Çeşitli Yayınevlerinden Yeni Çıkan Kitaplar / Kasım 2017

Her ay başında, sitemize hangi yayınevleri yeni çıkan kitaplarından neleri göndermişse onları toplu olarak siz okurlarımızla paylaşıyoruz. İşte Kasım-2017 döneminde Dünyabizim'e gönderilen yeni kitaplar...

Çeşitli Yayınevlerinden Yeni Çıkan Kitaplar / Kasım 2017

Okurlarımızın bildiği üzere, kurulduğu 2008'den beri sitemiz kültürün tüm alanlarında olduğu gibi yeni çıkan kitapların değerlendirilmesi hususunda da özel haberler, değerlendirme metinleri yayınlıyor. Habercilerimizin özverili çalışmaları, sitemizin yayın dünyasını yakından izlemesine ve gelişmelerden (yeni çıkan kitaplar da dahil) okurlarını haberdar etmesine vesile oluyor.

Özellikle son 3 yıldır çeşitli yayınevleri Dünyabizim ofisine yeni çıkan kitaplarını gönderme zahmetinde bulunuyorlar. Kendilerine teşekkür ederiz. Bizler de, yayın ilkelerimize uyan kitapları habercilerimize dağıtıyor, eğer kitabı okuyup da severlerse, haber yapmaya değer görürlerse haberleştirmelerini rica ediyoruz.

Şimdiye kadar bu tür yeni çıkan hangi kitaplar değerlendirildi, özel haberler üretildi, hepsine Dünyabizim Ansiklopedisi'nde ilgili kitap/yazar başlığı altında ulaşabilmeniz mümkün: //www.dunyabizim.com/tags

Artık her ay başında, geçen ay içinde sitemize hangi yayınevleri neler göndermişse onları toplu olarak siz okurlarımızla paylaşıyoruz. Elbette her bir kitap için inşallah özel haber/ler de üretmeye/ üretilmesine vesile olmaya devam edeceğiz.

Aşağıda Kasım-2017 döneminde Dünyabizim'e gelen kitapları listeledik. İyi okumalar..

Asım Gültekin, Birden Bine, İz Yayıncılık

Türkçede Sayıların etimolojisi ile ilgili müstakil bir eser yok. Yıllardır sayıların kökeni/etimolojisi üzerine anlam/a denemeleri yazan Gültekin’in, muhtelif zaman ve zeminlerde kaleme aldığı bu metinler kendisi tarafından derlendi, toplandı, bir “bütün” haline getirildi ve sonuçta elinizdeki eser ortaya çıktı. Konu hakkında yok denecek kadar sınırlı metin olduğu düşünülürse, onun bu cesur çıkışı bir takdiri hak ediyor. İtiraz etmek için de, alıp başka bir noktaya taşımak için de bir hareket noktasının olması düşüncesinden yola çıkarak yayınladığımız bu eserin, bir boşluğun doldurulmasına yönelik çabalara öncülük etmesi en büyük temennimiz...

Kamil Yeşil, ,Öykü Dersleri Şule Yayınları

Öykü Dersleri, Ömer Seyfeddin, Refik Halit Karay, Memduh Şevket Esendal, Sait Faik gibi kurucu yazarların yanı sıra; Haldun Taner, Tarık Buğra, Sabahattin Ali, Bilge Karasu, Oğuz Atay, Tahsin Yücel, Sezai Karakoç, Mustafa Kutlu, Rasim Özdenören, Orhan Duru, Mehmet Akif Ersoy, İsmet Özel, Midhat Enç, Bahaeddin Özkişi gibi modern öykü sanatımızın en önemli yazarlarını, öyküleri üzerinden bir öykücü gözüyle değerlendiriyor. Ayrıca bir öykücü olarak Kâmil Yeşil’in metne nasıl yaklaştığına dair ipuçları veriyor.

Recep Şükrü Güngör, Kayıp Kahramanlar, İncir Yayınları

Recep Şükrü Güngör, geleneksel tahkiye esasına yaslı, insan psikolojisini öne çıkaran memleket meselelerine eğilir. Daha çok Anadolu insanının insani sıcaklığını, yoksulluğunu klasik anlatım tarzına sadık kalarak hikâye eder. Tüm öykülerde bir sohbet anlatısı merkezdedir. Daha çok Esendal’da, Mustafa Kutlu’da gördüğümüz söyleşi anlatı tekniği belirgin olarak öykülerde yer alır. (Necip Tosun)

İsmail Demirel, Yıldızlara Tutunmak, MGV Yayınları

Sahabe kıssaları, birer hikâye olduğu için değil; hayatlarımızı onlara göre şekillendirmemiz için anlatılan kıssalardır. Bu kitabı okurken bunu hissedeceksiniz. “(Ey müminler!) Yoksa siz, sizden önce gelip geçenlerin başına gelenlerin benzeri sizin de başınıza gelmeden cennet’e gireceğinizi mi sandınız?” ayetinin bir yansımasıdır bu anlatılanlar, aynı zamanda o Kutlu Elçi’yi daha iyi tanımamıza bir vesile.

Bu konularda birçok kişi, birçok eser yazmıştır. Fakat okurken kalbinize dokunan, elinizden bırakmak istemeyeceğiniz kitaplar vardır. Bu kitap da onlardan biri, kalbinize dokunduğunu hissedecek, heyecanlanacaksınız; sahabelerin yerinde kendinizi hayal edecek, bazen Mekke’nin bazen de Medine’nin sokaklarında kendinizi dolaşırken bulacaksınız…

Hatice Sarı, Küresel Dertliler Korosu, Aşina Kitap

Herkesin şakilesine, fıtratına, karakterine göre iş işlediği dünya hayatında, kendine yeryüzünde dolaşın ayetini muhatap kılarak tüm Müslümanların kültürlerini, yaptıkları işleri, tecrübelerini ve İslamiyet adına yapılan tüm çalışmaları aktarma çabasına giren Hatice Sarı Tan, bu kitabında 20 ülkeden 50 farklı Müslüman genç ile yaptığı derinlikli konuşmaları sunuyor.

Farklı kültürden, dilden, renkten insanları aynı evin içerisinde ağırlamak gibi bir şey bu. Kitapta yer alan röportajlar, Türkiye’deki gençlere ilham olması açısından paha biçilemez düzeyde.

