının hikâyesidir. |
![]() |
Zeynep Temizer Atalar, Mükemmel Anne Yoktur, Beyan Yayınları Yaklaşık on beş yıllık meslek hayatımda birçok anne, baba ve çocuğun hayatına dokunma şansım oldu. Bu süreçle beraber ne kadar iyi niyetli olunsa da birçok hatanın “mükemmel olmaya çalışmak” yüzünden kaynaklandığını gördüm. Bu nedenle bu kitabın içinde de “şu problemi çözmek için işinize yarayacak mucizevi sonuç işte bu” şeklinde bir formül yok. Hatta okumaya, bildiğiniz ne kadar –meli, -malı varsa hepsini bir kenara bırakarak da başlayabilirsiniz. Çünkü bu kitabı oluştururken elimden geldiğince size, örtünün altını göstermeye, gördüğünüzün ötesine götürmeye çalıştım. |
![]() |
Ahmet Mithat Efendi, Cellat, Dergah Yayınları hmet Mithat Efendi’nin Alexander Dumas’nın Monte Cristo Kontu adlı romanına nazire olarak yazdığı Cellat’ın konusu Fransa’da geçmektedir. Romanda, Napolyon Bonapart’ın iktidar yılları, sürgüne gönderilmesi, ardından bir darbeyle tekrar Paris’e dönüşü anlatılmak-tadır. Monarşinin yıkılması, cumhuriyetin ilan edilmesi, Napolyon’un önce cumhurbaşkanı olup ardından imparatorluğunu ilan etmesi, kitapta uzun uzadıya ele alınmaktadır. Fransız İhtilali’nden sonra yaşanan sancılı süreç, siyasi buhran, askerî durum, eserin ana eksenini oluşturmakta, bu da okuyucuya tarihsel ve siyasal bir altyapı sunmaktadır. |
![]() |
Hüsrev Hatemi, Kuşlar ve Zaman, Dergah Yayınları Kuşlar ve Zaman, Hüsrev Hatemi’nin cesaretle çıktığı yolculuğunu hepimizin yolculuğuna dönüştüren, ruhumuza seslenirken zihnimizi de ihmal etmeyen denemelerden oluşuyor.Hüsrev Hatemi, şiirsel diline eşlik eden mizahıyla, “Kuşlar” ve “Zaman”ın arasında mevsimlerden müziğe; doğadan şehirlere; gündelik hayatın akışından kültürel mirasımıza okuru, hatırlamanın hüzünle karışık hazzıyla buluşturuyor. |
![]() |
Kuş Dili, haz. E Gürsoy Naskali-Ayşe Şeker, Dergah Yayınları Kuş Dili kitabında Şamanizm, Budizm ve İslâm dönemlerinde kuşlara atfedilen sembolik değerler incelenmektedir. Kuş; ruh ve kutu, aşkı temsil etmektedir. Kuş, aynı zamanda uğursuzluğun ve ölümün de habercisidir. Şamanların da Süleyman Peygamberin de kuşların dilini bildiği kaydedilmekte, şamanların kuş seslerini taklit ettiği görülmektedir. Günümüzde gizli bir anlaşma yöntemi olarak özellikle çocuklar kendi aralarında “kuş dili” konuşmaktadır. Haberci kuşlar haberleşmek için yetiştirilmektedir. Gemibaşı kuş figürleri gemileri deniz yolculuğunda korumaktadır. |
![]() |
Hüseyin Akın, Tespitçi Dükkanı, Ülke Yayınları “Konuşmalarımızda muhabbet havası, eylediklerimizde coşku ve bereket kalmadı. Hayır, bunu bir tespit olsun diye söylemiyorum. Zaten oldum olası tespitlerden de hazzetmem. Bir şeyi sabitlemenin adıdır tespit. Bugünlerde herkes kendi çapında bir tespitçi… Benim derdim başka. Bütün yatırımımızı nefret üzerine yaptığımız için midir bilmiyorum o sohbet neşvesini bir türlü yakalayamıyoruz. İnanmakla sevmek arasında sanki dağlar varmış gibi birinden diğerine giden yolları önyargılarımız ve peşin fikirlerimizle tıkıyoruz. Saatlerce oturup kalkıyoruz ama birbirimizin gözlerinin içine bakmadan ve yüreğine hiç dokunmadan…” |
