Mehmet Ali Başaran’ın ikinci kitabı “Nasreddin Hoca’nın Bisikleti” 2016 yılında Beyan Yayınları’ndan çıktı. Yazarın ilk kitabı “Gazete Okuyan Tavuk”tan tanıdığımız kahramanı Vuk Gıtgıt’ın maceraları, birbirinden ilginç ve eğlenceli dört masalla, kaldığı yerden devam ediyor.
Kitapları ve okumayı pek seven tavuğumuz, tıpkı ilk kitaptaki gibi gazetesini eline alıp okumaya koyulur. Böylece masallarımız da başlamış olur. Vuk Gıtgıt, okuduğu haberlerdeki kişilerle tanışmak, dertlerini dinlemek ve onlara yardım edebilmek için sırtına çantasını takıp yollara düşer.
İlk okuduğu haber, kitabın da ilk masalı olan “Feribot Kaçıran Çete Yakalandı” haberidir. Leopar, Martı, Kanguru ve Mirket’ten oluşan hayvan çetesi bir yolcu feribotunu kaçırmıştır. Başları derttedir. Eski dostlarına yardım etmek isteyen Vuk Gıtgıt, onları bulur ve olup biteni bir de onlardan dinler. Bu masalda ve diğer masallarda dikkat çekici olan nokta; gerçekte olan olaylarla gazetede yazılanların birbirinden çok farklı olmasıdır.
“İstanbul’un Ağaçları Hastalandı” masalında ise İstanbul’daki bütün ağaçların ilginç bir şekilde yapraklarını dökmesi konu edilmiş. Bu masalda yazar, 40 milyon nüfusa sahip bir İstanbul’a bakıyor. Okurlarını geleceğe götürerek masalsı bir distopya içine çekiyor.
Kitaba ismini veren masal “Nasreddin Hoca’nın Bisikleti”nde ise, devir değişince Nasreddin Hoca’yı da biraz değişmiş görüyoruz. Bu masala konu olan haberde eğlence ve mizah baskın: “Ünü ülke sınırlarını aşan neşe kaynağımız Nasreddin Hoca birkaç gündür çok üzgün. Hoca’nın yol arkadaşı olan sevgili bisikleti çalındı. Haber sadece Hoca’yı değil bütün sevenlerini çok üzdü. Köy halkı olay gününden bu yana birlik olmuş, Hoca’nın bisikletini arıyor. Bisikleti bulmak için köye şehir dışından ekipler dahi geldi. Hoca’nın evi başsağlığı dileyenlerle dolup taşarken, çocuklar bahçede nöbet tutuyorlar.
Arama çalışmalarına öncülük eden muhtar Şaziye Lüplüpoğlu ‘Nasreddin Hoca ile bisikleti simit ile çay, kuru fasulye ile pilav gibidir, Hoca bisikletsiz düşünülemez’ dedi. Endişeli olduklarını belirten Lüplüpoğlu, ‘Bu basit bir hırsızlık olayı değil köyümüzün huzur ve mutluluğuna karşı yapılmış bir saldırıdır. Ayıptır, günahtır. Bir hayli kınıyorum’ şeklinde konuştu. Hoca’nın gözü yaşlı hanımı ise sitem dolu sözlerle hırsızlara yüklendi: ‘Yazık, çok yazık. Beyime bunu yapanı Allah ıslah etsin. Nasreddin’im bisikletine âşıktı. Her gün onu kolonyalı mendille silerdi. Bazı geceler onunla uyurdu. Acımız büyük.”
Son masal, “Kitap Hastanesi Açıldı” haberi üzerine oturtulmuş. Masalın içinde yer alan bir bölüm dikkat çekici. Bu bölümde, Mardin’de açılan kitap hastanesine giden okuru Cahit Zarifoğlu, İsmet Özel, Sezai Karakoç, Haydar Ergülen, Mustafa Celep, Gonca Özmen ve yazarın kendi şiirlerinden alıntılar karşılıyor. Bir çocuk kitabında şairlere ve şiirlerine yer verilmiş olması ilerisi için güzel bir gönderme olmuş. Masalda kahramanımız Vuk Gıtgıt, yazarın ilk kitabının hasta olduğunu düşünüyor ve onu kitap hastanesine götürüyor. Oysa ki kitabımızın derdi bambaşkadır. Çözümü de çok basittir. Vuk Gıtgıt’ın yapması gereken tek şey doktorun tavsiyesine uymaktır.
Çocukları gülümsetmek ve mutlu etmek için yazıyor
Mehmet Ali Başaran bir avukat. Masallarında mesleğinden izlere rastlıyoruz sıklıkla. Polisle, savcıyla karşılaştığımız gibi suç ve ceza kavramlarıyla da yüz yüze geliyoruz.
Eğlenceli olmanın yanı sıra ilham verici olacak bir kitapla çocukların yanında yer alan yazar, “Neden çocuk kitapları yazıyorsunuz?” sorusuna şöyle cevap vermiş: “Savaş, terör, yoksulluk… Çok adaletsiz bir dünyada yaşıyoruz. Çocukların başına neler geldiği ortada. ‘Ben öyle bilirim ki yaşamak berrak bir gökte çocuklar aşkına savaşmaktır’ diyor şair, ‘Sevgilim Hayat’ adlı şiirinde. Çocukları gülümsetmek ve mutlu etmek için yazıyorum.”
Çocuk yahut yetişkin, bütün okurları gülümsetecek ve mutlu edecek bir yazar Mehmet Ali Başaran. “Tanışınca” bana hak vereceksiniz!
Mehmet Ali Başaran, Nasreddin Hoca’nın Bisikleti, Beyan Yayınları
Uğur Şener