Taha Kılınç, Kırmadan İncitmeden, Aşina Kitap

Teknolojinin hayatımıza girmesiyle birlikte, yeni bir imtihanlar silsilesiyle daha karşı karşıya kaldık.Vakit israfından yanlış içerikli paylaşımlara, gereksiz kavgalardan gıybet ve dedikoduya kadar, teknoloji geniş ve sınırsız bir günah alanı sunuyor hepimize.Bütün bu tuzaklara düşmemenin yolu ise, birbirimize iyiyi, güzeli ve doğruyu hatırlatmaktan geçiyor.

Taha Kılınç bu kitabında, bir ömrün topladığı tüm birikimin damıtılmış hâlini sunuyor. Özün de özü. Gündelik hayatta karşılaşabileceğimiz sahici meselelere karşı bir duruş önerisi. Belki dönüp dönüp tekrar okumak isteyeceğiniz, ruha dinginlik veren bir kitap: Kırmadan, incitmeden.

Seyda Muhammed Emin Er, Dört Mezhebe Göre Namaz Risalesi, Mevsimler Kitap

Seyda Muhammed Emin Er’in namazla ilgili bu müstakil eserinin özelliği, namaz ile ilgili dört mezhebin görüşlerini ve ihtilaflarını bir arada zikretmiş olmasıdır. Okuyucunun namaz konusunda mezhepler arasındaki farklı görüşlerin tümünü bir arada görmüş olması açısından önemlidir. Bu durum, mezhep konusundaki taassubun da ortadan kalkmasına katkı sağlayacaktır.

Aynı zamanda bu kitabın en önemli özelliği Arapça aslıyla beraber yayınlanmasıdır.

Abdullah Ünalan, İmamet Teorisinin Hadis Referansları; Ehl-İ Sünnet Ve Şia Örneği, Mevsimler Kitap

Zamanın, Din tarafından gösterilen istikâmetin heyecanı ve hassasiyeti üzerinde birtakım küllendirmelere yol açtığı, ayrıca tek tek her insanda aranması gerekmese de idari mekanizmada kendini hissettirdiği belli bir süre sonra toplumun siyaseti üzerinde etkili olmaya başladığı da bir gerçek olarak ortaya çıkmaktadır.  Sadr-ı İslâm’ın akabinde, siyasal farklılıkların oluşması ve bunların giderek birer iktidar mücadelesine dönüşmesi, sonraları ümmetin iki ana kanadını oluşturacak olan Ehl-i Sünnet ve Şîâ'da somutlaşmasına rağmen, her iki taraf da nihâî noktada Râşid Halifeler dönemindeki uygulamalara atıf yaptığından ve orada sosyal ve siyasal arenada meydana gelen olayları referans olarak aldığından çalışmamızı bu dönem olaylarına odaklandırmayı uygun bulduk. Çalışmamızda, referans olarak gösterilen Râşid Halifeler Dönemini Hicrî IV. asırda yaşamış bulunan Ebû Nu’aym el-İsfehânî'nin Kitâbu'l-İmâme ve'r-Raddu ala'r-Rafida isimli eserini ana kaynak kullanmak suretiyle İmâmet ve ilgili meseleler açısından incelemeyi hedefledik.

Deborah Serani, İleri Yaşlarda Depresyon, Mevsimler Kitap

Hasta kişiler, aileler ve bakıcılar için baş ucu kitabı olan bu eser okuyucuları ileri yaşlarda gelişen depresyon ile tanıştırıyor. Eser, hem genç yaşlarda hem de ileri yaşlarda tanı almış hastaları inceliyor ve belirtileri, tanı sürecini, alternatif ve bütüncül yaklaşımları da dahil ederek tedavi seçeneklerini, ve hafif, orta düzeyli ya da ciddi depresyon yaşayanların uzun süreli bakımları hakkında bilgi veriyor. Eser, gerçek vaka incelemeleri ile depresyonun girebileceği birçok şekli sergiliyor, ve Dr. Serani, hastalara, ailelerine ve bakıcılarına pratik önerilerin dışında merhametli bir dil sunuyor. Eserde kapsamlı bir kaynak bölümü oluşturuyor. İleri yaşlarda depresyon ile mücadele eden kişiler ve sevenleri ikinci baharda depresyon ile yaşamın bu önemli rehberini okumak isteyeceklerdir.

Mehmet Yaşar Kandemir, Elhamdülillah Müslümanım, Tahlil Yayınları

Dünya bizim için gurbettir. Biz bu gurbete bile isteye gelmedik. Rabbimiz bizi bu gurbet diyârına, âhiret yurdumuza hazırlanalım diye gönderdi. Bu gerçeği bize önce Peygamber Efendimiz, sonra da onun mirasçısı olan âlimlerimiz hep hatırlattılar. Kendilerini din kardeşlerine karşı sorumlu hissettiklerinden, onlara dinlerini öğretmek için çeşitli eserler verdiler. Âlimlerimiz, din kardeşlerini hem eserleriyle, hem de câmilerdeki sohbetleriyle diri tutmaya gayret ettiler. Halkımız da onların bu eserleri sâyesinde dinlerini daha bir coşkuyla yaşadılar. Bendeniz işte bu düşünceyle, bir zamanlar âlimlerimizin Müslümanlara dinlerini öğretmek için yazdığı birçok kitabı gözden geçirdim. Sonra da günümüzün dert ve ihtiyaçlarını tesbit etmeye çalıştım. Dinimizi yaşatmak, Müslüman halkımıza sahip çıkmak ve onları yetiştirmekle mümkündür. İşte bu düşünceyle elinizdeki kitabı, elimden geldiği ölçüde sâde bir üslupla ve sohbet tarzında yazmaya gayret ettim

