Hacı Firuz, İran Nevruz kültüründe önemli bir figür. Aynı zamanda, Keyvan Ali Muhammedi’nin öncülüğünde kurulan Ronak müzik grubunun da üçüncü CD albümünün adı. Grup, İran’ın farklı etnik guruplarını bir araya getirerek, muhtelif kavimlerin kendi yerel kıyafetleriyle, yerel estrümanlarla ve etnik dilleriyle söyledikleri anonim parçaları söylüyor. Fakat Ronak grubunun Hacı Firuz albümü daha çok Nevruz eksenli parçalardan ya da daha hareketli ve eğlenceli parçalardan oluşuyor. Grubun yüzleri siyah, kırmızı giysiler ve kırmızı şapkalarıyla, Nevruz’un geldiğini söylemesiyle başlıyor albüm.
Hacı Firuz karakteri İran kültüründe önemli bir yere sahip. Grubun bu ismi seçmesinin de arkasında yatan neden bu. İran toplumunu birleştiren bir kültürel özellik. Peki kimdir Hacı Firuz? O, yüzünü siyaha boyayan, kırmızı uzun bir fistan ve kırmızı bir şalvar, daha çok sivri uçlu ya da köşeli bir şapka giyen, elinde def, darbuka ya da benzeri bir çalgı ile sokaklara çıkarak Nevruz’un geldiğini haber veren, halkın dışarı çıkıp temiz havadan nimetlenmesini isteyen, baharla birlikte halka yardım etmesi çağrısında bulunan kişidir. Elbette bu çağrılar ve bu şiirler tamamen ince kinayelerle doludur. Son dönemlerde ise şehirlerin ana caddelerinde, trafik ışıklarında elinde def, darbuka, kırmızı giysisi ve siyaha boyanmış yüzüyle şiirler okuyarak para dilenen bir karektere dönüşmüş.
İrlanda’da da Nevruz etkinlikleri kapsamında konserler vermişler
Bizim kültürümüzde var olan Arap Bacı karakterine biraz benzeyen bir kişilik olmakla birlikte, İran kültürüne has bir karekter olduğunu söylemek gerekir Hacı Firuz'un. Söylediği şiirler bir yandan halkı sevindirir, eğlendirirken, diğer yandan ihtiyaç sahiplerine yardım edilmesini öğütleyen, zenginlerin mallarının da bir gün yok olabileceğini, ihtiyaç sahiplerinni koruyup gözetmeleri gerektiğini belirten bir karekterdir.
Ronak müzik grubunun Hacı Firuz albümünde yer alan Hacı Firuz’un söylediği şiirde de, “Hey millet, dışarı çıkın, Nevruz geldi/ Hey millet, sevinin Nevruz geldi/ Hey Millet Hacı Firuz geldi/ Yılda bir gün gelir, ömrü de bir gündür/ Yardım etmeyi ihmal etmeyin. İhtiyaç sahipleri var unutma” şeklinde ifadeler vardır. Albümde Azerice, Kürtçe, Farsça, Arapça, Beluç, Lor ve Mazenderan bölgelerine ait anonim parçalar, o bölgelerin folklorik oyunları eşliğinde icra ediliyor.
Ronak grubundan önce İran’da Rastak adlı bir müzik grubunun çalışmaları dikkat çekti. Sadece İran’da değil yurt dışında da Rastak’in takipçileri oldu ve hâlâ da ilgiyle izleniyorlar. Ama uzun süredir Rastak grubunda bir hareketlik gözükmüyor. Ronak ise Rastak müzik grubunun görünmezliğinin oluşturduğu boşluğu doldurmuş gibi gözüküyor. Nitekim yurt dışında birçok yerde konserler vermişler. En son da İrlanda’da Nevruz etkinlikleri kapsamında bir kaç yerde konser verdiklerini görüyoruz. Ben de İran’da Türkiye sınır bölgesine yakın Hoy şehri ve Senendeç şehirlerinde verilen konserlerine katılmış ve kalabalık kitleyi nasıl coşturduklarına şahit olmuştum.
