Okurlarımızın bildiği üzere, kurulduğu 2008'den beri sitemiz kültürün tüm alanlarında olduğu gibi yeni çıkan kitapların değerlendirilmesi hususunda da özel haberler, değerlendirme metinleri yayınlıyor. Habercilerimizin özverili çalışmaları, sitemizin yayın dünyasını yakından izlemesine ve gelişmelerden (yeni çıkan kitaplar da dahil) okurlarını haberdar etmesine vesile oluyor.
Özellikle son 3 yıldır çeşitli yayınevleri Dünyabizim ofisine yeni çıkan kitaplarını gönderme zahmetinde bulunuyorlar. Kendilerine teşekkür ederiz. Bizler de, yayın ilkelerimize uyan kitapları habercilerimize dağıtıyor, eğer kitabı okuyup da severlerse, haber yapmaya değer görürlerse haberleştirmelerini rica ediyoruz.
Şimdiye kadar bu tür yeni çıkan hangi kitaplar değerlendirildi, özel haberler üretildi, hepsine Dünyabizim Ansiklopedisi'nde ilgili kitap/yazar başlığı altında ulaşabilmeniz mümkün: //www.dunyabizim.com/tags
Artık her ay başında, geçen ay içinde sitemize hangi yayınevleri neler göndermişse onları toplu olarak siz okurlarımızla paylaşıyoruz. Elbette her bir kitap için inşallah özel haber/ler de üretmeye/ üretilmesine vesile olmaya devam edeceğiz.
Aşağıda Ağustos-2017 döneminde Dünyabizim'e gelen kitapları listeledik. İyi okumalar..
![]() |
Omar Saif Ghobash, Genç Müslümana Mektuplar, Profil Kitap Birleşik Arap Emirlikleri’nin Rusya büyükelçisinden, 21. yüzyılda Müslüman olmak üzerine cesur ve samimi bir anlatı… Omar Saif Ghobash, oğluna yazdığı mektuplarda, eğitimli bir diplomatın deneyimi ve baba olmanın sorumluluğuyla, çağımızın küresel problemine dair okunmaya değer bir metin sunuyor. Bugünün genç Müslümanları yarının liderleri olacak, ancak çoğu, teknoloji devrinde kolayca maruz kaldıkları köktenci propagandaya karşı savunmasız! Ghobash, aktif ve üretken bir biçimde modern dünyaya ayak uyduran ılımlı Müslümanların İslam’a uygun tek bir ses olmak için nasıl bir araya gelebileceklerini tartışıyor, “İyi Müslüman olmak ne demektir?” sorusunun cevabını arıyor. |
![]() |
Halil İnalcık'ın Merceğinden Tarih Bilinci, Profil Kitap Eserleri tüm dünyada ilgiyle okunan Halil İnalcık’ın bu kitabı; bazı söyleşilerinin, röportajlarının ve yazılarının Tarih Bilinci başlığı altında bir araya getirilmesiyle oluştu. Türkiye’de kültürü yok eden, siyaseti karmaşaya götüren ve nihayetinde ekonomiyi tehlike içine atabilecek bakış açılarının öncelikli olarak değişmesi gerektiğine değinen İnalcık; tarihte tenkidin nasıl yapılması gerektiğini verdiği örneklerle pekiştiriyor ve geleneksel tarihçilik algısından sıyrılabilmemiz için tarih okurlarına ışık tutuyor. |
![]() |
Edibe Sözen, Söylem, Profil Kitap “Söylemin keşfinden sonra, artık evrensel gerçeklik yoktur; gerçeklikler vardır. Gerçeklik söylemle ve söylem içinde inşa edilen şeydir. Her söylem bir gerçeklik inşasıdır ve dolayısıyla, artık söylemlere tekabül eden gerçeklikler söz konusudur. Eylem ve etkileşimlerimizi belirleyen, içinde bulunduğumuz dünyevî hayatı anlamlı ya da anlaşılır kılan, dille ve dilde inşa edilen sosyal gerçekliklerdir.” |
![]() |
