Cemil Meriç'in hangi eserini önerdiler?

Yeryüzünden geçen bir fikir işçisiydi Cemil Meriç. Özge Sena Bigeç, onu az ve çok okuma imkanı bulanlara sordu.

Cemil Meriç'in hangi eserini önerdiler?

Yeryüzünden geçen bir güzeldi Cemil Meriç. Onu az ve çok tanıma imkanı bulanlara; ‘En çok hangi eserlerinden istifade ettiklerini, hangi eserlerinin ihmal edildiğini, İnsanlara hangi eserini okumayı tavsiye ettiklerini’’ sorduk.

Cenk Dilberoğlu

En çok "Bu Ülke" ve "Jurnal" isimli eserlerinden müstefid olduk.
En çok "Umrandan Uygarlığa" adlı eseri ihmal ediliyor.

"Bu Ülke" isimli eserinin okunmasını salık veririz..

Bünyamin Yıldız

Bir aile dostumuzun tavsiyesiyle Cemil Meriç okumaya başladım. En çok Kırk Ambar’ı beğenerek okudum. En çok derken; çok defa tekrar ettim kitabı.

Cemil Meriç’in eserlerini ayrı ayrı tasnif etmeyi uygun görmüyorum. Kendi içinde taşan düşünce ve fikir sellerinden sadece birkaç avuçtur kitapları.

Meriç kitaplarında; şu okunmalı, bu okunmamalı demek bence yanlış olur. ‘‘Bu Ülke’’ ve ‘‘Kırk Ambar’’la başlanmalı, derim. Diğerleri de okunmalı. Okurken üzerinde yaşadığımız toprakların tarihi, felsefesi ve kültürünün yanı sıra bu toprakların uzandığı batısından doğusuna komşularının da geçmişi ve klasik düşünce yapısı öğrenilmeli diye düşünüyorum. Aksi takdirde Cemil Meriç okuyan kişi ancak ‘‘Dedikleri çok güzel ve doğru ancak ben bir şey anlamadım’’ diyebilir.

Ayşe Sevde Şerbetçi

Ben Cemil Meriç'in en çok "Bu Ülke" adlı kitabından istifade ettim. Fikir dünyamı aydınlatıcı ve düşüncelerimi açık bir şekilde gün yüzüne çıkarmamda kendimce bir vesile olarak görüyorum. "Bana öyle geliyor ki, hayat denen mülakata bu kitabı yazmak için geldim." diye bahsettiği bu muhteşem eser, Cemil Meriç`in bir özeti niteliğindedir... Objektifliğiyle örnek bir entelektüel olan Meriç, idrakini izmlere esir etmeyecek kadar geniş düşünceli bir insan olduğu için Çağında anlaşılamamış, şu anda yeni anlaşılmakta, ilerde daha iyi anlaşılacağını düşünüyorum. Ahmet Turan Alkan'ın da bahsettiği gibi Düşünme edebini inşâ eden bu adam, bana da Bu Ülke adlı kitabında göründü..

Ben 'Mağaradakiler' adlı kitabının gereği kadar ön plana çıkmadığı düşüncesindeyim. Mağaradakiler mitosunun şu son paragrafı Meriç Üstad'a ve bu kitabına ne kadar da yakışıyor "İşte böyle aziz dostum. Sana anlattığım hikaye kendi halimizin tasviridir. Yer altındaki mağara görünürlerin dünyası. Yücelere çıkan tutsak idealler alemine yükselen ruh..." Batı irfanını ülke ülke, devir devir keşfe çıkan, amacı yer altı mağarasına bir parça aydınlık getirmek olan bu dehayı ne kadar okusak azdır.

Kesinlikle Jurnal’ın okunmasını tavsiye ederim. Jurnal'i jurnal yapan da ileride ilgi uyandırıp uyandırmayacağını hesaplamadan, herhangi bir şöhret peşinde koşmadan yazılmış olmasıdır. Kitaplarına geçmemiş düşünceleri, notları... anılarına dönerek çocukluğunu ve gençliğini ele aldığı özyaşam öyküsü değerlendirmeleri... Duygu dünyasını, zaaflarını, tutkularını döktüğü mektupları, Meriç'in duygusal izdüşümünü de tatmak isteyenlere tavsiyemdir. Son olarak benim de Cemil Meriç'i tanımamda önemli rol oyanayan Dücane Cündioğlu'nun Cemil Meriç Üçlemesi’ni Meriç'i başka bir Aydın'dan tanımak isteyenlere ise önerimdir.