İranlıların olduğu kadar bölge insanlarının da barış ve huzurunu önemsiyor
Grubun her üyesinin İran’da yaşayan farklı bir etnik halktan olması, yerel müzik ve yerel kıyafetlerle izleyicilerinin karşısına çıkıyor olmaları da halkın sevgisine yol açıyor. Kendi yerel dilleriyle parçaları icra etmeleri halkı coşturuyor. Grubun başkanı Keyvan Ali Muhammedi, “yerel kıyafetler ve yerel dillerle müzik icra etmek halkın birlik ve bütünlüğünü sağladığı gibi İran ortak kültüründe yaşadığımızı da göstermiş oluyoruz” diyor. Keyvan Ali Muhammedi, bir sonraki çalışmanın bölge barışına katkı sağlamak adına olacağını belirterek, bölge halklarınının da içinde olacağı bir projesinin bulunduğunu söylüyor. Şimdilik projesinin ayrıntılarını vermese de Türkiye’den üç sanatçı ile görüşme içerisinde olduğunu, bölgedeki olaylar dikkate alındığında, bölge halklarını birbirine bağlayan en önemli unsurun da müzik olduğunu dile getiriyor Ali Muhammedi. Kendisi İran Kürtlerinden olan ve def ve vurmalı sazları çalan Keyvan Ali Muhammedi, İranlıların olduğu kadar bölge insanlarının da barış ve huzurunu önemsiyor. En büyük hayalininin, bölge ülkelerinin sanatçılarıyla birlikte ortak bir konser verip, bölge insanlarının gülüp eğlenmesini sağlamak olduğunu söylüyor. Hacı Firuz figüründen yola çıkarak İran’ın kültürel zenginliği ile eğlendirme yoluna giden Ali Muhammedi, bölgenin şartlarını dikkate alarak evrensel dili olan müzikğin barış ve kardeşlik etkisini kullanmaya çalışıyor.
Müzik dünyasındaki en önemli sorunun kopya olduğunu ifade eden Ali Muhammedi, bir yandan kopya ile mücadele ederken, diğer yandan da barış ve kardeşliğe nasıl katkı sağlayabiliriz diye düşünüyor. Müziğin evrensel bir dil olduğu hatırlatmasını yapan Ali Muhammedi, “Bölge insanları aynı ritimle ağlayıp aynı ritimle gülebiliyor, eğlenebiliyor. Bizim yapmaya çalıştığımız da acımız ve hüznümüzü, neşemiz ve eğlencemizi paylaşmak” ifadesini kullanıyor.
Hacı Firuz figürü ile İran’da yaşayan kavimlerin kültürlerini birleştiren Ali Muhammedi, çok güzel bir eser ortaya çıkarmış. Eğlenceli. Eğlenceli olduğu kadar da, İran’ın milli motiflerini muhatablarına sunuyor.
Geçtiğimiz yıl Tahran’ın yeni açılan büyük salonlarından biri olan Milad Kulesi Konser Salonu'nda verdiği konserden sonra önümüzdeki Mayıs ayında ise Tahran’ın en büyük ve en eski konser salonu durumunda bulunan Vahdet Konser Salonu'nda büyük bir konserin hazırlığını yapıyor Ronak grubu. Yeni dönemde, İran’ın bir çok şehrinden konser programları için öneriler geldiğini belirten grup başkanı Keyvan Ali Muhammedi, “konserleri ihmal etmeyeceğiz fakat asıl projemiz olan bölge ülkeleri sanatçılarından oluşan barış, kardeşlik ve dostluk türkülerinin okunacağı bir albüm çalışmasını da sürdüreceğiz” diye konuşuyor.
Gönülleri okşayan ezgiler
Azerice önemli bir anonim parça icra ediliyor albümde: “Nargilesi”. Azeri sanatçı Aşık Ayvaz Şocai’nin seslendirdiği “Nargilesiyem, Anamın atamın bir tanesiyem” cümleleriyle, “Nar tanesiyim, annemin, babamın bir tanesiyim” ifadeleri yerel estrümanlarla dinleyenleri coştururken, Azeri/Kafkas oyunlarının icra edilmesi de ayrı bir görsellik sergiliyor.
İran’ın güney sahillerinin önde gelen şarkıcılarından Mahmud Cihani’nin tulum eşliğinde, Farsça-Arapça karışımı “Canum canum” parçasını yerel balıkçı oyunu ile seslendirmesi ya da Muhammed Said el-İshaki’nin sevgilisine hitaben, “Akşamlar uzun canım, gönlümü sahralara atma” ifadeleriyle yerel dille söylediği parça, ya da Beluçların önemli sanatçılarından Mehbud Mekki’nin yerel estrümanlar eşliğinde yerel dille seslendirdiği “Hatıra” parçası gönülleri okşuyor.
Ronak grubunda 5 hanım sanatçı var. Koroda ses olarak eşlik etseler de asıl görevleri estrümanları ustalıkla çalmaları. Grubun en küçüğü Haniye, Ali Muhammedi’nin kızı. 14 yaşında ve tanbur ve tar sazını ustalıkla çalıyor. Hengame Terabiyan ud çalarken NidaRızaiyan adlı hanım sanatçı davul başta olmak üzere vurmalı çalgıları çalıyor.
Kürtçede “aydınlık” anlamına da gelen Ronak, gelecekte bölge halkları içerisinde barış, kardeşlik olması ümidini dile getiriyor. Hacı Firuz’un, barış ve kardeşliğe ronak olmasını arzu ediyor.
Betül Perco yazdı