Bir milletin destansı savunması: Kızıl Zambak

Osmanlı’nın sancaktarlığını yapmış, medeniyet değerlerimizin hayat bulduğu Balkanlar ve Bosna Hersek’te yaşanan savaşı, bu kitapta gerçek yaşam öyküleri ile okuyucuya sunmaya çalışılmıştır.

Bir milletin destansı savunması: Kızıl Zambak

II. Dünya Savaşı’ndan sonraki en kanlı savaşı Bosna Savaşı’dır.

Yakın tarihte yaşanan bu korkunç savaşta, 35 bini çocuk olmak üzere 350 binden fazla Müslüman Boşnak katledilmiş, 50 bin kadın sistematik tecavüze uğramıştır.

1992 yılında bağımsızlığını kazanan Bosna Hersek’te Cumhurbaşkanı Aliya İzzetbegoviç’in çabaları ve Birleşmiş Milletler’e yaptığı çağrılar karşılıksız bırakılmış Avrupa’nın orta yerinde tüm dünyanın gözleri önünde başlayan savaş bir soykırıma dönüşmüştür.

II. Dünya Savaşı'nın ardından Josip Tito'nun liderliğinde kurulan komünist Yugoslav Devleti 3 değişik din (Ortodoksluk, Katoliklik ve İslâm) ve çok sayıda etnik grubu (Sırp, Hırvat, Boşnak, Arnavut, Sloven, Makedon) bir araya getiren bir ülkeydi. Sovyet Blokunda yerini aldı ancak zamanla bağımsız bir hâle geldi. 1980 yılında Tito'nun ölümü ve 1990 yılında bu bloğun parçalanmaya başlamasıyla farklı etnik grupları Yugoslavya içinde bir arada tutmak imkânsız hâle geldi. 25 Haziran 1991'de Slovenya ve Hırvatistan, Almanya ve İtalya′nın desteklemesi ile bağımsızlıklarını ilan ettiler. Eylül 1991'de de Makedonya bağımsızlığını ilan etti. Şubat-Mart 1992'de Bosna-Hersek Devleti ülke çapında bağımsızlık ilan edilmesi konusunda bir referandum yaptı. Bosnalı Sırpların çoğunun boykot ettiği bu referandum bağımsızlığın kabul edilmesiyle sonuçlandı. 5 Nisan 1992'de Bosna-Hersek Cumhuriyeti hükûmeti bağımsızlığını ilan etti. 6 Nisan'da da ABD ve Avrupa ülkeleri Bosna-Hersek'in bağımsızlığını tanıdılar.

Bağımsızlığın anayurtları olan Sırbistan'dan kendilerini koparacağını düşünen ve “Büyük Sırbistan” hayalleri olan Bosnalı Sırplar, Sırbistan'dan aldıkları askerî yardımlarla Bosna'da bir Sırp Cumhuriyeti kurduklarını ilan ettiler. Kendi bölgelerinde bulunan Müslüman (Boşnaklar) ve Katoliklerden (Hırvatlar) bu bölgeyi terk etmelerini istediler.

Nisan 1992’de Srebrenitsa'nın (Boşnakça: Srebrenica) hemen dışında bulunan Bratunac köyünde, 350 Bosnalı Müslüman, Sırp paramiliter ve özel polis güçleri tarafından işkence gördüler. Burada yaşananlar hakkındaki bilgiler, ancak aylar sonra katliam sırasında çekilen görüntülerin yayınlanması ile anlaşıldı.

Sırpların bu yaptığının dünyada duyulması, düşünülenin aksine Bosnalı Boşnakların kurtulma ümitlerini arttırmadı. Aksine, BM ve NATO desteğinde özellikle Sırplar hedef alınarak bir ambargo başlatıldı. Fakat hem Sırpların eski müttefikleri olan Rusların yardımı, hem de coğrafi olarak daha iç kesimlerde bulunan Bosnalı Müslümanlara göre daha avantajlı olmaları sebebiyle, bu ambargodan Bosnalı Sırplar neredeyse hiç etkilenmediler. Etkilenen daha çok Müslümanlar oldu.

Zamanla dünyada yükselen tepkiler ve özellikle bazı destekçilerinin durumun vehametini anlamaya başlamaları ile Müslümanlara yönelik bazı yardımlar ulaştırılmaya başlanmıştır. Birçok ülkede Bosna'ya yardım kampanyaları düzenlenmiştir. Bosnalıların şanssızlığı burada da devam etmiş, güvendikleri Müslüman ülkelerde kampanya paraları kendilerine ulaştırılmak şöyle dursun, başka politik amaçlar için kullanılmış ve büyük bölümü asla yerine ulaştırılmamıştır.

