Yenikapı Mevlevihanesi’nde yapılan Mehmed Akif Ersoy’un hazırladığı ve Mahya Yayıncılık tarafından basılan Kur’an mealinin tanıtım toplantısından sonra, mevlevihanenin bahçesinde konuklara ikram yapıldı. Hani buna bazıları kokteyl de diyorlar.

Orada tanıdığım, sevdiğim birçok sima ile karşılaştım. Toplantıya ilim, kültür, edebiyat ve siyaset dünyasından birçok önemli isim katılmıştı. Ancak ben burada içlerinden sadece sohbet edebildiklerimden bahsedeceğim.

Hatemi Hoca’yı görmek güzeldiHüseyin Hatemi ve Bekir Karlığa, Mehmed Akif Meali tanıtım toplantısı

Toplantının benim için en güzel yanlarından birisi, Hüseyin Hatemi Hocayı görmemdi. Birçok kitabını okuduğum Hatemi Hoca ile 2000’li yılların başında tanışmıştım. Ondan sonra da zaman zaman birkaç yerde görüşme imkânım olmuştu. İlk tanıdığım günden beri kendisi benim için her zaman önemli birisi oldu. Allah için kendisini çok sevdiğimi her yerde ifade etmişimdir.

Onu neden önemsediğimi bir gün ayrıca anlatmak isterim. Ancak şu kadarını söyleyeyim ki; onun “doğru öğreti” veya “ilahi öğreti” diye isimlendirdiği, değişmez temel ilkeler anlamındaki şeriata bağlılık meselesini ve adaletin önemini ben hocamın eserleri sayesinde kavradım. Anayasa hazırlığı yapılan şu günlerde Hocamızın Yeni Şafak gazetesindeki yazılarını herkese tavsiye ederim.

Ömrü boyunca ehl-i beyti anlattı

Bu güzel toplantıda Hocamızı görünce ilk olarak onun yanına gittim. Aslında ellerinden öpmek istedim ama hocamızın el öptürme âdetinin olmadığını bildiğim için, böyle bir girişimde bulunmadım. Hocamız bir şeyler yemeyi içmeyi unutarak, bir vazife bilinciyle Ehl-i Beyt’i ve “zibh-i azim” olarak ifade ettiği Hz. Hüseyin’i anlatıyordu. Hocamızın usanmadan, sıkılmadan yıllardır anlattığı bu hakikatleri dinledikçe, onun bu azmine ve adanmışlığına gıpta ettim. Allah cümlemizi Ehl-i Beyt’in yolundan ayırmasın.

Hocamız daha birçok güzel şey anlattı. Hatta bir rüyasını da bizimle paylaştı. Eyüp Sultan Hazretlerinden nasıl İstanbul’da oturma izni aldığını ve geçtiğimiz günlerde Eyüp Sultan’da yapılan içki festivalinin lain Yezid ile olan ilgisini o latifeli üslubu ile çok tatlı bir şekilde anlattı. Bunları merak edenler hocamızın gazete yazılarına bakabilirler.

Hediyesini versek…

Hocamızın yanında bulunduğum zaman diliminde karşılaştığım bir detayı sizlerle paylaşmak istiyorum. Davetlilere Akif’in mealleri dağıtılınca Hocamız yanındaki beyefendiye; “Bunun hediyesini verebilir miyiz?” dedi. Hocayı tanıdığım için ne demek istediğini anlamıştım. Aslında Hocamızın bu tavrının arkasında, tabirimi hoş görün, benim “kelaynak ahlakı” diye tabir ettiğim bir ahlak gizliydi.

Hocamız, verilen kitap bir Kur’an-ı Kerim meali olduğu için, onun ücretinin olmayacağını düşünmüş ve “hediyesi” ifadesini kullanmıştı. Bu inceliğe sahip bugün kaç kişi var acaba? Fakat Hocayı tanıyanlar bu sözün altından bir dizi ahlakî prensip daha çıkartabilirler. En başta hocamız emeğe değer veren birisidir, sonra onun “tenezzül etmeme ahlakı” diye güzel bir hasleti vardır. İşte benim “kelaynak ahlakı” olarak ifade ettiğim ahlak da bundan başka bir şey değildir.

"Tenezzül etmeme” ahlakı anne babadan veya diğer aile büyüklerinden öğrenilen bir ahlaktır. Kardeşi Hüsrev Hocamız da, kendisi de benim burada sadece bir katresini ifade ettiğim bu güzel ahlaka sahipler. Nezaket bahsine gelince; her ikisi de nezaket fakültesinin profesörleridir.

