Osmanlı Devleti tarihçi Paul Wittek’in isabetle tespit ettiği üzere temellerini ‘gaza ülküsü’ ile attı ve güçlendirdi. Fütuhatın merkezi Bizans ve Rumeli topraklarıydı. Bilhassa -Halil İnalcık’ın ilk imparator dediği- Murad Hüdavendigar döneminde Osmanlı gazileri Sırp topraklarına kadar dayandı ve Katolik Avrupa’yı dahi tehdit eder hale geldi. Osmanlı’yı Rumeli topraklarında kalıcı kılan I. Kosova Savaşı’nda, I.Murad şehit düştü ve daha orada Çandarlı ailesinin maharetiyle Şehzade Yakup yerine “Yıldırım” lakabı almış Şehzade Bayezid Sultan ilan edildi.

Murad Hüdavendigar kimsenin bileğini bükemediği dolu dolu geçen yaşamında sadece Rumeli fütuhatı ile uğraşmadı. Osmanlı’nın Batı’da sivrilip güçlenmesi gibi Anadolu topraklarında da Karamanoğulları diğer beyliklerin önüne geçmişti. Sultan Murad oğlu Yıldırım Bayezid’e bir ‘Karamanoğulları davası’ bırakarak gitti. Yıldırım Bayezid, babası ve dedesi Orhan Gazi’nin aksine ilk yıllarında farklı bir strateji güttü: Sırp önderlerden Stefan Lazarevic’in kız kardeşi ile evlendi ve bir barış ortamı sağladı. Sırplar bu anlaşma karşılığında Osmanlı Devleti’ne dâimi bir birlik de teslim etti. 1402 Ankara Savaşı faciasında Emir Timur’un bu Sırp birliklerinin sadakat ve savaş yeteneklerine hayran olduğu söylenir.