![]() |
Adem Özköse, Kaçak Yolcu, Pınar Yayınları Yaptığım yolculuklar arasında benim için en unutulmaz olanı 2006 yılında İstanbul’dan Afganistan’a yaptığım kaçak yolculuktu. Her ânı macera doluolan bu yolculuğu bir gün mutlaka kaleme alacağım düşüncesiyle hep içimde tuttum. Yıllar geçse de her hatırlayışımda beni heyecanlandıran, dost meclislerinde her anlatışımda “bunu mutlaka yazmalısın” diye cesaretlendirildiğim kaçak yolculuğum sonunda bir kitap haline geldi. Yazmak için bilgisayarın başına her oturuşumda kelimeler adeta parmaklarımın arasından kayarak önce cümlelere, sonra da kitap sayfalarına dönüşüyordu. Yazarken kaçak olmanın stresini, şahit olduğum acıları, yolculuk esnasındaki sevinçlerimi tekrar yaşadım ve kitapta anlattığım insanlarla sanki tekrar göz göze geldim. |
![]() |
Elif Sönmezışık, Yeniden İstiklal, Mihrabad Yayınları Türkiye, 15 Temmuz 2016 tarihinde büyük bir savrulma yaşadı. Ülkenin geleceğine kasteden bu hareketi sadece bir ‘darbe’ olarak tanımlamak doğru olmaz. Bu, darbenin ötesinde ülkemizi parçalama ve yok etme hareketiydi. Zira içerideki ihanet grupları ve dışarıdaki ezelî düşmanlarımız şer odağı olarak kenetlenmiş, birleşmişlerdi. Saldırdılar ama başaramadılar, imanlı nesiller tarafından püskürtüldüler. Ama büyük milletimiz bu ‘hayasız akın’a dur dedi ve istilacılara izin vermedi. İşte o şanlı gecenin, yaşanmış o destanın kitabıdır Yeniden İstiklal. Ömrünü düşünmeye, yazmaya ve eser vermeye adamış tam 41 yazar o gecede yaşadıklarını anlattılar. Hislerini dile getirdiler. |
![]() |
Zafer Bilgi, İsmail Saib Sencer, Mihrabad Yayınları Bu kitapta, Osmanlı’dan kalan büyük değer “Hâfız-ı Kütüplük nedir?” sorusuna cevap alacak, Osmanlı’nın son hâfız-ı kütüplerinden İsmail Saib Sencer Hoca’nın ilginç ve bir o kadar da münzevî hayatına yolculuğa çıkacaksınız... Dönemin en büyük ilim adamlarının kaynağı olan Hoca Efendi, kedileriyle kendini gizlemesiyle ve sorulan her alandan soruya cevap vermesiyle dikkat çekmişti. Bir mesele arz edilince “Sağdan yedinci raftaki falanca kitabın ikinci cildini al, kırkyedinci sayfasındaki üçüncü paragrafı oku.” dedikten sonra “Şu, şu kitapların şu sayfalarında da aradığınız neviden bilgiler vardır.” diyebilecek kadar ilim deryası idi. |
![]() |
Karoly Kos, İstanbul, Yeditepe Yayınevi Károly Kós’un en önemli amacı Avrupa sanat tarihi yazınında tam olarak ele alınamayan Osmanlı-Türk sanat tarihinin özünü kavrayabilmekti. Sanat tarihinin yazılı kayıtları doğrultusunda şehirde iz sürdü ve bunu üç gruba ayırarak gerçekleştirdi. Bunlardan ilki Bizans kiliseleri ve Osmanlı camiileri idi. İkinci grubu mezarlıklar ve türbeler oluşturuyordu. Üçüncü ve son grubu ise Konstantinopolis’te ve daha sonraki İstanbul’da bulunan sivil yapılar oluşturuyordu. Kós burada vurguyu sokağa, şehirleşmeye ve şehir düzenlemeciliğine yapmak niyetindeydi. Bu amaçla bu konunun tarihsel gelişimi, geçmişi ve geleceği üzerine kurumumuz için daha geniş, fotoğraflarla da desteklenen bir araştırma gerçekleştirmek istiyordu. |
