İstanbul’un sakin ilçelerinden Üsküdar’dasınız. Ve kitabevlerinin nerede bulunduğunu bilmiyorsunuz. Ara sokakları da gezme imkanınız olmadı. Öyleyse kitapçıların nerede olduğunu birlikte düşünüyor ve anıyoruz.
Üsküdar’a gerek şehir dışından gelen gerekse İstanbul’da ikamet edip de Üsküdar'a az yolu düşen kitapseverleri ilk durak olarak Üsküdar vapur iskelesinin karşısında yer alan Mihrimah Sultan Camii’nin ara sokağı bekliyor.
Mihrimah Sultan Camii’nin sağ giriş kapısı tarafında kalan ara sokak, minyatür yapısı ile hem Üsküdar’ın bazı esnaflarını hem de Liva Kitabevi’ni ağırlıyor. Dar sokağın solunda çayınızı da yudumlayacağınız küçük masaların olduğu, Kur’an-ı Kerim’den tefsirlere, hadis kitaplarından güncel kitaplara kadar Liva Kitabevi’nde birçok kitabı temin etmeniz mümkün.
Fakat kitapseverler tek bir kitabevi ile yetinemezler. Şu halde Üsküdar pazarına doğru yürüyorum. Balık Pazarı’nın karşı sokağında asma katlı mağazası ile Kaknüs Yayınları’na giriyorum. Cahit Zarifoğlu kitapları ile hasbihal ediyorum. “Goethe” diyor Zarifoğlu; “kendi kitabını yazarak intihardan kurtuldu fakat o kitap ile birçoklarının intiharına sebep oldu.” Birlikte içerliyoruz Goethe’ye.
Ancak o da ne? Birçok kitabı mağazasında bulunduran Kaknüs Yayınları, Risale-i Nur gibi Kelam âlimlerinin de takdirine mazhar olan Nur kitaplarına mağazasında yer vermiyor. Soruyorum. Görmediğim kitapları görmek isteyişimin ifadesi olsun diye. Soruşum bir yanıtı akıllarına getirsin diye. Risalelerin yokluğuna üzülerek bu defa caddeye çıkıyorum. Üsküdar meydana değil de Ümraniye istikametine doğru 100-150 metre yürüyorum. Aklımda İhlas Risalesi (Yirminci ve Yirmi Birinci Lem’a)... Bediüzzaman’ın en az “on beş günde bir” okunmasını salık verdiği o minik fakat derin kitap. Yolun sağ tarafında NT Mağazaları, bu ihtiyacımı karşılamak için beni bekliyor.
Kitapçı neden kaldırıldı?
Tüm bunlardan önce, Üsküdar meydanındaki Çınaraltı’nda yol üzerinde baraka halinde kitapçılar vardı. Ne güzel, parkın kenarında yürürken kitaplara dolanıyordunuz birden. Epeydir onları göremiyorum. Belki de ben yerlerini unuttum düşüncesiyle bir büfeye soruyorum. Belediye tarafından kaldırıldığını söylüyor. Bir dostun vefatı gibi bu defa hüzün sarıyor. “Şey, ama neden? Neden kaldırıldı?” Yanıtı bilinmiyor.
Derken Kara Davut Paşa Camii’nin bahçesindeki kitapçı ile karşılaşıyoruz. Böylelikle hüzün kısmen de olsa sürûr buluyor.
Uncular caddesindeki Yedi Hilal Derneği'ni de ziyaret ettikten sonra, Aziz Mahmud Hüdayi’ye doğru yürüyorum. Hüdayi Sokağı, sağlı sollu kitap dükkanlarıyla sanki varlığını bir ilim sokağı olarak sürdürüyor. Sokağın sol tarafında Aziz Hüdayi Kitabevi, ileride sağda Aziz Mahmud Hüdayi Kitap Sarayı, sokağın sola kıvrılan yokuşunda Davet-i Hüdayi Kitabevi, Âsitâne Kitabevi Hüdayi ziyaretçilerini ağırlıyor.
Özge Sena Bigeç, kitapları andı, anlattı