Ahmet Rıza İrfanoğlu, İrfanoğlu İsmail Efendi'nin Hatıraları, Dergah Yayınları

“O gece müthiş bir don vardı. En küçük yarası olan bile karın üstüne düşmüş, beklemek zorunda. Kimsenin gidebileceği yer yok. Yaralıların hepsi o gece dondu. Sabaha kimse kalmadı. Ben, o gece yarısına kadar, o yaylanın Kur’an sesi ile inlediğini çok iyi hatırlıyorum. Çünkü o günkü asker Kur’an okumasını biliyordu. Yasin’i bilmese de hemen herkes namaz surelerini biliyordu. Herkes ölmek üzere olduğunu biliyordu. Savaşta ölen ilk başta zaten ölmüştü. Yaralananlara gelince, onlar da gece sabaha sağ çıkamayacaklarını biliyorlardı. Kan kaybından, soğuktan öleceklerini biliyorlardı. Kısaca herkes kendi Kur’an’ını kendisi okuyordu. Yani askerimiz henüz şehit olmamış yarı mevcudu Kur’an okuyordu. Bu ne demektir. Mahşer gibi. Ne var ki gece yarısından sonra Kur’an sesleri kesildi. Çünkü yaralıların hepsi öldü. Kolordu şehit oldu. Asker dondu. O manzarayı hatırlamak bile kanımı donduruyor. Üstelik ben o hali gördüm ve o hali yaşadım.”

Muammer Çelik, Erzurumlu Hüseyin Avni Ulaş, Dergah Yayınları

Hüseyin Avni Ulaş ittihatçı olmadı, “Paşalar arası mücadele”de yer almadı. 1922 senesinde Meclis’te yapılan ankete verdiği cevabı iyi tahlil etmek gerekir.

Bu kitapta Hüseyin Avni Ulaş’ın hayatı, karakteri ve fikirleri verilirken, lehinde ve aleyhindeki bütün yazılar toplandı, onun şahsi belgeleri bir araya getirildi: Erzurum Askerlik Şubesi terhis cüzdanı, Erzurum Vilayeti Nüfus Memurluğu’ndan nüfus kaydı, Devlet-i Aliye-i Osmaniye Darülfünun mezuniyet şahadetnamesi, Büyük Millet Meclisi’nin Hüseyin Avni Bey’e verdiği yeşil şeritli İstiklal Madalyası, İstanbul’da yaptığı 5. Noterliğe ait bazı görsel malzemeler.

Henri Bergson, Gülme-Komiğin Anlamı Üzerine, Dergah Yayınları

Kendinden sonraki felsefe akımlarını derinden etkileyen bir filozof olarak Henri Bergson, döneminde ve sonrasında çokça okunan ve pek çok dile çevrilen bu kısa eserinde Gülme olgusunu felsefi bir mesele olarak önüne alır ve insanların neye ve niye güldüklerini mercek altına yatırır.

Bu kıymetli metin Mustafa Şekip Tunç’un tercümesiyle okurlara sunuluyor.

Kültürümüzde Taş, Dergah Yayınları

“İstanbul’un taşı toprağı altın”, “taş mektep”, “kaldırım taşı” diyerek taşın şehir mimarisindeki yeri; “taş ocağı”, “mermer madeni” diyerek taş işçiliği ve taşın üretimi; “değirmen taşı”, “yalak taşı” diyerek taşın alet ve edevata malzeme oluşu; “tektaş” diyerek mücevher; “üçtaş”, “dokuztaş” diyerek taşın oyunlardaki yeri; “musalla taşı”, “mezar taşı” diyerek taşın geçiş dönemlerindeki yeri; “taş gibi” diyerek sağlamlığı veya katılığı; “yada taşı” diyerek yağmur bekleyişi dile getirilmiş olur.

Yunus Emre’nin “Dağlar ile taşlar ile çağırayım Mevlam seni” deyişi ile Anadolu insanının yakarışı, “ayağına taş değmesin” dileğindeki yolun açık olsun temennisi, “sabır taşı”, “yüreğine taş basmak” sözlerinde insan tahammülü, “taş kesilme” fiilinde itaatsizliğin cezası veya donup kalma eylemi anlatılır.

Muharrem Varol, Tekkede Zaman, Dergah Yayınları

On dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı başkentinde yaşayan ve devlet memuriyetinde bulunan bir tekke şeyhinin zihniyeti nasıldır? Gündelik hayatı nasıl şekillenmektedir? Çevresindeki insanlar kimlerden oluşmaktadır? Arkadaşlarıyla, dervişleriyle, aile fertleriyle olan etkileşimi nasıl ve ne düzeydedir? Tekkenin geçimini hangi vasıtalarla temin etmektedir? Siyasi duruşu var mıdır ve etrafında cereyan eden olaylara nasıl yaklaşmaktadır? Devlete bakışı nasıldır? Amacı Allah’a ulaşma ve insan benliğini kötü hallerden temizlemek olan bir tarikatın mensubu olarak hayatı nasıl algılamaktadır?

Ayşe Aksu, Robert Kolej'in İzinde, Dergah Yayınları

Yaygın kullanımıyla American Board (ABCFM) olarak bilinen ve Amerika dışında faaliyet göstermek amacıyla 1810’da Boston’da kurulan misyonerlik teşkilatı, 1840’lardan itibaren İstanbul’dan başlayarak Anadolu, Ortadoğu ve Balkan coğrafyalarına hızla yayılan bir okullaşma sürecine girmiştir. Bu kitap American Board’un İstanbul’da açtığı okulların ilk örnekleri olan Bebek İlahiyat Okulu ve Robert Kolej’i ve bunların öncesinde geçirilen aşamaları birer bölüm halinde ele alarak detaylı bir incelemeye tabi tutmaktadır. Böylece birbirinden ayrıymış gibi görünen kurumları ve uygulamaları geçmişe atıflar yapmak ve sebep-sonuç ilişkileri içerisinde sorgulamak suretiyle bir bütün halinde görülmelerini sağlamaya çalışmaktadır.

Remzi Oğuz Arık, Coğrafyadan Vatana, Dergah Yayınları

R. Oğuz Arık’a göre milliyetçilik iki merhaleden (Osmanlıcılık ve Turancılık) geçerek yeni döneme girer. “Anadoluculuk” diye isimlendirilen bu görüşte, vatan ve demokrasi önemli yer tutar ve milliyetçilik anlayışında statik ve dinamik unsurları taşır. Yirmi beş yıl içindeki bütün fikrî yazıları bu kitapta toplanmıştır.

