Kültür Bakanlığı tarafından yayımlanan, Ahmet Cevdet Paşa’nın Kısas-ı Enbiya kitabını Mahir İz sadeleştirmiş ve yayıma hazırlamış. Onun Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed’le (sallâllâhu aleyhi ve sellem) ilgili bölümünü M. Ertuğrul Düzdağ, Peygamber Efendimiz adıyla kitaplaştırmış. Kitaplaştırmakla da kalmamış, eserde geçen ayetlerin hangi surelere ait olduğunu dipnotlarda belirtmiş, bazı yerlere küçük eklemelerde bulunmuş ve Resûl-i Ekrem’in hadislerinden 195 tanesini kitabın sonuna eklemiş. Eser bu haliyle, okumaya doyulmaz bir şekle bürünmüş.
Ahmet Cevdet Paşa’nın Kısas-ı Enbiya’sı baştan sona okunmalı. Yeni baskıları yapılmadıysa bulunup okunmalı... Çünkü Ahmet Cevdet Paşa’nın peygamberlerle, özellikle Peygamber Efendimizle ilgili düşündükleri, hissettikleri ve görüşleri çok önemli. Aslında modern çağda o bakışa çok ihtiyacımız var. Çünkü Ahmet Cevdet Paşa Peygamber Efendimizin hayatını ve yaşadığı dönemi eskiden yaşanmış ve bitmiş bir olay veya hayattan değil de sanki bugün yaşanmakta olan bir hayattan söz eder gibi anlatır. Onun Peygamber Efendimizle ilgili yazdıkları, her şeyden önemlisi kalbimizi sızlatır, efendimize duyduğumuz sevgiyi ve saygıyı artırır, önümüze ibret alacağımız tablolar sunar.
Ahmet Cevdet Paşa’nın bakışı çok önemlidir, çünkü o, peygamberimize ve sahabe efendilerimize nasıl bakmamız gerektiğinin yöntem ve ahlakını da gösterir. Ahmet Cevdet Paşa kitabında kimlerden söz ettiğinin gayet farkındadır. Bu farkındalık, onda çok sağlam ve güvenilir bir sorumluluk duygusu uyandırır. O yüzden olayları ve kişileri anlatırken, elde bulunan bütün ayrıntıları aktarmaya çalışır. Ayrıntılar ve bilgilerin sağlamlığıyla, Ahmet Cevdet Paşa’nın kalemi birleşince, olaylar okuyucunun gözünde canlanır, kişiler nefes alıp vermeye başlar.
Müslümanların kimi, nasıl, hangi açılardan örnek alacağını göstermek niyetinde
Ahmet Cevdet Paşa’nın bu hüneri, eserini yalnızca bilgi veren bir araç olmaktan çıkarır, sanat eserine dönüştürür diyeceğim, fakat Peygamber Efendimiz adlı eserde, sanat eserlerindeki donukluk ve kendinden ibaretlik yoktur. Çünkü Ahmet Cevdet Paşa Peygamber Efendimizi yalnızca eser yazmak veya anlatmış olmak için anlatmaz. Onun göz önünde bulundurduğu asıl etken: Müslümanların kendilerine Resûl-i Ekrem’in hayatından ahlak ve yaşam biçimi edinmelerine yardımcı olmaktır.
Peygamber Efendimiz’i okurken göz yaşlarımıza hakim olamıyoruz. Fakat eser, duygusal yazılmamış. Yani Ahmet Cevdet Paşa, okuyucuyu ağlatmak için yazmamış. Onun kaleminde abartı veya sululukla karşılaşmıyoruz. Okuyucu etkilensin istiyor ama hayatına geçirecek örnekler bulma derecesinde etkilensin, öyle etkilensin ki onları yaşamak istesin. Ahmet Cevdet Paşa okuyucunun faydalanabileceği bir eser ortaya çıkarma çabasında. Yoksa Peygamber Efendimizin hayatında öyle olaylar var ki onları anımsamak bile okuyucuyu ağlatabilir. Ve bir siyer yazarı, bu noktaların üzerinde fazlaca durarak, eserini duygusal açıdan daha etkileyici kılabilir. Ahmet Cevdet Paşa bu tür numaraların peşinde değil. O bilgi vermek, etkilemek ama asıl olarak, Müslümanların kimi, nasıl, hangi açılardan örnek alacağını göstermek niyetindedir.
Ahmet Cevdet Paşa’nın ahlak, inanç, bağlılık, iman, itaat, sevgi ve merhamete yaptığı vurgular etkileyici ve öğretici. Tüm bunlar için doğru adres zaten yalnızca Peygamber Efendimizdir. Ahmet Cevdet Paşa’nın muazzam ilmî birikimi ve keskin zekası, bunları doğru adresten alıp okuyucunun önüne koymuş.
Böyle bir eserden dolayı Ahmet Cevdet Paşa, Mahir İz ve M. Ertuğrul Düzdağ’a ne kadar teşekkür etsek azdır. Allah onlardan razı olsun.
Ömer Yalçınova yazdı