Daha önce Eski Kahire’nin kalbi Moez Caddesi hakkında yazmıştım. Kahire’yi Kahire yapan, her bir taşı tarih ve kadim bir kültür kokan cadde, ekseriyetle Fatımi estetiğini yansıtmaktaydı. Hâliyle Şia izlerini taşıyan, mistik havasıyla girenlerin içine işleyen birçok cami cadde boyunca sıralanmaktaydı. Hz. Hüseyin Camii ve türbesi ile başlayan caddenin bitişi ise yine Kahire’nin ve dünyanın en etkileyici, en sıradışı camilerinden biriyle bitiyor demiş ancak ona dair ayrı bir yazı yazacağımızı söylemiştik. İşte bu yazı, kapıdan içeri adım atıldığı anda sizleri başka bir dünyaya götüren bu cami hakkında: İnanması güç ama bu sene 1000. yılını aşan Al Hakim bi-Amrullah Camii.
Her karışı ziyaretçilerini etkileyen Moez Caddesi’ne layık bir bitiş Al Hakim Camii. Caddenin sonunda, eski Kahire surlarının çıkışında yer alıyor. Eski Kahire’nin incisi olarak parlıyor. En inançsız insanın dahi kayıtsız kalamayacağı bir etkisi, bir çekiciliği var Al Hakim’in. Eşsiz kapısından içeri adım attıktan sonra güneşin altında parıldayan geniş mermer avlusunda kaybolmak istiyorsunuz adeta. O geniş avlu adeta gökyüzünde yeni bir dünyanın kapılarını açıyor size; dingin, huzurlu yepyeni bir âlem… Avludan yukarı baktığınızda masmavi gökler dışında hiçbir şey göremiyor, göklerle o avluda bütünleşiyorsunuz. Kim bilir belki de göklerin ışığı, avlunun pırıltısıyla içinizi aydınlatıyor da yolculuğunuzu göklere değil iç âleminize yapıyorsunuz. Belki de eriştiğiniz huzur ve dinginliği orada bulmanıza vesile oluyor sadece bu berrak avlu…
Abdest mahalline koşarken çölde vaha hissini yaşamak
Cami, pek rastlamadığımız bir mimariye sahip. Fotoğraflardan anlayabileceğiniz üzere 4 tarafı çevrili geniş bir avlu var. Camiyi çevreleyen duvarların bitişiğinde ise heybetli minareler sizi gözlüyor. Kâbe cephesine bakan tarafta sütunlar üzerinde yükselen kapalı bölüm içeri doğru daha fazla uzuyor ve mescid bölümünü oluşturuyor. Kubbeli bir yapının altında uzanan geniş bir mescid değil, sütunlarla bölünmüş kendine has bir mescid alanı burası. (Karaköy’deki Yeraltı Camii'ne gidenler daha iyi anlayacaklardır.) İnci gibi parlayan koca avlunun ortasında abdest mahali var. Çölde bir vaha hissi veriyor. Hava genelde güneşli olduğu için geniş mermer avlu ısınıyor (hele yaz aylarında ayak basmak dahi zorlaşıyor) ve avlunun ortasındaki bu abdest mahalline koşarken çölde vaha hissini daha da fazla hissediyorsunuz.
Cami, adını Fatımi halifesi Al Hakim bi-Amrallah (985-1021)’tan alıyor. 990 yılında yapımına başlanan cami 1013 yılında tamamlanmış. 1001 yıllık bir yapı, dünyanın en kadim camilerinden… Yukarıda bahsi geçen heybetli minare de Mısır’da ayakta kalmış en eski minare.
Hâlâ öyle etkileyici, öyle muazzam
Tarih boyunca nice çağlara şahitlik eden Al Hakim Camii, çok değişik hikayeler de yaşamış. Al Hakim’i yeri gelmiş seferler sırasında Haçlılar hapishane olarak kullanmış, Selahaddin Eyyubi ahır olarak, Napolyon kale olarak kullanmış. Sonrasında amaç dışı kullanım sebebiyle uzun süre kullanım dışı bile kalmış bu güzide cami. 1980’de Şii mezhebine bağlı bir hareket olan Dawoodi Bohras lideri Seyidina Muhammed Burhaneddin’in çabasıyla tekrar kullanıma açılmış, pırıltısını saçmaya başlamış. Yeri gelmişken belirtelim, Şiiler (bilhassa Kuzey Afrika’daki Şiiler) bu camiye ayrı bir değer atfediyor. Maalesef tam muhtevasını anlayamadım ancak bazı Şii grupların bu camiyi her sene ziyaret etme gibi bir ibadet ritüeli varmış.
![]() |
Geçirdiği çağlar, atlattığı badireler pırıltısını bozamamış Al Hakim’in. Hâlâ öyle etkileyici, öyle muazzam… İnsan avluda oturup öylece kalmak istiyor. Caminin uhrevi iklimi içinizi sarıyor, ibadet etmek istiyorsunuz o eriştiğiniz berrak âlemin dinginliğinde. En azından ben öyle hissettim. Birkaç defa gittim, hiç değişmedi bu hissim. Kahire’nin camileri özeldir, etkileyicidir ama burada rastlanılmadık bir şey var sanki, tarif edemediğim. Hayatımda en etkilendiğim muhitlerin başında geliyor Al Hakim. Bu camiye yolunuzu düşürün. Siz de farklı bir his duyacaksınız eminim ki…
Deniz Baran yazdı
Not: Fotoğrafları büyütmek için üzerlerini tıklayınız.