Nil Gülsüm, Net Duruş & 15 Temmuz Röportajları, Profil Kitap Binali Yıldırım'dan İbrahim Eren'e, Kenan Sofuoğlu'ndan Abdülkadir Selvi'ye, Bülent Turan'dan Nedim Şener'e, Hülya Koçyiğit'ten Erol Göka'ya onlarca isimle, gazeteci Nil Gülsüm'ün 15 Temmuz'a dair yaptığı röportajlar Net Duruş'ta bir araya geldi. |
![]() |
Meralsu Karaloğlu, Zamanın Efendileri Diriliş, Profil Kitap 14 yaşındaki yazarın şaşırtıcı, büyüleyici ve sürprizlerle dolu dünyası… Eşsiz hayal gücü sayesinde yazdığı birbirinden ilginç karakterler… Ve ortaya çıkan masal ve gerçek arasındaki şaşırtıcı kurgu… Zamanın Efendileri - Diriliş’te genç bir yazarın renkli dünyası ve şaşırtıcı üslubuyla karşı karşıyayız ve Meralsu Karaloğlu bu kitabıyla şüphesiz Türk edebiyatında yeni dünyaların, farklı pencerelerin kapısını aralıyor. |
![]() |
Lao Zi, Yol ve Erdem Öğretileri, Ötüken Neşriyat Adı Çincede Yaşlı Efendi anlamına gelen Lao Zi, Uzakdoğu felsefesinin en müphem, en esrarlı ve anlaşılmaz sözlerinin yazarıdır. Aslına bakılırsa bu malûmat da kendisi gibi esrarlıdır, çünkü onun gerçekten yaşayıp yaşamadığı bir sırdır. Yaygın kanı olarak, Lao Zi'nin M.Ö. 6. yüzyılda yaşadığı düşünülür. Fakat hayatı hakkındaki bu kanı rivayet ve efsanelerden derlenmiş olduğu için, bu konuda da muhtelif ve birbiriyle çelişen iddialar mevcuttur. Kesin bilinen bir şey varsa, o da, Lao Zi'nin Tao düşüncesinin Asya'daki en yaygın üç dinî sisteminden biri olan Taoizm'i meydana getirdiğidir. Rivayete göre Lao Zi kuru bir yaprağın ağaçtan düşerek savrulduğunu görmüş ve yaprağın rüzgâra hiç karşı koymadan kendisini akışa bırakmasından ilham alarak etrafında olup bitenlere kayıtsız Taocu bireyi, yani 'Yol Eri'ni şekillendirmiştir. Yol Eri, Lao Zi'inin ideal insanı, ermişidir. |
![]() |
Eduard Philippe Engelhardt, Türkiye ve Tanzimat, Ötüken Neşriyat Osmanlı Devlet'inde 20 yıla yakın bir süre diplomatik görevlerde bulunan Fransız sefirlerinden Eduarda Philippe Engerlhart, Sultan İkinci Mahmud'un saltanatının sonlarından 1882'ye kadar gerçekleşen mühim olaylar ve "Tanzîmat" hakkında deriniğine tedkîklerde bulunmuş, bir çok vesîkalar toplamış, nihayet tedkîklerinin netîcelerini Türkiye ve Tanzîmat - Devlet-i Osmaniye'nin Târih-i Islahatı 1826'dan 1882'ye- kitabı ile neşretmiştir. Türkiye ve Tanzîmat kitabını okuyup bugünle mukayese ettiğinizde, Avrupa'nın hâlâ bizim iç mes'elelerimize, "onlar medenî biz barbar imişiz gibi" bakmaya ve müdâhale etmeye devam ettiğini ve tarihî mes'elelerimizi kendi hür fikrimizle, araştırarak ve yorumlayarak ele almanın ne kadar zarurî bir ihtiyaç olduğunu hissedeceksiniz. |
![]() |
İdigey ile Moradim, haz. Mustafa Arslan, Ötüken Neşriyat İdigey ile Moradım Destanı özelde Başkurt, genelde Türk kültürel belleğinin dış dünyaya yansıyan anlam alanlarından biridir. Hem mitolojik dönemden itibaren zihinsel akış halindeki kültürel kodları hem de tarihî dönemin bilinen belge ve bilgilerini bugünün insanına bir hatırlatma figürü olarak sunan önemli eserlerdendir. İdigey Destanı, birden fazla Türk boyu arasında bilinen ve anlatılan destanlardan