Başarılı bir İngiliz projesi: Arap İsyanı

İsmail Köse'nin kaleme aldığı Arap İsyanı kitabı, I. Dünya Savaşı ve sonrasında bölgedeki hareketliliği İngiliz belgelerine göre okumak isteyenler için önemli bir kaynak. Sedat Palut kitap hakkında yazdı.

Başarılı bir İngiliz projesi: Arap İsyanı

Osmanlı Devleti son dönemlerinde hem Balkanlarda hem de Ortadoğu’da önemli oranda toprak kaybetmiştir. Bunun en önemli sebebi ise 19. ve 20. yüzyılda tüm dünyayı hem eylem hem de ideolojik olarak etkisi altına alan milliyetçilik akımı olmuştur.

II. Abdülhamid Han döneminde uygulanan İslamcılık politikası ve halifeliğin gücü, padişahın devrilmesiyle birlikte önemini yitirmiştir. İttihatçıların iktidara geçmesi ve Türkçülük politikalarının uygulamaya başlanması Osmanlı sınırlarında yaşayan Müslümanların devletten uzaklaşmasına ve Batılıların bölgede hâkimiyet alanlarını genişletmesine fırsat vermiştir.

Arap İsyanı da bu dönemde ortaya çıkmıştır. Hakkında çokça kitap yazılan ve tartışılan bir konudur, Arapların isyanı. Bu konudaki kitaplara bir yenisi daha eklendi. Kitap, Kronik Yayınları arasından çıktı: İngiliz Arşiv Belgelerinde Arap İsyanı. Yazarı İsmail Köse. Yazar, Karadeniz Teknik Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde akademik çalışmalarına devam ediyor.

Siyonistlere yardım sözü

İngiltere, 1882’de Mısır’ı işgalinden sonra Ortadoğu’daki hâkimiyet alanını genişletmeye çalışmıştır. Bunu yaparken Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu siyasi, sosyal ve ekonomik koşulları kullandı. Ayrıca 1897’de İsviçre’nin Basel kentinde gerçekleşen Siyonist organizasyonunda alınan kara doğrultusunda Filistin’de bir Yahudi devleti kurma kararını hayata geçirmeye çalıştı. İttihatçıların iktidardayken uyguladığı milliyetçilik politikası İngiltere’ye hareket alanı açmıştır. Ayrıca Arapların kabile halinde örgütlü yapısı da İngiltere’nin böl-parçala politikasını uygulamasını kolaylaştırmıştır. Bu uğurda ezeli rakibi Fransa’yı da bölgeden uzak tutmaya çalıştı. Bölgede varlığını devam ettirmesini sağlayan sebeplerinden bir diğeri ise “Filistin’in İngiliz sömürgelerine, özellikle Hindistan’a giden yollar üzerinde stratejik konumuydu.”

Sultan II. Abdülhamid döneminde Haşimoğullarının liderlerinden Şerif Hüseyin denetim altında tutulması için İstanbul’a getirtmişti. Her ne kadar Şerif Hüseyin çeşitli sebeplerle Arap Yarımadası’na gitmek istese de bu padişah tarafından engellendi. Dönemin kaynaklarına ve yazara göre bunun temel sebepleri arasında Şerif Hüseyin’in ve ailesinin İngilizlerle çeşitli şekilde görüşmesi ve karakter olarak kolay yönlendirilmesiydi.

Sultan II. Abdülhamid’in devrilip İttihatçıların başa geçmesiyle serbest kalan Şerif Hüseyin ve ailesi bölgede İngilizlerin desteği ile isyan bayrağını çekmiştir. “Bahriye Nazırı Cemal Paşa, Osmanlı Devleti I. Dünya Savaşı’na katıldıktan bir ay sonra, Filistin’deki IV. Ordu komutanlığına atandı. Cemal Paşa’nın savaştan sonrasında kaleme aldığı anılardan, görev süresince Şerif Hüseyin’le İngilizler arasındaki haberleşme trafiğinden haberdar olmadığı anlaşılıyor.”

Şerif Hüseyin’in ihtirası

Devleti yöneten unsurların sorumlu oldukları bölgelerdeki güçlerden haberdar olmaması Arapları ve İngilizleri birbirine daha da yakınlaştırmıştır. İngiliz destekli Arapların Osmanlı’ya karşı vermiş olduğu silahlı mücadelenin ilk günlerinde bağımsız bir devlet hayali kuran Şerif Hüseyin ve adamları, başarılı olmuş ve Osmanlı askerleri aleyhine sınırlarını genişletmişlerdir. Burada yazarın notları oldukça manidar: “Kışlayı yakarak dindaşlarını yok etmek gibi insanlık dışı bir uygulama nasıl bir nefrete dayanıyordu? Büyük oranda Hüseyin’in şahsi hırsları ve İttihat ve Terakki’nin yanlış politikaları ile İngilizlerin kışkırtma siyasetleri sonucu oluşan bu nefrette Bedevi asilerin karakterlerinde barındırdıkları asabiyete dayalı vahşetin de büyük etkisi vardı.”

Bu dönemde İbn Suud’un da ikili oynadığını belirtiyor yazar. Ona göre, Suud bir yandan Osmanlı Devleti’ne tabiiyet bildirirken diğer taraftan da İngilizlerle iş birliği yapıyordu. İsyan başladıktan sonra İstanbul’a “Kendisine bir padişah iradesi gönderilmesi durumunda derhal Hüseyin üzerine giderek isyanı bastıracağına” telgraf çekerken, İngilizlere de “Türklerin Arap topraklarından kovulması gerektiğini” ifade ediyordu.

Neticede isyanlar amacına ulaşmıştı. Hem Osmanlı yönetiminin yanlış politikaları hem de bölge yönetiminin bir kısmının ‘bağımsızlık’ adına Batılı güçlerle işbirliği yapması sebebiyle Ortadoğu toprakları ile Anadolu arasındaki bağ kopmuştur. Günümüzde ise bu topraklarla aramızda açılan mesafenin kısa zamanda aşılamayacağı aşikârdır.

Arap İsyanı kitabı, I. Dünya Savaşı ve sonrasında bölgedeki hareketliliği İngiliz belgelerine göre okumak isteyenler için önemli bir kaynak. İdeolojilerin toplumları ve iktidar hırsına sahip olanları nasıl yönlendirdiğini dönemin kaynaklarına göre okuyup yorumlamak oldukça önemli.

Sedat Palut

Arap isyanı, İsmail Köse

                                                                                                             

YORUM EKLE
YORUMLAR
Yılmaz Caglar
Yılmaz Caglar - 5 yıl Önce

Sedat beye gayet aydinlatici ve net değerlendirmesi için teşekkürler