Remzi Oğuz Arık, Siyasi Yazılar, Konuşmalar ve Türkiye Köylü Partisi, Dergah Yayınları

“Kullanışlı adam” olmayan idealist R. Oğuz Arık; öncelikle “muallim” ve “eğitici”, “araştırmacı” ve “yazar”, mesuliyet sahibi, kıymet bilen “kalb adamı” ve “aile babası”dır. Hayatı ve mücadelesi bir bütün, hem mareşal hem nefer, kibirsiz ve mütevazı “idealist bir fikir adamı”dır. Bu kitapta; Remzi Oğuz Arık’ın siyasete atıldıktan sonraki siyasî yazı ve konuşmalarıyla kurduğu partinin vefatına kadarki çalışmaları yer almaktadır.

Alper Gencer, Şarkısızın Şarkısı, Dergah Yayınları

“çıkmayan bir şarkı duruyor dudaklarında/ sözler ezberinde

notalar kapmışlar yerlerini/ ah azıcık da ses olaydı derdinin boğazında/ sevgilim sessizlik tartısız bir mukaveledir/ kelimeler tükendikleri yeri/ kendilerine gebe bırakırlar/ hiçbir şey konuşmasan bir sabahın ayazında/ üşümekle sarılmak bir hırkada anlaşırlar/ bu sıra yapraklar rüzgarı uyutur/ –oh mışıl mışıl uyusun–/ gece olduysa göğü bulalım/ kurda ay’ı gösterin/ ‘içim’ desin/ ulusun”

Atakan Yavuz, Dünyanın Rengi, Dergah Yayınları

“Bu motosikleti de yanağımı yalayan rüzgârın cazibesinden çok başımdaki Çin malı kask, uyduruk dizlik, eşantiyon olarak verilen beyaz triko eldiven ve çakma neopren yelekle, beni kaybedenlerin şahı yüce önder Don Kişot’a benzetmesi nedeniyle sevmiştim. Önderimize benzediğime göre artık gönül rahatlığıyla kaybedebilirdim.”

Ahmet Mithat Efendi, Sayyadane Bir Cevelan, Dergah Yayınları

Ahmet Mithat Efendi, Sayyadane Bir Cevelan’da Beykoz’dan başlayıp Tavşancıl’a kadar devam eden, hem avlanma hem de seyahat amaçlı olarak kotra ile yapılan dört günlük bir gezinin notlarını bir araya getirmiştir. Orhan Şaik Gökyay’ın tespitiyle bu eser, sonradan zengin örnekleri görülen yurt içi gezilerini anlatan kitapların ilk örneğidir. Sayyadane Bir Cevelan’ın özgün metninin verildiği bu neşirde günümüz okuru için yabancı sayılabilecek kelimelerin her birinin anlamı dipnotlarda gösterilmiş, yeri geldikçe gemicilik terimleri ve bazı mekân isimleriyle ilgili açıklamalar verilmiştir.

Hüseyin Rahmi Gürpınar, Metres, Dergah Yayınları

“Aşk ve alakaya karşı acaba kaçıncı asr-ı medeniyette sigorta şirketleri teessüs edecek? Hani ya öyle hayırlı bir şirket vücuda getirilse bedel-i taksiti her ne olursa olsun verir, her nev’i bela-yı muhabbete karşı en evvel ben gönlümü temin ettirirdim. Mahalle yangınlarındaki telefat ahşaba, eşyaya aittir. Fakat sevda harikinde doğrudan doğruya insan yanıyor.”

Metres romanında Müştak ve Reyhan tipleri aracılığıyla dönem romanlarında işlenen Fransız metres, alafrangalık, züppelik, yanlış Batılılaşma, eğitim öğretim eksikliği ve Batı’ya öykün-menin hazin sonuçları mizahi bir dille anlatılır. Hüseyin Rahmi, romanda felsefeden de açar ve eğitim üzerine düşüncelerini okuyucuya aktarır.

Sinem Torun, Kamburlar, Kaçaklar ve Kurbağalar, Dergah Yayınları

“Böyle ince şeylere katlanamayan halk ayaklandı: ‘Çabuk öldürün şu kahramanı!’ diye bağrıştılar.

Yazar bu öyküyü yazan kahramanlarını kıskandı ama çaktırmamaya çalışarak, ‘Bir akşam sizinle oturup nar yemek isterim.’ dedi.

Bu öyküyü yazan kahramanlar yazardan daha güzel bir öykü yazmanın verdiği gururla göğüsleri kabararak ‘Öcümüzü aldık!’ dediler.

Ve sen okur, sen ne diyorsun?”

Furkan Çalışkan, Türkiye Saati, Profil Kitap

Sonra bütün lambaları uyandırdık ayrılığı yakarak/ Çünkü ölüm, yani ününe kapıldığımız ölüm/ Topraktan yağmurlar altında yeşertir boz Enveriyeleri/ Karıştırır kırkları birbirine karışan çocukları kırklara/ Karşı tepede bekler Çatalca’da bir Bulgar generali/ Her şey zahmetsiz bir “belki” ile başlar burada/ Ve devam eder, harp ceridemizde yeni bir gelişme gibi

Misli Baydoğan, Yakup'un Kanatları, Ötüken Neşriyat

Hû Diyen Karga- Selçuklu Hikâyeleri adlı kitabıyla, Türkistan’dan Anadolu’ya uzanan Selçuklu neslinin o müthiş serüvenini bizlere bir karganın ağzından anlatan Misli Baydoğan, şimdi de Yakup’un Kanatları adlı kitabı ile okuyucuyu türlü türlü kapıların önüne çekiyor. Her bir öyküde başka mekânlarla, başka hayatlarla ve başka ruhlarla tanıştırıyor… Ve o, bunu yaparken kelimeleri yine ustaca kullanıyor. Sonra birden, sizi alıp ruh dünyanızın derinliklerine götürüyor.

