Adeta bir hikmet güldestesi bu kitap

Büyüyen Ay Yanınları’ndan çıkan Makâlât-ı Hikemiyye, Hz. Ali’nin hikmetli sözlerini ihtiva eden derya misal bir kitap. Yunus Sürücü yazdı.

Adeta bir hikmet güldestesi bu kitap

Hz. Ali (keremellahu vechehu) Hulefâ-i Râşidîn’in sonuncusudur. Tüm evliyâ ve esfiyânın başıdır. Hikmet, Asr-ı Saadet’ten beri onun ağzından müminlere rehberlik etti. Bu terbiyesini nebevî bir hayattan alışı onu İslam tarihi içerisinde müstesna bir yere koyduğu gibi, onun hikmetli sözleri, ufuklar açan cümleleri asırlardır Müslümanlar üzerinde ciddi tesirler bırakmıştır. Efendimizin dizinin dibinde hayatını sürdürebilme imkânı bulması onu nice sırlara mazhar etmiştir. Her halifenin başka başka ve üstün meziyetleri vardır. Peygamberî bir edeple yetişen Hz. Ali (keremellahu vechehu) halifeler arasında farklı bir yere sahip olup, adeta ilmin kapısı hüviyetini kesbetmiştir. Dille, sözle ve daha nice meselelerle alakalı çarpıcı cümleler kullanmış, sözün bir kılıçtan yahut bir mızraktan daha tesirli olduğunu dile getirmiştir. İşte bu kitap Hz. Ali efendimizin söylediği sözlerin İbrahim Edhem Giridî tarafından Osmanlıca vücut bulmuş hâlidir. Büyüyen Ay Yanınları’ndan çıkan Makâlât-ı Hikemiyye, Hz. Ali’nin hikmetli sözlerini ihtiva eden derya misal bir kitap. Eren Yavuz tarafından hazırlanan eserde ilk önce Hz. Ali efendimizin Arapça kelâmı yer almakta sonra İbrahim Edhem Giridî’nin Osmanlıca tercümesi, sonrasında da Eren Yavuz’un günümüz Türkçe’sine tercümesini görmekteyiz.

Adeta bir hikmet güldestesi bu kitap

Hz. Ali efendimizin risâletin hemen ardından iman edip efendimizle çok yakın temaslar kurabilmesi ve sonrasında Fâtıma annemiz ile evlenmesi onun hikmet menbaından kana kana sular içtiğini ifade eden suretlerdir. Hayatı boyunca sünnet çizgisinden ayrılmayan ve peygamberin yolundan bir saniye bile ayrılmayan Hz. Ali efendimiz, Asr-ı Saadet’ten sonra ilim adamlarının babası, rehberi ve kandili olagelmiştir. Bütün ulemâ onun gösterdiği yoldan gitmeye çalışmış ve hikmet noktasında onu taklit etmişlerdir. “Bakan ibret alır.”, “Ahmağın kalbi ağzındadır.”, “Kişi dilinin altında gizlenmiştir, elbisesinin değil.”, “Akıl tam olunca söz azalır.”, “Cehaletten daha fazla acizlik veren bir hastalık yoktur.”,”Dilinin yularını salıverirsen helak olursun. Emniyet içinde olmak istersen az sözlü ol.” gibi çarpıcı ve öğretici ifadelerle gönül dünyamızı aydınlatacak sözler söylemiştir. Ayrıca onun bütün zamanları kuşatan sözleri yüzyıllardır bütün Müslümanların yolunu tenvir etmiştir. “Değişik ilimleri öğrenmek için sürekli çalışma, istikbali emniyet altına alır.” gibi ifadelerle ilimlerin ehemmiyetine atfetmiş ve daima çalışmanın geleceğin inşasında çok önemli bir müessir olduğunu dile getirmiştir. Ayrıca “Vatanını sevmeyen ve vatandaşlarının iyiliğini istemeyen insan değildir.” sözü onun bugünün dünyasını anlama noktasında bize yardımcı olmaktadır.

Hikmete, iyiye, güzele talip olmamız lazım

Müslümanlar artık başka şekillerde hayatlarını devam ettirmekteler. Para, mal ve mülk hırsı günümüzde artmış; hikmetten, marifetten giderek kaçar bir hâle gelmiş bulunmaktayız. Dünya şu anda bir kriz yaşamaktadır. Yaşadığımız asırda her şey tepetaklak olmuş, ilim değersizleşmiş, adalet görünmez olmuş, cehalet kara bulutlar gibi üstümüzü kaplamış, hikmet yitirilmiş ve marifet unutulmuş, para insanların itibarında yegâne mihenk taşı olmuştur. Tüm bu olan bitenleri defetmek için işe Hz. Ali efendimizin çok değerli sözlerinden başlayabiliriz işe. Önce kendimize ışık vereceğiz, yanacağız daha sonra yanmamızla ışıklar saçacağız. Topyekun bir hâlde bir diriliş ümid ediyorsak evvela nefsimizden başlamamız elzemdir. Bunun bir sonraki derecesi ise emr-i bil maruf ve nehyi anil münkerdir ki bundan yüksek bir derece yoktur. Nefsimizi terbiye edip bu terbiyenin semeresini başkalarıyla da paylaşmak iktiza eder. Dinlensin ya da dinlenmesin bize düşen şey anlatmak. Ta ki “rabbimize karşı bir özür” elimizde bulunsun rûz-ı mahşerde. Hz. Ali efendimiz gibi söyleyecek olursak: “Sen söylenen gerekeni söyle, kabul olunmazsa sana bir mesuliyet yoktur.” Söylemeye çalıştığım şey şu: ifade edilen bu sözleri tozlu raflardan indirip derûnumuza yerleştirmemiz lazım. Arabî meselin dediği gibi “Elilmu fissudûr leyse fissutûr” yani “İlim sadırlardadır satırlarda değil.” Bu sebeple Hz. Ali efendimizin dile getirdiği bütün bu sözleri bir kimlik inşası için tekrar tekrar ve defaatle okumamız üzerimize farzdır desem yeridir. Allah ondan razı olsun. O ne güzel bir sahabedir. Allah kalplerimizi onun ve ehl-i beytin muhabbetiyle cûş û hurûşa getirsin inşallah.

Makâlât-ı Hikemiyye, İbrahim Edhem Giridî, Büyüyenay Yayınları

Yunus Sürücü

YORUM EKLE