İtiraf edelim ki çoğumuz kirlendik. Hırslarımızın esîri olduk.
Modern hayat, bizi fıtratımızda uzaklaştırdı. Önceliklerimiz değişti. Kalbimizle aklımız arasındaki “irfan köprüsü” yıkıldı artık.
Dünya sevgisinin cezbedici okları kalbimize saplandı. Pamuk yumağına saplanmış bir diken gibi…
Canımız acıyor ama ne yapsak çıkaramıyoruz.
Fâni olan dünyayı kazanmak uğruna hayatımızı feda ettik, bâkî olan âhiret yurdunu unuttuk. Bedenimizi beslerken, ruhumuzun açlıktan feryadını duymadık. Ruhumuz, tâkatsiz ve geride kaldı.
Daha lüks, daha çok, daha hızlı yaşama dürtüsü içimize yerleşince bencil olduk, aklımıza güvendik.
Sahip olduğumuz tüm nimetlerin Hakk’ın ikrâmı olduğunu unuttuk.
Ben akıllıyım, ben bilirim, ben başardım, ben hak ettim, ben güzelim, ben yakışıklıyım dedik. Aklımızı beğenip, kendimizden bildik.
Mal toplama hırsı gözümüzü o kadar kararttı ki, “dünya sevgisi” kabirlere kadar peşimizi bırakmıyor artık.
Tebessümü, karşılıksız yardım etmeyi, gözyaşı silmeyi, yetimin başını okşamayı unuttuk. Hem de tüm bu güzelliklerin, nefsimizin ve ailemizin sadakası olduğunu bile bile unuttuk.