![]() |
Abdullah Mesud Küçükkalay, Adil Fiyat, Ötüken Neşriyat Bütün kadim medeniyetlerde, bir şekilde gündeme gelen ve etik uzantılara sahip olması nedeniyle Hıristiyanlığın ve İslam’ın da yakın ilgisine maruz kalan adil fiyat kavramının en tartışmalı konulardan birisi olması tesadüfî bir akademik meraktan kaynaklanmamaktadır. Konunun bu denli fazla tartışmaya maruz kalmasını, adil fiyatın, iktisat teorisi, felsefe, hukuk, sosyoloji, tarih ve teoloji ile olan derin ilişkilerinde; değer teorisi gibi, ideolojik ayrımın köşe taşı niteliğindeki teorik unsurları etkilemesinde ve liberalizm ile müdahalecilik tartışmaları bağlamında, özgürlük ve müdahaleciliğe yönelik olarak gizli göndermeler içeriyor olmasında aramak gereklidir. Bunlara, adil fiyatın ticaret, faiz, tekel, piyasa düzenlemeleri ve servet dağılımı gibi konularla direkt olarak etkileşim içinde bulunması da eklenmelidir. Bu nedenle de, iktisatçıların, tarihçilerin, hukukçuların ve teologların konuya bu denli fazla ilgi duymaları bir anlam kazanmaktadır. |
![]() |
Bayram Durbilmez, Gelenekli Türk Anlatıları, Ötüken Neşriyat Gelenekli Türk anlatılarının kökeni mitlere kadar uzanır. Mitolojik dönemde Türk halkı kâinatın, dünyanın, insanların, diğer varlıkların yaratılışı ve sonları hakkında duyduklarını, düşündüklerini, algıladıklarını, inandıklarını mitlerle (mitos) anlatmıştır. Anlatı (narration, tahkiye) geleneğinin başlangıcı sayılabilecek mitler insanların yaratılışla ve sona erişle (kıyamet) ilgili yorumlarından oluşmakla birlikte, bu yorumlar zamanla inanç kalıplarına dönüşür. Mitlerin özel anlatıcıları olmamakla birlikte kam, şaman, ozan gibi adlar verilen sanatçı-din adamları tarafından anlatılanlardan bir kısmı şiir diliyle dile getirilince daha etkileyici ve kalıcı olur. |
![]() |
Sinan Yılmaz, Üsküdar Kitabı, Ötüken Neşriyat Tıpkı insanlar gibi, şehirleri de zengin kılan, biriktirdikleri değil midir? Üsküdar altın şehir, Üsküdar zengin şehir. Onda bütün bir tarihimiz birikti, edebiyatımız, sanatımız, musikimiz… Öyle gayesiz adımlarla sokaklarında yürümek ve bunca birikmiş olana yokmuş muamelesi yapmak olur mu hiç? İşte, ustalar ustası Koca Sinan, bir parça Mihrimah ve bir parça da Şemsi Paşa olmuş, Boğaz'ı seyrediyor. Nedim, bir Lale Devri çeşmesinin kitabesinden bizlere tebessüm ediyor. Aziz Dede'nin neyinden yayılan ses, Doğancılar Caddesi'ne bir uhrevi neşe saçıyor. Serviler ülkesinin birbirine yaslanarak ayakta kalabilmiş iki şahidesi, yine kardeşlik destanı söylüyor. Teknelerinde ebrular var, çiçekleri hep Necmeddin. |
Ötüken NeşriyatTekrar Baskılar |
Annemarie Schimmel, Ben Rüzgarım Sen Ateş Fahrettin Olguner, Türk İslam Düşüncesi Üzerine |
![]() |