Osman Karatay, İlk Oğuzlar, Ötüken Neşriyat

Oğuzlar, tarihin bize uzak olmayan bir anında ortaya çıktılar. Torunlarının son bin yılın tarihini yazacaklarını bilmiyorlardı elbette. Ne var ki, bu önemli topluluğun erken dönemleriyle ilgili araştırmalar yok denecek kadar azdır ve olanlar da siyasî tarih ağırlıklı çalışmalardır. Selçuklular, Osmanlılar, Akkoyunlular, Karakoyunlular, Safeviler ve Kacarlar gibi imparatorluk sahibi pek çok hanedan çıkartan ve belki kırk tane devlet kuran, ama hepsinden önemlisi dünyanın tam ortasına bin yıl boyunca hâkim olan Oğuzların nasıl ortaya çıktığı ise hâlâ belirsizliğini korumaktadır.

Çok eski tarihlerde değil, Ortaçağ’ın ilerleyen asırlarında gerçekleşen Oğuz etnogenezi, üzerinde çok düşünmeyi ve ayrıntılı çalışmayı hak etmektedir. Etnik oluşum araştırmalarının ülkemizdeki en önemli ismi olan Prof. Dr. Osman Karatay, bu eserinde Oğuzluğun ortaya çıktığı zaman, mekân ve ortam ile etnik bileşenleri konusunda yeni bazı savlar sunmaktadır.

Bayram Durbilmez, Türk Dünyası Kültürü 1, Ötüken Neşriyat

Türk dünyası kültürü, bugün “Türk Dünyası” olarak adlandırılan Türk ve akraba topluluklarını birbirine yakınlaştıran asıl köprüdür. “Türk Dünyası Kültürü -I-” adlı bu kitap “Destanlar”, “Mitolojik Renkler ve Sayılar”, “Sözlü Tarih ve Âşık Edebiyatı”,“Bilmece Kültürü”, “Atasözü Kültürü”, “Evlenme Kültürü”, “Halk Bilimi Çalışmaları” başlıklarını taşıyan yedi bölümden oluşmaktadır.

Bayram Durbilmez’in Türk Cumhuriyetleri ve akraba topluluklarının ortak kültürü konusunda yaptığı akademik araştırmalardan / incelemelerden bir kısmına yer verilen bu kitapta destan, bilmece, atasözleri, alkış, kargış gibi sözlü edebiyat ürünleri ile birlikte halk inanışları, halk hekimliği, mitolojik sayılar, mitolojik renkler, evlenme kültürü ve halk bilimi çalışmaları ele alınmaktadır. Kitabın Türk halk bilimi alanında uzmanlaşanlara, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğrencilerine ve Türk dünyası kültürüne ilgi duyan herkese yararlı olması beklenmektedir.

Altay Cengizer, Osmanlı'nın Son Savaşı, Ötüken Neşriyat

Çözülüp yok olmakta olan bir ülkede meydana gelen insanlık trajedilerinin vebalini tek yöne doğru atmak, dahası, bu acıları güçlerinin doruğundaki Avrupalıların kendi serbest iradeleriyle yol açtıkları büyük insanî trajediler ve Holokost’la aynı düzleme oturtmak ve tek taraflı cereyan etmiş gibi göstermek, -ki bu meselenin insanî özüne doğru yol alınmasını engellemekte- eski bir siyasi mücadeleyi bilinçli şekilde modern zamanlara taşımaktadır. Bu yüzden de iyi niyetli ve ne olup bittiğini gerçekten anlama gayreti içinde olan bir tarih münakaşasıyla karşı karşıya değiliz. Yeni nesiller, yeryüzünün bağlantı noktalarından koptuğu bu zaman diliminin içerdiği anlamı, basit ve yüzeysel zorlamaların dayattığı dar çerçeveler içinden değil, derinlerde yakalamaktan yana olacaklardır.

İsmail Gaspıralı, Eğitim Yazıları, Ötüken Neşriyat

Bu eserde, İsmail Gaspıralı’nın eğitim hususunda çeşitli makale ve kitaplarında ifade ettiği görüşler bir araya toplanmıştır. Elinizdeki kitap, İsmail Gaspıralı’nın eğitim konusuyla alâkalı olarak ve usûl-i cedit fikri etrafında şekillendirdiği düşünceleri ihtiva etmektedir.

Gaspıralı külliyatının sonuncusu olan bu kitap, millet şuurunun kazanılmasında eğitimin ne kadar ehemmiyetli bir rolü olduğunu ortaya koymaktadır. O, millî ve manevî değerlerle insanlığın ortak eserleri olan medenî vasıtaları birbirinden ayırmıştır. Hem Batı’nın teknolojisini almamızın lüzumuna hem de millî kalmamızın imkân ve zaruretine inanmıştır.

Arif Nihat Asya, Sevgi Mektupları, Ötüken Neşriyat

Ay, dağlarına döndükten sonra da beyaz kalacak yüzünü, yüzümüze çevir. Fakat niçin bizden aldığın şeyleri aya götürüp ayda bırakıyorsun? Yıldızlarla, yıldızlardan ışık dilenen ellerle, bizim gecelerimizi bize bağışla ve ayın çocuğu kal. Fakat niçin bizden aldığın şeyleri aya götürüp ayın kulağına fısıldıyorsun? Sesler içimizde sesini tazeleyecek! Şu karanlık dünyanın yuvasını ayda yapan kuş, sen olacaksın. Nisanların, eylüllerin en güzel ayları senin olsun.

Umut Güner, Tarihte Fütüvvet ve Ahilik, Ötüken Neşriyat

İktisadî yönüyle bir esnaf teşkilâtı olan Ahilik, manevî yönüyle âdeta bir tarikat gibiydi. Kendisine ait ahlâkî, insanî ve dinî kaideleri vardı.

Bu yönüyle de cemiyetin sadece ekonomik gelişimine değil, sosyal, kültürel, insanî ve manevî gelişimine de hizmet ediyordu. Umut Güner’in -Dinî, Siyasî ve Sosyal Yönleriyle- Tarihte Fütüvvet ve Ahilik adlı bu kitabı, Türkiye Selçukluları döneminde Anadolu’nun maddî-manevî yapılanmasını idrak etmeye katkı sağlayacak bir çalışmadır.