biridir. Başkurtlar dışında Kırım ve Kazan Tatarları, Altay, Kazak, Özbek, Türkmen, Nogay ve Karakalpaklar arasında yaşamaktadır. Genel olarak destanın ana konusu ve olay örgüsü 14-15. yüzyıllarda Altınordu Devleti içinde yaşanan mücadelelere dayanmaktadır. Araştırıcılar özellikle Kazak-Nogay destan sahasındaki destanlarda tarihsel gerçekliklerin diğer destan sahalarına göre daha ağır bastığı ve bunun en güzel örneklerinden birinin "Edige Destanı" olduğunu belirtirler. |
![]() |
Turgut Güler, Değirmen Taşı & Akşemseddin'in Romanı, Ötüken Neşriyat Şehsüvâr-ı Cihângîr-Fâtihnâme, Cihângîr Tûğlar-Selîmnâme ve Demir Kuşaklı Cihângîr-Süleymânnâme kitaplarıyla Türk tarihinin üç büyük hakanını Türk kültürünün maddî ve manevî birikimleri içinde ele alarak onları tarihimizin en nadide mevkilerine yerleştiren Turgut Güler, bu kez Türk Devleti’ni bir cihan devleti yapan Fâtih Sultan Mehmed Hân’ı kutlu günlere hazırlayan hocası Akşemseddin’i Değirmen Taşı romanıyla bizlere anlatıyor. Akşemseddin, ârif lisânıyla, “değirmen taşı” sözünün içine, koskoca Türk Cihân Devleti’nin cümle ahvâlini ve işlerini sığdırıvermişti. Değirmen taşının dönmesi, her bir gayretin semere verdiğinin işâreti idi. Değirmen taşları dönüyorsa, Devlet-i Ebed-Müddet’in dünü, bugünü ve yarını birleşmiştir. Zamânını aynı tesbîh ipine dizen Türk Devleti, buradan alacağı arka çıkma ile olmazları oldurmaya devâm edecektir. |
![]() |
Ömer Seyfettin, Ashab-ı Kehfimiz, Ötüken Neşriyat Prof. Dr. Nâzım Hikmet Polat tarafından hazırlanan Ötüken'in Ömer Seyfettin Külliyatı; yazarın sağlığında yayımladığı kitaplar esas alınarak aynı çerçevedeki diğer metinlerin ilgili eserlere eklenmesiyle meydana getirilmiştir. Sözlük anlamı “mağara mensupları” olan “Ashab-ı Kehf”, Türkçede “Yedi Uyurlar” diye anılır ve halkından yüz çevirip uzaklaşarak bir mağarada asırlarca uyuyan yedi insan ve bir köpeği ifade eder. "Ashab-ı Kehf", Hıristiyanlık ve İslamiyet’te, kutsallık atfedilen bir kavram olarak kullanılsa da, yine de toplumundan, dünya meselelerinden, güncelden uzaklaşıp âdeta rüya âleminde yaşamanın remzidir. Ömer Seyfettin’in romanında (uzun hikâyesinde), işte bu anlamda yani yabancılaşmayı temsil edecek biçimde kullanılmıştır. Külliyatın Ashab-ı Kehfimiz başlıklı bu dördüncü cildi, aynı zamanda baştan sona bir aydın eleştirisidir. |
![]() |
Egemen Çağrı Mızrak, Bozkır Kavimleri, Ötüken Neşriyat M.Ö. VII. yüzyıldan başlayarak M.S. VI. yüzyılın üçüncü çeyreğinde vuku bulan Gök-Türk fetihlerine kadar Doğu İran, Toharistan, Soğdiyana ve Kuzey Hindistan coğrafyaları Avrasya bozkırlarının muhtelif atlı-okçu savaşçı kavimleri tarafından hâkimiyet altına alınmıştı. Bunlar arasında en meşhur olanlarını kronolojik bakımdan “Sakalar, Yüeh-chih’ler ve Hunlar – Chionit, Kidarit, Eftalit/Ak Hun” şeklinde sıralayabiliriz. Bazı bilim adamları bu atlı-okçu bozkır kavimlerinin menşeinin Altaylı olduğunu iddia ederken, diğerleri (ki bilim adamlarının önemli bir kısmını oluşturmaktadır) onların Hint-Avrupalı oldukları görüşündedirler. |
![]() |