Muhyiddin İbn Arabi, İcazü'l-Beyan, İnsan Yayınları Essiz bir hikmet külliyatı olan Fütuhat-ı Mekkiyye’nin ve manevi vasiyetnamesi niteligindeki Fusûsu’l-Hikem gibi sayısız eserlerinden biri olan Îcâzü’l-Beyân, Seyh-i Ekber’e ait bir Kur’an tefsiridir. Îcâzü’l-Beyân’ın Fütuhat-ı Mekkiyye’den farkı, dogrudan Allah kelamını tefsir etmeye koyuldugunda hemen her mesrepten âlimlerin ortak bir zeminde bulusuyor oldugunu göstermesidir. Çünkü eser, okuyucunun kolaylıkla fark edebilecegi üzere, Ibn Arabî’nin irfan derinligini yansıtırken tefsir disiplininin kriterlerine riayet etme basarısını da göstermektedir. Âyetlerin derunî anlamlarına ısık tuttugu müstesna bir tefsir özelligini tasıyan bu eserin, bugün elimizde sadece ilk cüzü mevcuttur. Bu kitap, Ibn Arabi’nin Fâtiha ile birlikte Bakara Suresinin 252. Âyetine kadar tefsirini yaptıgı ilk cüzün Türkçe tercümesidir. |
![]() |
Titus Burckhardt, Doğuda ve Batıda Kutsal Sanat, İnsan Yayınları Kutsal sanat teriminin anlam ve manevî kullanımını sembolik içerigi ve metafizik ilkelere baglılıgı aracılıgıyla tanımlayan böylesine önemli bir çalısma, ancak Titus Burckhardt çapında bir ilim adamının elinden çıkabilirdi. Bu çalısmada Hinduizm, Hıristiyanlık, Islam, Budizm ve Taoizm sanatı sunulmustur. Bu geleneklerde sanatın kuralları sadece mevcut eserlerden çıkarılamaz; bilakis bu kurallar, temel metinler ve yasayan ustaların örnekligi ile de teyit edilmelidir. |
![]() |
William C. Chittick, Kozmos'un Hakikati, İnsan Yayınları Kozmos'daki hakikat Yaratıcı'nın kendisidir... Chittick; 'hakikat' kelimesiyle nitelenmeye sadece Allah'ın kendisinin layık olabilecegini, O'ndan gayrısının hepsinin konumlarının muglak oldugunu savunuyor. Kozmos'un Hakikatin'de bugün, Islam'ın ancak kabuguyla yasandıgını ortaya koyuyor. İrfanî tasavvufî gelenegi hayata geçirerek modernitenin putlarından kurtulup 'öz'e nasıl inilebileceginin ipuçlarını veriyor: "La-makâm makâmı, evvelemirde kainatın zuhuruna sebep olan o askın alemdedir. Hakikî mâna, dogmalar, doktrinler, teoriler, savlar veya diger herhangi bir zihnî insa faaliyeti ile asla kavranamaz. Hakikî mâna, ancak aklın faaliyetinin ötesine geçerek, aklın ve bütün dünyanın ardındaki ezelî aklın birleyici idrakinin tahakkukuyla ve insan zatını askın mensei ile yeniden cem edilmesiyle bulunur." |
![]() |
Muhammed İkbal, İslam Felsefesine Bir Katkı, Külliyat Yayınları Bu deneme, İkbal'in birkaç yıl sonra tamamıyla reddedeceği bir dünya görüşünün Vahdet-i Vücud’un hayranı olduğu bir zamanda yazılmıştır. Kendisinin giriş bölümünde İbn Arabi'den övücü bir dille söz etmesi, gelecekteki üstadı ve rehberi Mevlana Celaleddin Rûmî’ye metinde hemen hemen hiç yer vermemesi, herhangi başka bir felsefi okuldan çok Vahdet-i Vücudçu tasavvuf üzerinde durması bu yüzdendir. İkbal, elinizdeki kitapta, İran'ın felsefî düşüncesinin ilk ve tarihî dökümünü sunmakta, İran idealizmini ve realizmini başarıyla incelemekte ve tasavvufun önem kazanmasına yol açan şartları çözümlemesinde kendisinden öncekilerin yanlışlarını düzeltmektedir. Eser, İkbal'in fikrî tekamül sürecinde ilk dönemi yansıtması bakımından İkbal'in düşünce sistemiyle ilgilenenler için büyük bir değer taşımaktadır. |
İnsan Yayın GrubuTekrar Baskılar |
Fahrettin Altun, Moderleşme Kuramı Seyyid Hüseyin Nasr, İslam Sanatı ve Maneviyatı |