Me'mun Kewaan, İran Yahudileri, Mana Yayınları

Dünyanın birçok ülkesinde Yahudi varlığı etkin ve aynı zamanda merak konusudur da. Bir taş atımlık mesafedeki komşumuz İran ve içerisinde yaşayan Yahudi azınlığın tarihini en çok bilmesi ve araştırması gereken belki de Türk siyaset ve düşünce dünyasıdır. Arapçadan Türkçeye çevirip okuyucuların beğenisine sunulan bu kitap Yahudi Tarihi konusunda uzman bir yazar tarafından yapılan nadir ve titiz bir çalışma olması yönüyle, bu konuda araştırma yapacak olanlar için önemli bir kaynak niteliğindedir. İran’da Yahudilerin tarihi seyri, yasal durumu, örgütlenme ve eğitim çalışmaları, kültür ve iletişim faaliyetleri, İran’da Yahudilerin Siyonistleşme süreci, Filistin Yahudileri ve Fiilistin’e göç; ayrıca İran, Filistin ve İsrail ilişkileri kitapta yer alıyor.

Ömer Çaha, Sivil Toplum Sivil Topluma Karşı, Mana Yayınları

Türkiye’de sivil toplum konusunun en önemli uzmanlarından biri olan Ömer Çaha, dünyanın değişik yerlerinde kitlesel biçimde boy gösteren “yeni sosyal hareketler” gerçeğini de dikkate alarak sivil toplumun ülkemizdeki serüvenini değişik yazılarla göz önüne seriyor. Kitaptaki yazıları okuyunca sivil toplum örgütlerinin bir fay hattının iki yakasında nasıl konumlandıklarını ve herkesin kendine göre nasıl bir sivil toplum anlayışı geliştirdiğini görmüş oluyorsunuz. 

Ayşe Yaşar Ümütlü, Devlet ve Toplum Felsefesi Üzerine Denemeler, Mana Yayınları

Kitap; fikirler, ideolojiler ve kavramların güncel bir yorumudur; devlet ve toplum yaşamına, siyasi süreçlere dair kafa karışıklığı oluşturan detaylı felsefi meseleleri yalınlaştırıcı, berraklaştırıcı bir perspektiften yazılmıştır.

Devlet kurumları bir reforma tabi tutulmalı mıdır? İyi bir toplum nasıl bir toplum olabilir? Uluslaşmak zorunluluk olur mu? Devlet ve hükümeti temsil edenlerden bazıları neden daha başarılıdır? Siyasi retorikte dürüstlük mümkün mü? Etik ve siyaset bağıntıları nelerdir? gibi klasik sorgulamalara kısa ve kavranabilir fakat basit olmayan cevaplar içermektedir. Felsefenin kavranması zor gibi görünen nitelikli sorgulamalarını düşünmeye teşvik edici bir yaklaşım sunuyor.

Samet Öztürk, Kitap Sevdası - Kitaplar Âleminden Öyküler, Neva Yayınları

Bazen bir sahaf dükkanında, bazen eski bir evde, bazen bir sınıfta, bazen bir köyde, bazen bir handa, bazen bir kitap mağazasında, bazen de bir manastır kitaplığında sürüyor bu seyir. Mümkün olduğunca, kitabın ulaştığı her yerin kapısı çalınıyor.

Kitaplara dair gerçekliklerden, kurgulardan ve ikisi arasındaki orta yoldan müteşekkil; selüloz, hamur ve rutubet kokulu bir çalışma çıkıyor karşınıza.

Kitaplar aleminden taşan öyküler bir şişeye tıkılıp ummana savrulmuş, döne dolaşa avuçlarınıza kadar ulaşmış.

Ayşe Böhürler, Mülteci Parfümü, Erdem Yayınları

Bu kez hikâyeyi gerçek özneler anlatıyor. Savaşı, özlemeyi, korkmayı, beklemeyi, itilmeyi, hayal kırıklığını, umudu, hayatlarını sırt çantalarında, sınırlardan kaçak geçiren mültecilerden dinliyoruz. Ayşe Böhürler, onlarla birlikte Suriye’den yola çıkıp Türkiye, Yunanistan, Makedonya, Avusturya, Almanya, Hollanda, Danimarka sınırlarından geçiyor. Yeniden kurulacak bir hayat için onlarla birlikte umut ediyor, kamplarda kalıyor, evrakları tamamlamaya çalışıyor, İslamofobik saldırılarla baş etmeye çalışıyor, alfabesi farklı yeni bir dili öğreniyor ve savaşın bittiği güzel Suriye günlerini hayal ediyor. Her şey mülteciler adına değil, onlarla birlikte oluyor...

Mikail Türker Bal, Mesnevihan, Erdem Yayınları

Saraybosna’da Mevlevîlik, 20. yüzyılda yaşamış mesnevîhanlar sayesinde dinî bir tezahür olarak devam etmiştir. Bu mesnevîhanlardan biri 2011 senesinde vefat eden Hacı Hafız Halid Efendi Hacımuliç’tir. Hafız Hacımuliç Efendiyi anlamak, son yüzyılda Saray Bosna’da oluşan mesnevîhanlık geleneğini ve şehrin kültür hayatına önemli katkısı olan, Gazi İsa Bey’in vakfettiği mevlevîhanenin tarihçesini bilmeyi gerektirir. Bu nedenle Hafız Hacımuliç’in hayatının anlatıldığı bu eserin ilk bölümünde Saraybosna’da Mevleviliğin ne zaman başladığını, hangi evreleri geçirdiğini ve Saraybosna Mevlevîhanesi’nin tarihi serencamını konu edindik. İkinci bölümde o dönem varlığını artık bir tarikat olarak sürdüremeyen Mevlevîliği temsil eden mesnevîhanların hayatları anlatılmaya çalışıldı.

Gülcan Tezcan, Sağ Yanımda Aşk, Erdem Yayınları

Bu kitap, Gülper-Halit Refiğ, Berat-Cahit Zarifoğlu, İsmet-Mehmet Akif Ersoy, Meşkure-Ahmet Kabaklı, Fevziye-Cemil Meriç, Şirin Pancaroğlu-Utku Dervent, Hicran-Ergun Göze’nin hikâyesi.

Bu kitap, hızlı zamanların yitirdiği hayalin hikâyesi. Bu kitap, içinde kocaman bir boşlukla dolaşanlara, boşluğun derinliğince verilen ümit! Bu kitap, kalpler solda atarken, sağdan akan nehrin serinliği!