Vatanı Dilinde Cengiz Dağcı Kitabı, Haz. İbrahim Şahin Salim Çonoğlu, Ötüken Neşriyat Vatanını kaybetmiş ve bir daha dönüp onu görememenin acısını derinden yaşamış biri olan Cengiz Dağcı, Türkçeyi kendine vatan bilmiş ve vatanı Kırım’ı yazdığı her cümleyle adeta coğrafyadan çıkartıp Türklük muhayyilesinin en pak yerine işlemiştir. Hakkında akademik yayınlar hazırlamış isimlerin makalelerinden oluşan Vatanı Dilinde Cengiz Dağcı Kitabı, dört bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümdeki yazılar, Dağcı’nın romanlarına dair değerlendirmelerden, ikinci bölümdekiler ise daha çok Dağcı’nın dili ve zihni arasındaki ilişki üzerinde duran yazılardan, üçüncü bölümü Dağcı’nın çok az bilinen şairliği ve şiirleri hakkındaki iki yazıdan oluşurken, son bölümde de, onun eserlerinde önemli bir yer tutan Kırım halk kültürünün değerine işaret eden yazılar mevcuttur. |
![]() |
Milay Köktürk, Toplum ve Kültür, Ötüken Neşriyat Prof. Dr. Milay Köktürk’ün Eleştirel Yazılar serisinin üçüncü kitabı olan Eleştirel Yazılar-III Toplum ve Kültür, binlerce yıllık Türk kültürünün “yeni zamanlar”da yüzleştiği ciddi meseleler karşısında nasıl bir “hâl” aldığını değerlendiren yazılardan oluşuyor. Kültür felsefesi üzerine çok ciddi çalışmaları bulunan Prof. Dr. Milay Köktürk, Türk aydının birkaç asırdır dûçar olduğu “acilcilik” hastalığına kapılmadan, okunmayı hak eden değerlendirmeleriyle bugün yaşadığımız kültür krizinin çeşitli veçhelerini ortaya koyuyor. Kitapta yer alan “Kültür Üzerine”, “Özgürlük ve Kültür”, “Ahlâkın Yeniden İnşası”, “Kültürel Müdahale ve Kırılma”, “Kültür Krizi”, “Gelenek”, “Toplumsal Aklın Krizi”, “Kültürel Trajedi ve Yaşama Estetiği”, “Kimliğe Edebiyat Üzerinden Bakmak”, “Ortak Dünyaya Suikast: Etnisite İnşası”, “Kültürün İlk Dili: Mitoloji”, “Kozmopolitizm Üzerine” gibi yazılarla güncel olayların ışığında ama felsefî derinlik ve sağduyunun rehberliğinde kültürümüzün bilhassa bugünkü hâli ve gelecekte karşılaşabileceği muhtemel meseleleri üzerine bizleri düşünmeye sevk ediyor. |
![]() |
Necati Demir, Anadolu Türk Masallarından Derlemeler, Ötüken Neşriyat Kültürümüzün çok uzun bir geçmişi ve muazzam bir derinliği bulunmaktadır. Dolayısıyla kültürümüz çok büyük bir zenginliğe ve köklü bir yapıya sahiptir. Türk kültürü, her sahada önemli ve nitelikli insan yetiştirmek bakımından dünyada eşi olmayan bir kültürdür. Türk tarihinde alp ve bilgenin çok olması bundandır. Bununla birlikte binlerce yıllık Türk kültürü, yeni zamanların yıkıcı tesirleri karşısında bugün maalesef pek çok kültür unsurunu kaybetme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Prof. Dr. Necati Demir, kültürümüzün karşı karşıya olduğu sıkıntıların farkında bir aydın olarak, yaklaşık otuz yıldır hiç durmadan ve dinlenmeden kültür varlıklarımızın kayıt altına alınması ve bunların geniş kitlelerce okunup bilinmesi uğraşı içindedir. Anadolu Türk Masallarından Derlemeler başlığıyla sunulan bu çalışmada, Prof. Dr. Necati Demir'in 1985 yılından bu yana Anadolu'nun muhtelif yörelerinden, bizzat masal anlatıcılarının kendilerinden dinleyerek kayda aldığı 330 masal bulunmaktadır. Alfabetik sıraya göre dizilmiş masallarda geçen mahallî kelime ve deyimler ile ifade biçimleri için bir sözlük hazırlanmış ve masalların kaynak şahısları ile ilgili bilgiler de okuyucunun dikkatine sunulmuştur. |