Lütfi Bergen

80’li yıllarda genç birinin Cemil Meriç okuması cesaret gerektiren bir mesele idi. Bu “cesaret” o zaman diliminin doğasıdır. Zira 80 öncesinde entellektüel adam inançsız biridir. İnanmak istese de, ideolojik tutum inanmaya cevaz vermezdi. Bugünün gençlerinin iman etmenin müşküllerini idrak etmekten yoksun kaldıklarını düşünüyorum. İşte o günlerde Cemil Meriç “insan iman demektir” diyebilmiş bir adamdı. Bu, açıkça kalıpları kırmak anlamına geliyordu. İdeolojik kalıplara aidiyetten dolayı bizi saran çemberi aşamıyorduk. İlhan Selçuk, Oktay Akbal, Melih Cevdet okuyorduk. “Aydın solcu olur” diyorlardı. Solcu ve inançsız. Cemil Meriç, 80 sonrasında okumanın hareket etmekten değerli sayıldığı dönemde gündemime girdi. Onu ilk olarak “İnanmış Aydının Problemleri” başlıklı bir soruşturma vesilesiyle tanıdım. Şaşırtıcı idi. Sonra Mağaradakiler’i edindim. O dönemde bizim gibiler için Ötüken etiketli bir kitap almak “düşünsel bir intihar” sayılırdı. Sonra İnsan Yayınları “Kültürden İrfana” kitabını bastı. Zaten Türkiye’de aydının merkezî konumu dönüşmüştü.

Beni etkileyen iki kitabı var: “Kültürden İrfana” ve “Umrandan Uygarlığa”. Zaten yazılarımdaki uygarlık-medeniyet (umran); “kent-şehir” ayrışmasının kaynağı da Cemil Meriç’in zikrettiğim kitapları idi. İslam düşüncesi üzerine fikir veren yazarlar uzun süre bu ayrışmanın farkında değil gibi davrandılar. Müslümanların “umran”ları vardı. “Uygarlık” kelimesinin civilization’a tekabül etmekle İbn Haldun’un “umran”ından farklı bir şey olduğunu ilk defa ondan öğrendim. Medeniyete sanayi toplumu değil de şehir manasını verdiği pasajlar yazmıştı. Sosyalizmin Marks’tan başka bir yol bulamadığı günlerde Saint Simon’dan bahsediyordu. Böylece Politzer’in Akaid Risalesine (Felsefenin Temel İlkeleri) inanmak zorunluluğundan kurtulmuştum. Marksizme “sert bir içki” demekteydi. Proletaryası olmayan bir toplumda yaşadığımızın farkındaydık; ama sol farkında değildi. Meriç, “kral çıplak!” diye bağırıyordu.

Cümleleri şairane ve kelime haznesi zengindi. Türkçeye inanıyordu. 30 bin kelime az diyordu. “Mukaddime, Osmanlı aydınının tavaf ettiği bir abide” diye bir cümle kuruyor ve İbn Haldun’la en çok meşgul olan kişi olarak Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu’nu işaret ediyordu. Allah Allah, Fındıkoğlu diye biri mi varmış; şaşırıyorduk.

Ancak beni en çok şaşırtan 80’li yıllarda yükselen ve Bolşevizm’i tahtından indiren inkılâba yönelttiği eleştiri idi. Allah’ın Foucault’su “ak sakallı devrimci dede”nin dizinin dibinde diz çökerken Cemil Meriç “Mucizeler çağında yaşamıyoruz” diyordu. “Sol’un bu aceleciliği Müslüman gençliğini de yakalamışa benziyor” (Kültürden İrfana: 280) cümlesi beni çarpmıştı.

Cemil Meriç’in kitapları bir alıntılar mozaiği. Alıntı ve yorum at başı koşuyor. Hakikat diye bilinen her şeyi didikliyor. Şu son yirmi yılda yayınlanmış nice kitap onun gözünün ferini söndürecek bir okuma çabasının konusu olmuştu. Türkiye’de 80 sonrası entellektüel onun çocuğudur.

Ebubekir Kalkan

4 yaşında kaybettiğim babamdan bana, aradan 30 yıl geçtikten sonra enfes bir hediye olmuştu "Bu Ülke"nin ilk baskısı. (Ötüken - 1974)  Kütüphanesini onca karıştırmama rağmen dikkatimi daha önce çekmemiş. Yıllar sonra yeniden okumak zihin açıcı olmuştu bu eseri ki, zaman zaman tekrar okumalı, tekrar okumalı.

"Mağaradakiler"i okumaya başlamış ve yarıda bırakmıştım lisedeyken. Sanırım hakkını verememişim. 

Jurnal 1 ve 2'yi okumayı kendime tavsiye ediyorum.

