Tekke ve zaviyeler kaldırıldı kaldırılalı –heterodoks olanları  hariç- sufiler baskı altında sürdürmüş çalışmalarını. İnsanları irşad edebilmek ve kalplere sevgi tohumları ekebilmek için olağanüstü bir gayret göstermişler.

Ülkemizdeki kimi tarikat bu baskılar yüzünden maalesef faaliyetlerini minimuma indirmiş. Hayırlı aktiviteler yaparken bir anda şedit bir sindirme harekatıyla karşılaşan Şazeliyye tarikatı da bunlardan biri. Sultan Abdülhamid Han’ın da müntesipleri arasında bulunduğunu bildiğimiz bu tarikatın kurucusu Şeyh Ebu’l Hasan eş-Şazeli. Tarikatın menşei de Kuzey Afrika. Şazeli tarikatı içinde 20. asırda yetişmiş bir büyük zattan ve onun kaleme aldığı risaleden bahsetmenin sırasıdır şimdi. 

Şazeli geleneği 

Şazeli geleneği içinde yoğrulmuş, sayhalaşan bir sese kavuşmuş olan Şeyh Mahmud Ebu’l Feyz el-Munufi, 1892 yılında Mısır’ın Munufiyye şehrinde dünyaya gelmiş. Genc iken fıkıh hadis gibi zahiri ilimlerin yanında astronomi, felsefe, fizik, kimya gibi ilimleri tahsil etmiş. Daha sonra Şazeliyye’ye intisap eder ve “Sufiler Fakültesi”’ni kurar. 1972 yılında da rahmet-i rahmana kavuşur.  

Ruh-i pak 

Şeyh hazretleri diyar-ı bekaya irtihal etmeden önce de bizler için güzel bir eser yazmış. Eserin orijinal ismi er-Ruhu’z-Zekiyye el Mevsume bi’l-Vasiyyeti’z-Zehebiyye. Dilimize çevrilirken kullanılan ismi ise Ruh-i Pak. Toplam 92 sayfa olan risalenin içinde hem Arapça-orijinal metin hem de tercüme metin bulunduğu için Arapça bilenler için bir karşılaştırma fırsatı da doğmuş oluyor. Kitabın çıktığı yayınevi Ocak Yayıncılık.  

Ehl-i Sıhhat 

Şeyh Ebu’l Feyz, 20. asrın insanlarının nasıl da çürüme içinde olduklarını  görmüş ve nitelikli faaliyetler yapmış. Ruh-i Pak da bunlardan biri elbette. Geleneği çağa sahih biçimde taşıyan bu Allah dostunun eserine müracaat edebilir her an murakabe halinde olmak ve nefsini hesaba çekmek isteyenler. Bu açıdan bakınca kalbimiz için zaruri olanı elde edebileceğimizi görebiliyoruz Ruh-i Pak’ı okuyunca.  
 

Melih Koşucu okudu, feyz buldu.