![]() |
İlyas Topsakal, Sibirya Tarihi, Ötüken Neşriyat İlyas Topsakal’ın Başlangıçtan 1917’ye Kadar Sibirya Tarihi adını taşıyan eserinin girişi gelecekte alanda yapılacak çalışmalara katkı sunmak amacıyla Sibirya tarihinin ana kaynaklarına ayrılmıştır. Daha sonra tarihin ilk devirlerinden başlayarak Sibirya kültürleri ve bölgede ikamet eden kavimler anlatılmış ve Rusların bölgeye nasıl ve hangi amaçla geldikleri ele alınmıştır. Rus istilasının yüzyıl yüzyıl ve aşama aşama incelendiği eserde, Rusların bölgeye nüfus akışını tanzim etmeleri, içtimai, iktisadi ve idari nizamlarını kurmaları yine kronolojik olarak gösterilmiştir. Nihayet, Rusların gelmesinden sonra bölgede dini ve kültürel hayatın nasıl dönüştüğüne dair tafsilatlı bir bölümü kaleme mevcuttur ki, kanaatimizce bu bölüm, eserin en can alıcı noktasını teşkil etmektedir. |
![]() |
Hasan Erimez, Bin Yılın Göçü & Alpler Çağı, Ötüken Neşriyat Dünya üstünde bugüne kadar yaşanmış pek az göç, tarihin seyrini geri dönülmez olarak değiştirmiştir. Bunların başında da Oğuz boylarının göçü geliyor. Daha önce kaleme aldığı Demirdağın Kurtları ve Kutlu Kağanlık -Göktürklerin Doğuşu- romanlarıyla tarihî roman severlerin büyük beğenisini kazanan Hasan Erimez, bu kez de Göktürk Kağanlığı’nın yıkılmasından sonra kaderlerini yeni bir istikamette arayan Türklerin yüzyıllar süren o destansı göçüyle okuyucuların karşısına çıkıyor. |
![]() |
Yahya Kemal Taştan, Balkan Savaşları ve Türk Milliyetçiliğinin Doğuşu, Ötüken Neşriyat Âdeta Balkan İmparatorluğu addedilebilecek Osmanlı Devleti’nin son asrında cereyan eden Balkan Savaşları; Türk milliyetçiliği ve Anadolu topraklarında kurulan millî devlet için bir dönüm noktası teşkil eder. Balkan Savaşları, Osmanlı Devleti’nin ilk topyekûn savaşları addedilebilir. Osmanlı toplumunda yerle¬şik sınırların ve ikiliklerin nispeten aşılması; askerler ve sivillerin, Müslümanlar ve gayrimüslimler, erkekler ve kadınların kısacası tüm Osmanlı vatandaşlarının siyasî ve içtimaî hayata etkin biçimde dâ¬hil olması, söz konusu savaşlar ile mümkün olmuştur. Bu sebeple Balkan Savaşları, o ana kadar rüşeym hâlinde olan Türk milliyetçiliği fikrinin geliştiği, palazlandığı, entelektüel bir vâkıa olmaktan çıkıp geniş kitlelere yayıldığı bir dönemi ifade eder. |
![]() |
Fuzuli Bayat, Kadim Türklerin Mitolojik Hikayeleri, Ötüken Neşriyat Fuzuli Bayat, Kadim Türklerin Mitolojik Hikâyeleri adlı bu eserinde; değerlerimizin bir parçası olan Türk mitlerini bir araya getirerek bu mitlerin yalnızca şifahî kültürümüzün bir ürünü olarak değil, aynı zamanda yazılı bir mitoloji olarak da muhafaza edilmesine katkı sağlamıştır. Kadim Türklerin mitolojik hikâyeleri yazılı hale getirilip muhafaza edildikçe, cemiyetimizin fertleriyle bütünleşip onların zihin dünyasında yer edindikçe ve