Halit Yerebakan, Hayatın Ritmi, Erdem Yayınları

Halk arasında “Kalp kişinin yumruğu büyüklüğündedir.” diye bilinir. Ne var ki çoğumuz, kalbin boyundan katbekat büyük bir yük taşıdığından, bu zor görevin altından nasıl kalktığından pek de haberdar değiliz.

Ülkemizde hâlen yaklaşık her iki kişiden biri kalp hastalıkları yüzünden hayatını kaybetmektedir. Bu kitap okurlarına kalp dostu bir günlük hayatın gereklerini, sağlıklı bir ömür sürmek için bilinmesi gereken anahtar sözcükleri fısıldıyor. Böylece kalbinizi daha yakından tanıyacak ve hayatınızın rutinlerine farklı bir perspektiften bakmaya başlayacaksınız.

Şefik Memiş, Bize Belediye Baksın, Zeytinburnu Belediyesi Yayınları

Şemsettin Şeker-Mustafa Yılmaz, İnfak ve Zarafet, Zeytinburnu Belediyesi Yayınları

Sahn-ı Seman'dan Darülfünun'a, Zeytinburnu Belediyesi Yayınları

Son yıllarda Osmanlı düşünce geleneği üzerine yapılan akademik çalışmalara bakıldığında Osmanlı toplumunun bir bilim ve düşünce toplumu olduğu pekâlâ görülmektedir. Zeytinburnu Belediyesi ve İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi işbirliğiyle 19-20 Aralık 2015 tarihinde düzenlenen ‘Sahn-ı seman’dan Darülfünun’a’ sempozyumu devasa bir mirasın bir parçasına da ışık tutmayı amaçlamıştır. Sempozyumda sunulan tebliğlerin birleştirilmesinden oluşan elinizdeki kitabın 16. yüzyıl Osmanlı fikir hayatının akademik dünyaya takdiminde önemli bir hizmet göreceği düşünülmektedir.

Mücahit Koca, Aşıklar Caddesi, Sur Yayınları
Mücahit Koca, Yeni Yürek, Sur Yayınları
Mücahit Koca, Rubailer, Sur Yayınları

Kasım Şulul, Hayat El-Harrani, İnsan Yayınları

“Hayırlı isleri ertelemekten sakın. Zira ertelemek, isteyip geregini yerine getirmeyeni batırır. Gafletten sakın. Zira gaflet kalbi karartır. Mazeretinin olmadıgı durumlarda agır hareket etmekten sakın. Zira agırdan almak pisman olacakların sıgınagıdır. Zâhit zamanın kıymetini bilen ve geregini yerine getirendir. Sen Allah'ın affını sadık tövbe ile talep et.”

“Kim Allah korkusunu kalbinde yasamak ve sıddıkların hallerine muttali olmak isterse, helal rızıktan baskasını yemesin; sünnet ya da farz dısında baska bir seyle amel etmesin.”

Leo Schaya, Sufi Tevhid Öğretisi, İnsan Yayınları

Bu kitabın amacı, Müslüman’ın Amentüsünden yani “Lâ ilâhe illa’llah / Allah’tan baska tanrı yoktur”; kelime-i tevhidden ve onun tasavvufî yorumundan hareket eden sûfi metafiziginin temel görünümlerini açıklamaktır; ki bu yoruma göre, “Tanrı”, “Tek olan Bütün”dür ve “Tek olan bu Mutlak Varlık bütün her seydir”. Iste biz, hem Islâm metafizigi hem de evrensel metafizik olan bu metafizigi, aynı zamanda bu metafizikten çıkan kozmolojiyi, ayrıca insanı “birlikte varolus” (coexistentielle) vehminin dısında “ikincisi olmayan Mutlak Bir”e (el-Ahad, es-Samed) götüren tevhid yolunu ele alıp yeniden anlatacagız.

Özcan Hıdır, Hıristiyan Kültürü ve Hadisler, İnsan Yayınları

Hadislerin, Inciller (kanonik-sinoptik-apokrif) ile karsılastırılması, Islâm ülkelerinde bugüne kadar ihmal edilmis oldukça önemli bir konudur. Özellikle tefsir-tarih kitaplarında yer alıp “Isrâiliyyât-Mesîhiyyât” olarak adlandırılan rivayetlerin tedkikine dair Islâm dünyasında pek çok çalısma yapılmıssa da, meseleyi arka plan bilgileriyle inceleyen ilmî mesailer son derece azdır. Özcan Hıdır’ın, “Hıristiyan Kültürü ve Hadisler / Zühd Hadisleri-Literatürü Özelinde” baslıgını tasıyan bu çalısması, kavramsal çerçeve, metodu ve kaynaklarına dair bilgi ve degerlendirmelerin yer aldıgı giris bölümünün ardından; anahatlarıyla Hıristiyanlık tarihi, kutsal kitapları ve Arap Yarımadasındaki Hıristiyanların kutsal kitap, mabed-manastır ve Hz. Peygamber ve ilk Müslüman nesillerle iliskisini; Kur’ân, Hz. Peygamber ve genel anlamda Hıristiyan kültürünün hadislere etkisi iddialarını farklı perspektifler, problemler, sebepler, alanlar ve iddialar baglamında inceleyen önemli bir eser.

Savaş Barkçin, Bir Kutlu Sefer, İnsan Yayınları

Tasavvuf kimine göre “çözmek ve baglamak” demek... Kulu dünyadan çözmek, sonsuza baglamak... Nefsinden çözmek, kalbine baglamak... Islâm dünyasının her kösesinde bir tekke, bir zaviye var. Kimi Kâdirî, kimi Naksî, kimi Halvetî, kimi Sâzelî... Her toplumun içinde kandil gibi parlarlar. Edebin adresi, muhabbetin kalesidir onlar... Dergâhlar büyük bir medeniyetin alamet-i farîkasıdır. Bu kitapta tasavvufun gönüllere, hayata, medeniyete vurdugu mührü anlatıyoruz. Bir’e giden bir kutlu seferi...

