Allah'ın 'yapma' dediği kaç yapılmışımız var?

Caner Taslaman, Ahlâk Felsefe ve Allah ismini verdiği kitabında insanların doğuştan bazı ahlâkî özelliklerle donatılmış olduğu düşüncesini ortaya koyuyor. Zeynep İnan yazdı..

Allah'ın 'yapma' dediği kaç yapılmışımız var?

Geçen hafta sosyal medyada bir paylaşıma epeyce güldüm. “Kaçıııııın geliyor” diye bağırarak koşuşan bir grup resmedilmiş. Grubun üzerinde ‘ateistler’ yazıyor. Tahmin ettiğiniz gibi gelmekte olan da Caner Hoca! İster istemez tebessüm ediyorsunuz. Karikatürün konusu Caner Hoca’nın misyonu! Aklıma vizyonu geldi ve zihnimde şu kare canlandı: Aynı topluluk, üzerinde “10 yıl sonra” yazan bir karede saf tutmuş namazdalar:) Amin. Allah Caner Hoca’dan razı olsun, sağlık versin de istifade edenleri çoğalsın inşallah.

Prof. Dr. Caner Taslaman, Ahlâk Felsefe ve Allah ismini verdiği kitabında insanların doğuştan bazı ahlâkî özelliklerle donatılmış olduğu düşüncesini ortaya koyuyor. Ortaya koyduğu bu düşüncenin doğruluğunu pek çok bilimsel veri ve uzman görüşlerinin desteği ile savunuyor. Bununla birlikte insanların ahlâkî manada, doğuştan hiçbir donanımları olmadığını savunan bir görüşü de okuyucusuna tanıtıyor: “Boş levha zihin görüşü”. Hoca, bu görüşü savunan tüm felsefelerin hatalı olduğunu metodik bir şekilde anlatıyor.

Allah bizi bir anlamda kendi esmaları ile mayalıyor

Sayfalarda ilerlerken, doğuştan gelen ahlâkî özelliklerin birbirine taban tabana zıt iki alternatifle açıklandığına şahit oluyoruz. İlginç değil mi? Birincisi natüralizm-ateizm, ikincisi teizm! Yazar, teizmle yapılan açıklamanın daha tatmin edici olduğu kanaatinde ve konuya bu iki zıt kutuptan yaklaşımı çok ilginç. Aslında savunulan, “ahlakın tamamen doğuştanlığı” değil; “ahlâkın temellerinin doğuştanlığı”… Bu temel üzerine inşa edilecek binanın yapı taşları da; sosyal ve kültürel çevre ile akıl ve dinler oluyor.

Benim kitaptan anladığım; ahlâkın temellerinin doğuştanlığı, beşeri hayatımızda ahlâkın mihenk taşlarının doğuştanlığıdır. Her okuyucunun anlayışı kendince olacaktır şüphesiz. Bu noktada insan kendine yönelik bir sorgulamaya başlıyor/başlamalı. Kitap okumanın en güzel sonucu, kitabın okuyucusuna sorgulama yaptırması değil midir zaten? Şöyle ki; insan ‘ben doğuştan ahlâkın temellerine sahip idiysem…’ diyerek hayatını gözden geçirebilir. Mesela Allah’ın “Yapma!” dediği kaç yapılmışımız var? Doğuştan bazı ahlâkî özelliklerle donatılmışken o “Yapma!”yı ya da “Yapma!”ları yaptığımızda biz neydik? Ateist? Müslüman? Mümin? Biz, yapılmaması gereken bir işi mümin/Müslüman kimliği ile mi yaptık? Bu ciddi bir soru. Çünkü cevabın ucu, o noktadaykenki idrakimizi, hayata bakışımızı, hatta inandığımızı ya da inandıklarımızı sorgulamaya kadar gidiyor.

Prof. Dr. Caner Taslaman’ın Ahlâk Felsefe ve Allah’ta anlattığı “ahlâkın temellerinin doğuştanlığı” gösteriyor ki Allah bizi bir anlamda kendi esmaları ile mayalıyor. Mayanın tutması için gereken ise 3D kalitesinde bir “İkra”... Asla Fatiha ezberlemiş muhabbet kuşu gibi değil. Asla kendi işimize geldiği gibi bir okuma değil. Zira Kur’an’a uymak ile Kur’an’ı kendine uydurmak arasındaki yüz seksen derecelik açı farkı, insanı farkında olmadan hedefine sırtını dönüp ondan uzaklaşma noktasına taşır Allah korusun.

Bir çırpıda okunacak bir kitap değil

Ahlâk Felsefe ve Allah, Allah’ın varlığına delil getiren türden bir çalışma değil. Bununla birlikte kitapta çok ilginç bilimsel deneylere yer verilmiş. Caner Hoca “sezgi” ile “savunduğu tez” arasında nasıl bir bağ kuruyor, bunlar hayretle okunacak satırlar. Sezgi, düşünce sistemi sağlıklı olan insanı öyle bir noktaya taşıyor ki, iyi-kötü, doğru-yanlış, adaletli-adaletsiz arasındaki farkı fark edememe lüksümüz kalmıyor. Daha can alıcısı ise “şahsi menfaatler” ya da “kültürel etkiler” ile gözümüzü kulağımızı doğuştan gelmiş ahlâkî sezgimize kapatabiliyoruz. Peki ya görmezden geldiğimiz, sesine kulak tıkadığımız o ahlâkî sezgi, şah damarımızdan daha yakından gelen bir ikaz ise!? Ahlâk Felsefe ve Allah, bir çırpıda okunacak bir kitap değil. Çünkü okuyucusunu sık sık tefekkür diyarlarına yolluyor.

Kitapta sayamadığım kadar çok felsefeci ve bilim adamına ait pek çok görüş var. Tekrar hatırlatayım, örnek verilmiş deneysel çalışmalar kısmı çok ama çok ilginç. Hele evrim teorisine yönelik bakış açısının ilginçliği… Neyse, okuyup görün inşallah.

Etkileşim Yayınları'ndan çıkmış olan, seksen dokuz sayfalık bu incecik kitabın içine neler sığmış neler. Tıpkı doğumu yaklaşmış ama karnı hâlâ küçük olan anne adaylarına halk arasında “iç karnı geniş” denmesi gibi... Ahlâk Felsefe ve Allah okunması, üzerinde düşünülmesi gereken bir kitap! Altı çizilecek çok satır var. Kişi kendi hayatı ile alâkalı kısımları hemen buluyor zaten.

Zeynep İnan yazdı

YORUM EKLE

banner36