nesilden nesile aktarıldıkça, Türk kültürünü zenginleştiren değerler arasında çok daha kuvvetli olarak yer alacaktır. Tarihî ve coğrafî alanı oldukça geniş olan Türk mitolojisi, Türklerin tarihleri boyunca temas ettikleri toplumların mitolojilerinde de göz ardı edilemeyecek mühim bir fonksiyona sahip olmuştur. Fuzuli Bayat’ın da ifade ettiği gibi; “Mitosları sözlü kültürde yaşatıp bugün tarih sahnesinde olmayan halklar, onların gerçek sahipleri değillerdir. Bu mitlerin sahipleri, onu yazıya aktarıp sonraki kuşaklara miras bırakanlardır.” |
![]() |
Fatih Baha Aydın, Bihaber, Ötüken Neşriyat Bir akademisyen niye yalan söyler? Yahut insan, niçin yalan söylediğini bilebilir mi? Edebiyat fakültesinde hocalık yapan Kazım Kanmaz, otuzlu yaşlarındayken bir yalan söylemeye karar verir. Hayat macerasında karşısına çıkmış insanları alıp bir potada eritir ve 19. yüzyıl Osmanlı’sında yaşamış zavallı bir kadın ressamı, Suat Hanım’ı yaratır. Makaleler ve kitaplar yazar, söylediği yalanı yıllar içinde büyütür. Bihaber, geçmişine anlam vermeye çalışan bir akademisyenin kendi kişisel tarihinde gerçekleştirdiği trajik bir arkeolojik serüven. Bir itirafla başlayan roman, kahramanı adım adım yalana götüren olayları ve insanları, tarafsız olamayacak birinden, yine kahramanın ağzından okuyucuya ulaştırıyor. |
![]() |
Osman Karatay, Mürdüm, Ergenekon Öncesi Konuşulanlar, Ötüken Neşriyat Genel Türk Tarihi araştırmalarının yetkin ismi Prof. Dr. Osman Karatay, akademisyen kimliğinden sıyrılarak, okuyucuları Ergenekon’dan da öncesine götürüyor. Yıllardır Türk tarihinin temas edilmekten en fazla çekinilen, en çetrefilli meseleleri hakkında kalem oynatan ve yazdığı eserler sadece tarihçiler ve araştırmacılar tarafından değil, genel okuyucu kitlesince de beğenilerek takip edilen Osman Karatay, edebiyat sahasında da eşine pek rastlanmayan bir üslûp ve teknikle, sadece diyaloglardan oluşan Türk edebiyatının en sıra dışı romanlarından birine imza atıyor. “Türkleri Ergenekon’a çekilmeye zorlayan şey neydi? Ergenekon’a geçilmeden önce neler yaşandı? Niçin Ergenekon?” gibi sorulara, hayal dünyamızın derinliklerine işleyecek bir kurguyla cevap veriyor Osman Karatay. |
Ötüken Neşriyat Tekrar Baskı |
Yılmaz Öztuna, Yavuz Sultan Selim |
![]() |
Hasan Basri Bilgin, Çakıl Taşları, Mihrabad Yayınları Yüce Yaratan, insanı yarattıklarının en mükemmeli olarak vasıflandırmış olup HAYATI, geçici ve esrarengiz bir oyun, hem de; içinde “Seçme Hürriyeti” bulunan sonu belli bir bekleme süresi olarak tanzim buyurmuş. Yani;“Sen insansın, insan gibi yaşa!” denmiş bize! Etrafına bak, sevinçler bir dağ bu hayatta, hüzünler derin kuyu. Sen, inen bir kayık, çıkan bir kayık, Şaşkınsın burada! Oysa bir kova olabilse insan; önce İMAN ahdiyle doldursa içini ve “DUA, yaşamanın gıdası!” diye haykırsa. Sonrası kolay; “Aşkı deniz, gökyüzünü onun üstünde bir köpük” olarak algılayıp hayatını onunla renklendirecek. Yarını görmeyenlerin bu günü yaşamaya mecali kalmaz!.. Yarınlar ise ÇAKIL TAŞLARINI cevhere çevirenlerin olacaktır. İşte bütün SIR burada!. |