Paul Schrader, Sinemada Aşkın Üslup, İnsanart

Paul Schrader, Sinemada Aşkın Üslûp başlıklı bu kitabında sadece film sanatının değil, sanatın birçok alanının maneviyatla kurduğu ilişkinin formuna dair derinlikli bir araştırmaya soyunuyor. Dreyer, Bresson ve Ozu gibi, ikisi Avrupa, birisi Japon geleneğinden gelen üç ayrı yönetmenin "maneviyatındaki" ortak unsurları bulmaya çalışarak bu unsurlar üzerinden "aşkın üslûp" adını verdiği bir anlayışın "kodlarını" keşfetmeyi hedefliyor. Bu arayış içinde, Gotik sanattan Bizans ikonalarına, Zen sanatından, Hint geleneklerine, hatta Islam soyut sanatına kadar pek çok sanat gelenegini derinlemesine kazımaya çalışıyor.

Sadık Hidayet, Kör Baykuş, İnsanKitap

Kalbim durmuş soluk alamıyordum. Nefesimin bir bulut ya da bir duman gibi uçup gitmesinden korkuyordum. Onun o harikulade suskunluğu, aramıza sırça bir duvar dikmişti. O anda, o saatte, o sonsuzlukta boğuluyordum. Kimsenin dayanamayacağı olağanüstü bir şeyi ya da ölümü görmüş gibi bakan yorgun gözleri yavaş yavaş süzülüyordu.

A. Cahit Zarifoğlu-ACZ Kitabı, Beyan Yayınları

bugünün ve yarının gençleri Cahit Zarifoğlu’nu tanısın, ansın, anlasın istedik. Hakkında sahih, sağlam, tutarlı bilgilere sahip olsun. İnsan olduğunu aklından çıkarmadan, bazı aklı evvellerin yaptığı gibi onu sanatsal putlara çevirmesin. Düşünce güneşinin verimi olan müktesebatıyla ne laf kalabalığı yapsın, ne hariçten gazel okusun. Bu şuurla hareket ederek başladık çalışmamıza. Cahit Zarifoğlu hakkında alanında etkin ve yetkin sanat ve düşün insanlarını belirledik. Onlarla temaslar kurduk, değerlendirmelerini aldık. Bu arada kitabımızı görsellerle destekleyip farklı bir boyut eklemek istedik. Bunun için Cahit Bey’in ailesinden ve yakın dostlarından yardım aldık. Karınca kararınca da olsa ilim dünyasına biyografik bir metin bırakmaya gayret ettik.

Abdurrahman Arslan, Yeni Politik Kültürün Dünyasında, Beyan Yayınları

Abdurrahman Arslan, Yeni Politik Kültürün Dünyasında kitabında belli başlı odaklar üzerinden günümüz siyasal tartışmalarına yönelik bir kritik bakış ortaya koymakta. Bilinen dünyanın gözümüzün önünde başka bir şeye dönüşme sürecini irdeleyen bu metinler, çağdaş siyasi düşüncedeki anahtar terimleri anlamanın ve tartışmayı daha ileri detaylara açmanın yolunu açıyor.

Osman Koca, Gençler İçin Peygamberlerin Hayatı, Beyan Yayınları

Dünya hayatında bulundukları sürece ‘hayr ve şer’ yani ‘iyilik ve kötülük’ adı verilen kutuplar arasında gidip gelerek sınanan insanlar bu yolculuklarında yolgösterici rehberlere ihtiyaç duymuşlardı. Peygamber adı verilen bu önderler, insanlara iyi ile kötüyü, doğru ile yanlışı tanıtmış ve onlardan adalet üzere bir hayat yaşamalarını istemişlerdi. Buna rağmen kimi insanlar doğru yolu, kimi insanlar da batıl çizgiyi tercih etmişlerdi. Bu çalışma; ilk insandan günümüze kadar süregelmiş olan bu mücadelenin sembol ismi olan peygamberlerin hayatlarını ve verdikleri mücadeleyi, Kur’an’ın rehberliğinde tanıtmayı amaçlamaktadır. 

Malcolm X, Köklerimiz, Beyan Yayınları

Amerikan siyah müslümanlarının en önemli temsilcilerinden biri olan Malcolm X'in, atalarının geçmişine ve Amerika'da yaşadığı sıkıntılara yönelik değerlendirmeleri.

Atasoy Müftüoğlu, Evrensel Ufkun İmkanları, Beyan Yayınları

Evrensel Ufkun İmkânları, Atasoy Müftüoğlu’nun siyasî alan, hayat, edebiyat, İslâmî uyanış, öncüler, okuma, vakit ve kültür konularında verdiği söyleşilerin önemli bir kısmını bir araya getiriyor. Yazar, sorular karşısında bazen düşüncelerini açıyor, bazen de üzerine doğrudan yazmadığı konular hakkında görüşlerini açıklıyor.

Arap isyanları, İran ve Suriye meselesi başta olmak üzere aktüel konularda muhabirlerin tüm sıkıştırma çabaları karşısında Müftüoğlu’nun bir yandan hakikatin hakkını verirken bir yandan da zarafeti elden bırakmadan günün moda kanaatleriyle arasına eleştirel bir mesafe koymaya çalıştığını görüyoruz.

Atasoy Müftüoğlu, Umut ve Sorumluluk, Beyan Yayınları

Umut ve Sorumluluk, siyasî ve kültürel meselelere titizlikle eğilen Atasoy Müftüoğlu’nun eleştirel merakını diri tutmasının yanında eleştirel mesafesini korumasının hâsılası olan söyleşileri içeriyor.

Kitapta son yıllarda bütün dünyada politika analizlerinde sıkça kullanılan, neoliberalizm, popülizm, emperyalizm, seküler kesinlikler, postkolonyalizm gibi kavramlara da atıflar söz konusu. Meseleler genellikle İslâm dünyasının karşı karşıya kaldığı sorunlarla birlikte tartışılıyor. Metinlerde, bir tarih felsefesine sahip olarak umutlu olmanın değeri; zihinsel sömürge durumundan kurtulmanın gerekliliği; neonurculuk eleştirisi; dünyada ve Türkiye’de İslâmcılık bağlamındaki gelişmeler öne çıkıyor. Her halükârda söyleşiler, yirmi birinci yüzyılın ilk çeyreğinin politik altüst oluşlarını anlamlandırmaya çalışmanın ötesine uzanan bir bakışa sahip.

YORUM EKLE