Hocam tüm hayatınızda gizlendiniz, şimdi de gizleniyorsunuz

Hatemi Hocamla olan bu tatlı sohbetten sonra Ertuğrul Düzdağ Hocamızın yanına gittim ve kendisi ile tanıştım. Bir ağacın altında adeta gizleniyordu. Hocamızın melami karakterini az çok bildiğim için; “Hocam tüm hayatınızda gizlendiniz, şimdi de gizleniyorsunuz” dedim. Bu sözümü yalanlamadı. En büyük korkusu riya olan, şöhrete ve makama kıymet vermeyen bilge bir sima görmek istiyorsanız, Ertuğrul Düzdağ Hocamızın simasına bakabilirsiniz. Ayrıca Hocamız, Mehmet Akif ve Ali Ulvi Kurucu’yu en iyi bilenlerden ve bilmekle de kalmayıp onların hallerini içselleştirenlerdendir.

Ertuğrul Düzdağ, Mehmed Akif Meali tanıtım toplantısıHocamız bize karşı sevgi dolu ve mütevazı bir hitapla konuştuğu için, bu ilk tanışmada onunla bir tespitimi paylaşmak istedim. “Adaleti kavramak, tasavvufu kavramaktan daha önemlidir” dedim. Belki de; “Adalet tasavvuftan önemlidir” demiş de olabilirim. Bu sözleri bu derin simadan bir hikmet kıvılcımı yakalarım diye düşünerek söylemiştim. Aslında şöyle bir açıklama da yapmak istiyordum: “Bir kişi, otuz yıllık bir mürit de olsa, adaletsiz bir iş yapıyorsa, kul hakkına dokunuyorsa, bu, o kimsenin tasavvuftan istifade edemediği anlamına gelir.” Fakat bu açıklamayı yapamadım.

Tasavvuf mu, adalet mi önde gelir?

Ertuğrul Düzdağ Hocamız ilk söylediğim cümleyi duyunca gülümsedi ve “Daha kırk yaşına gelmeden o kadar kesin hükümler kurma. Kırk yaşına kadar bekle, sonra karara varırsın” dedi. Hakikaten de söylediğinde haklıydı. Olgunlaşmadan hükme varmak yanıltıcı olabilirdi. Belki vakit olsa bununla ilgili birçok örnek anlatabilirdi bana…

Bu bahsi daha fazla uzatmadık. Lakin kırk yaşın motamot kemale tekabül etmesi ile ilgili benim çok ciddi itirazlarım vardı. Zira Mevlana’dan da, Abdulkadir Geylani’den de, halkın çocuk sandığı kimsenin hakikatte kamil olduğuna dair hikmetler okumuştum. Yani buradaki “40” rakamının tamamen sembolik olduğunu düşünüyordum. Kimileri kemal yaşı olan 40’a, 20’sinde; kimileri de 60’ında girebildi. Belki bir dahaki görüşmemizde bu görüşlerimi Hocamızla paylaşabilirim.

Ahmet Mercan müstesna bir insanAhmet Mercan, Mehmed Akif Meali tanıtım toplantısı

Bu güzel insandan ayrıldıktan sonra yine bir güzel insanın yanına gittim. Kulluğuna zeval getirmeden, tevazudan ayrılmadan, samimiyetini kaybetmeden uzun yıllardır kalem oynatan Ahmet Mercan Ağabey’di bu güzel insan… Biz de yazarlıkta onun gibi olabilirsek daha Allah’tan ne isteriz… Hakikaten, tatlı, güzel, prıl pırıl bir insan…

Ahmet Mercan Ağabey’in öyle hava atmayla, caka satmayla işi yok. Kendisini olduğundan fazla gösterme gibi de bir derdi yok. Mesela bu ilk tanışmamızda bana birçok kitabı olduğunu ama kitaplarının çok satmadığını söyledi. Kendisi, bir okurun bile önemli olduğunun bilincinde birisi olarak, niceliğe takılıp kalan birisi değil.

Vahdettin Işık, Mehmed Akif Meali tanıtım toplantısıVahdettin Işık ve Bayram Öz ile de tanıştım

Programın sonlarına doğru da Medeniyetler İttifakı Enstitüsü genel sekreteri Vahdettin Işık Bey ile tanıştık. Kendisinden bir çay sözü aldık. İnşallah ben bu ağabeyimizin de güzel hayırlı işlere imza atacağına inanıyorum. Daha sonra güzel simalı bir abimizle daha tanıştık. Eski gazeteci Bayram Öz Ağabey. Bize, Üsküdar’da, selamı ve güler yüzü yaygınlaştırmak için kurulan İyilik Derneği’nden bahsetti. Allah bu abimizden de razı olsun.

 

Aydın Başar haber verdi