Canan Su

Evvelce şunu belirteyim çok fazla sıkı takipçisi değilim ama takip ettiğim kadarı ile sözündeki samimiyet beni cezbetti Cemil Meriç deyince siz..  Aklıma ilk gelen Ülke ve Sosyalizm hakkında bildiklerini kitaplaştıran dev bir yürek dedim kendimce....
Hani sıkı takipçisi olsam şu kitabını okusunlar derdim ama bence ele geçtikçe her eseri ayrı bir tat verir ve eğer geçmiş tarihle gelecek dünya arasındaki bağları anlama ve çözmek isteyenler hala zannımca çoğunluktaysa, bir gün sizin Cemil Meriç okuyan yok mu yahu? sorunuza en az Kurtlar Vadisi izleyicisi kadar büyük bir kitle ben varım ben varım ben varım diye seslenecek!

Kırk Ambar ve Mağaradakiler kitabını okudum. Elimde ama başlamadığım bir kitabı da Umrandan Uygarlığa. Üslubu beni çok etkiledi.

Sümeyye Betül Ocakçı

Bu Ülke, Mağaradakiler, Umrandan Uygarlığa, Işık Doğudan Gelir kitaplarını okudum ve yayınlanmamış makalelerini araştırdım.

Bütün eserleri ihmal ediliyor. Cemil Meriç ismini duymayan insanlar var mesela hayatta. Bir eserini okuyan diğerlerini okumak isteyecektir zannımca. En çok tavsiye edebileceğim muhteşem eseri Bu Ülke..

Herkes onu okumalı, onu anlamaya çalışmalı. O, değeri şimdilerde anlaşılmış bir fikir işçisidir. Küstah, sıradışı, cür’etkardır. Her cümlesi dimağımızı zorlayacak nitelikte ve kalitededir. İdeolojiler yoktur onun dünyasında sağcısı da solcusu da bir şeyler bulur kendinde. Lamia Hanım'a yazdığı aşk mektupları da ne kadar romantik olduğunun göstergesi.

Elif Girgin Akın

Cemil Meriç’in bütün eserlerini okumadım, kimi eserini tüm okudum kimini birkaç pasaj, hiç okumadığım da var. Sadece şunu söyleyebilirim:  
Gençler mutlaka Bu Ülke adlı kitabını okumalı. Bu kitap bana göre Cemil Meriç’in söylemek istediklerinin özeti. Sürekli Batı’ya öykünen, kendinden sıkılan, utanan bu toprakların çocuklarına; Yaşadıkları toplumun kendi medeniyetlerinin farkına varmalarını sağlayan bir eser.

Hakan Büyükdere

Bütün eserlerini okudum.

Kitaplarının yeni baskısındaki değişiklikleri anlamlı bulmuyorum.

"Mağaradakiler"e girmeden "Bu Ülke"yi tanımak lazım. Cemil Meriç, Anadolu insanın krizlerini anlatır.

Emel Karagöz

En çok Umrandan Uygarlığa ve Işık Doğudan Yükselir eserlerinden yararlandım. Bir Dünya'nın Eşiğinde'nin çok tanınmış bir eser olmadığını düşünüyorum. Cemil Meriç; kültürüne hayran olduğum ve iyi bir okur olduğum halde onun yanında kendimi çok küçük hissettiğim bir aydındır. Bütün eserleri okunmaya değerdir. Özellikle Işık Doğudan Yükselir'i tavsiye ediyorum.

Özge Sena Bigeç, güzeli soruşturmak ne güzel dedi

YORUM EKLE
YORUMLAR
İbrahim Şamil
İbrahim Şamil - 12 yıl Önce

Meriç'in o oylumlu ve derinlikli metinlerine yoğunlaşmak -tabii ki istisnalar hariç- güç olabilir. Bu açıdan baskısını bulabilenlere Kemalettin Taş'ın "Din ve Toplum Karşısında Cemil Meriç", Göksal Çetin'in "Sağ ve Sol Karşısında Cemil Meriç" isimli kitaplarını okumalarını öneririm. İlginç iki çalışma da Halil Açıkgöz'ün "Cemil Meriç ile Sohbetler"iyle Murat Beyazyüz'ün "Cemil Meriç'in Psikolojisi" isimli kitaplarıdır ki ileri Meriç okumaları için iştah kabartıcı metinlerdir.

elif c.
elif c. - 12 yıl Önce

elif
elif - 12 yıl Önce

Cemil Meriç ülkemiz gençliği tarafından şimdi şimdi farkediliyor.Ama ciddiyetle söyleyebilirim ki ileride bigün gerçekten kurtlar vadisi kadar dikkatli ve meraklı bir okuyucu ve anlayıcı kitlesine sahip olacak...