Evet, Sezai Karakoç Türk şiirine can suyu olmuş bir şairdir. Onun şiiri kadar düz yazıları, öyküleri, biyografileri ve fikir yazıları da okur ve yazarlar için can suyu mesabesindedir. Karabatak dergisi olarak Sezai Karakoç’un düşüncesi, eserleri ve yaşamına biraz daha yaklaşabilmek için seçkin akademisyen ve yazarlar tarafından kaleme alınmış 2 şiir ve 23 dosya yazısıyla bu sayımızı Karakoç’a ayırdık. Karakoç, özellikle dünya savaşları ve bireyselleşen yaşam tarzının dayatması altında olan topluma şiiri ve Diriliş fikriyle bir çıkış yolu sunmuştur. Onun şiirini ve fikirlerini anlamak günümüz insanı için de pek çok sorunun cevabı olacaktır. Bu düşünceyle onun şiirini ve düşünce yapısını kapsamlı şekilde ele alan yazılar hazırladık. Hasan Akay, Sezai Karakoç için Modern Türk Şiirinin Efendisi derken onu, “Müslüman Anadolu İnsanı tipinin şair modeli,” olarak sunar. Sezai Karakoç’un yalnız şiiriyle ve yazılarıyla değil, yaşantısıyla da rol model olduğu üzerinde durur. Yılmaz Daşçıoğlu ise Sezai Karakoç’un döneminde ve sonrasındaki şairler üzerinde nasıl bir etkisi olduğu konusunda önemli bir yazı kaleme aldı. İkinci Yeni’nin oluşum sürecinden yeni bir şiirin doğuşuna bu etkinin kaynağı olarak Karakoç görülmektedir. Hüseyin Akın, İslam Toplumunun Ekonomik Strüktürü eseri üzerinden Karakoç’un ekonomiye ve sermayeye bakışına dikkat çekiyor.
Röportaj konuğumuz Yılmaz Daşçıoğlu. Sanatın insanlıkla birlikte her daim var olacağını vurgulayan Daşçıoğlu, şiir bitti mi, sorusuna takılanlara bir cevap veriyor. Şiirin ne’liği üzerine çok önemli görüşlerini çocukluğundan itibaren onu etkileyen yazarlar ve çevrenin de bilgisini vererek ortaya koyuyor. Özellikle modern Türk şiirinin ana hatları ve Cahit Zarifoğlu üzerine yaptığı akademik çalışmalar konusunda önemli açıklamalarda bulundu. Serhat Demirel’in sorularını yanıtlayan Daşçıoğlu, kanon ve günümüz şiiri için de görüşlerini dile getirdi.
Projektör konuğumuzsa bir çocuk hikâyeleri yazarı. Güldane Ersoy, Süper Değil Gerçek Kahramanlar kitabıyla gençlerimize Hollywood yapımı sanal kahramanlar yerine hem tarihte kahramanlıklarıyla öne çıkmış olan tarihî kişilikleri hem de komşumuz, dedemiz, annemiz olan yakın çevremizdeki kahramanları fark etmeyi öneriyor. “Gerçekliğin sanalı, kahramanlığın yapayı; işte önümüze sunulan gelecek!” diyerek çocuklarımızın zihninde oluşturulan kahraman algısını ve geleceğe etkisini eleştiriyor.
Gezi bölümünde F. Hande Topbaş, bu sayı Kırım’ı anlatıyor. Hanedanlardan zorunlu göçlere, savaşlardan dinî baskılara, Kırım tarihinin izlerini Simferepol (Akmescit), Bahçesaray, Sivastapol (Akyar), Balaklava (Balıklıova), Yalta, Gözleve şehirlerinde sürüyor.
Eleştiri bölümündeyse Ömer Lekesiz, rahmetli Yücel Balku’nun yeniden yayımlanan kitapları üzerinden öyküsünü ele alıyor. Denemede Hüseyin Yorulmaz, vefatının 5. yılı vesilesiyle Orhan Okay üzerine hazırladığı kapsamlı çalışmadan ilk bölümün özetini sunuyor okurlara.
Yeni çıkan kitaplar hakkında inceleme yazıları, şiirler, öyküler, denemeler, tiyatro yazısı ve görsel sanat eserleriyle dopdolu olarak raflarda yerini aldı.
Kanatlarını güneşe açmış, okurunu bekliyor Karabatak…