Srebrenitsa Katliamı

Zamanla gücünü toparlayan Nasır Oriç liderliğindeki Müslüman direniş örgütü Sırplara karşı koymaya ve bazı başarılar elde etmeye başladılar. Bu duruma artık bir son vermenin zamanının geldiğini düşünen BM, Dayton görüşmelerini başlattı. Sırplar, görüşmelerde avantaj elde etmek için iki stratejik kent olan Gorajde ve Srebrenitsa'yı ele geçirmek maksadıyla güçleriyle bu iki kente saldırdılar. Tarihin gördüğü katliamlardan birini Hollandalı Barış Gücü'ne rağmen yaptılar. BM tarafından güvenli bölge olarak ilan edildikten iki yıl sonra Srebrenitsa, 1995 yılının yaz ayında II. Dünya Savaşı’ndan sonra meydana gelen en büyük toplu soykırıma[kaynak belirtilmeli] uğradılar. Sırplar işkence yaptıkları Bosnalı Müslümanları, öldürdüler. cesetlerini yine onlara gömdürdüler. Bosna Savaşı'nın bu en kanlı olayı Srebrenitsa Katliamı olarak adlandırılmıştır.

Srebrenitsa Katliamında öldürülenlenlerin kesin sayısı bilinmemekle birlikte BM'nin Eski Yugoslavya Savaş Suçları Mahkemesi savcısı, 7.000 ila 8.000 kişinin öldürüldüğünü belirtmiştir. Bosna Sırpları'nın hükûmetinin hazırladığı bir raporda ölü sayısı 7.779, Boşnak hükûmetinin raporunda ise 8.374'ten fazla olarak gösterilmektedir. Şimdiye kadar Srebrenitsa etrafında 42 toplu mezar bulunmuş ve uzmanlara göre 22 bölgede daha toplu mezar olduğunu tahmin edilmektedir. Şimdiye kadar 2.070 kişinin kesin kimlik tespiti yapılırken 7.000'den fazla kişinin ise cansız bedeni kesin kimlik tespiti için bekletilmektedir. Ayrıca Sırplar katliamı gizlemek için bâzı cesetleri ilk gömüldükleri toplu mezarlardan çıkarıp başka yerlere tekrar gömdüklerinden katliamla ilgili deliller bozulmuş ya da yok olmuştur.

1992-1995 arasında Uluslararası Kızılhaç Örgütü verilerine göre Bosna-Hersek'te 312.000 kişi hayatını kaybetmiştir. Bu kayıpların 200.000 kadarı Boşnak halkına ait olup Bosnalılar, dünyanın gözü önünde ve Avrupa'nın göbeğinde sistematik bir soykırıma tâbî tutulmuştur. Sadece Srebrenitsa'da olanlar hakkında elle tutulur delillerin varlığı söz konusu olsa da çok yakın tarihte gerçekleşen soykırımı aydınlatmaya yetmemektedir.

Dünyanın 4. büyük ordusuna sahip olan Sırplar ve faşist Çentiklerin tamamen silahsız olan Müslüman Boşnaklara saldırılması, küresel barış örgütlerini rahatsız etmediği gibi tüm dünya tarafından da görmezden gelinmiştir.

Sırp generallerin uluslararası medya aracılığı ile “En fazla 3 ay sonra Bosna Hersek’te tek bir Müslüman kalmayacak” tehdidine rağmen direniş, Boşnakların büyük gayret ve kahramanlığı, Allah’ın inayeti ile 5 yıl sürmüş ve BM’nin ihaneti sonucu Dayton Antlaşması ile masada bırakılmıştır.

Osmanlı’nın sancaktarlığını yapmış, medeniyet değerlerimizin hayat bulduğu Balkanlar ve Bosna Hersek’te yaşanan savaşı, bu kitapta gerçek yaşam öyküleri ile okuyucuya sunmaya çalışılmıştır.

Hülasa Dünyabizim Yayınları’ndan çıkan Kızıl Zambakta Bosna Hersek’in kadim geçmişi, Müslüman Boşnakların verdiği İslami mücadele, lideri Aliya ve savaşın soğuk yüzü gerçek hikâyeler üzerinden kaleme alınmıştır.

YORUM EKLE