![]() |
Hayati Sır, Sır.. Türkler, Hayy Kitap Sır.. Türkler! Rabbimizden gelen ‘bir’ zamanlama ile yazıldı! Hepimize ‘bir’ işaret olarak! Dünyada! Artık iyice kirlenmiş bu dünyada! Hiç kimse birbirini anlamazken... Yazıldı! Zulmün bitirilip! Mazlumların kurtarılması için... Kalbin! ‘Oku’masına ihtiyaç var... Akıl! Belki de! Zaptedildi! Bizi kurtaracak olanlar... Sır.. Türkler! Kalbimizin içindeler! Uyanmayı bekliyorlar... Ey yiğitler! 'Türk'ler... Rabbimizin lütfutyla! Hiçbir 'şey'den korkmazlar... 15 Temmuz'da gösterdik bunu! Kendi tarihimizden gelen korkusuzluğumuzu! Korkmayız 'biz'! 'İman' biz-im genlerimizdedir... 'Fıtrat'ımıza yazılıdır... Alın yazımızdır... Ey! ‘Oku’yun! Uyandırın onları! Bekliyorlar sizi! Harfler... Kelimeler! Sır.. Türkler! Dünyayı kurtaracak olanlar... |
![]() |
Mustafa Irmak, Haber ve İnşa, İSAM Yayınları Sınırsız ve değişken tabiatlarına rağmen dilsel ifadeler temel olarak ya bir bildirimde bulunmak ya da emir, nehiy, soru, temenni ve nidâ gibi durumları dile getirmek için kullanılır. Birinci kısmı temsil eden hüküm cümleleri “haber”, ikinci kısmı temsil eden ve istek/dilek bildiren yapılar “inşâ” diye tanımlanır. |
![]() |
Burhan Sümertaş, Sıdkın Semantik Serüveni, İSAM Yayınları Bu kitap, Kur’ân-ı Kerim’in anlaşılmasında büyük öneme sahip anahtar kavramlardan birinin tahliline yönelik bir çalışmanın mütevazi ürünüdür. Çalışmada “sıdk” kavramı semantik tahlil yöntemiyle incelenmiştir. Bu bağlamda ilk önce “sıdk” lafzı yakın ve zıt anlamlı çevre lafızlarla birlikte etimolojik incelemeye tâbi tutulmuştur. “Sıdk”, bireysel ve toplumsal açıdan ele alınıp incelenmeye müsait konuları bünyesinde barındırdığı için ardından “s-d-k” kök ve türevlerinin Kur’an’da geçtiği 155 âyet dikkate alınarak kavramın ilgili olduğu konulara yer verilmiştir. Kitap, seçilen Kur’an kavramının anlaşılmasında dilbilimsel açıklamalarla kavramın Kur’an’daki konu yelpazesinin yeterince ve beraberce ele alınmasının gerekliliğini göstermeyi amaçlamaktadır. |
![]() |
Gülen Yapılanması, Komisyon, İSAM Yayınları Gülen yapılanması, ağırlıklı olarak siyasî ve idarî düzlemde bir mesele olarak ele alınmakla birlikte, gerçekte karşımızda duran mesele sadece siyasetle, idarî tedbirlerle çözülemeyecek bir derinlik içermektedir. Hem islâm'ı anlama ve yorumlama noktasında yol açtığı problemler, hem de genel olarak toplumda dine dair algı noktasında oluşturduğu olumsuz etki devâsâ boyutlardadır. Öte yandan geçmişinde bir şekilde bu yapıyla teması bulunan veya onun sadece "cemaat" dışyüzüne muhatap olan kişilerin topluma kazandırılması gibi bir problem de önümüzde durmaktadır. Elinizdeki eserde, 15 Temmuz'a giden sürecin doğru bir şekilde anlaşılması ve çözümlenmesi amacına matuf olarak gülen yapılanması, mahiyeti, tarihteki benzer örnekler, söz konusu yapının siyasî-toplumsal çerçevesi, teşkilatlanma tarzı gibi farklı açılardan analiz edilmiş, ayrıca bundan sonra benzer bir sürecin yaşanmaması için alınması gereken tedbir ve tavsiyelere yer verilmiştir. |