İnsanların gerçek şahsiyetleri zor zamanlarda ve sıkıntı hallerinde ortaya çıkar. İnsanı sıkıntıya sevk eden şeylere bela denir. Bela; denemek, sınamak, musibet, darlık, sıkıntı manalarında kullanılır.
Herhangi bir sıkıntı ile denenmeye ibtila, o sıkıntı ile denenen kimselere de müptela denir. Hastalığa mübtela, fakirliğe mübtela, yetimliğe mübtela, gurbete mübtela insanlar vardır.
Belalar insanın gerçek karakterinin ortaya çıkması için Allah tarafından takdir edilir. Takva ve teslimiyet sahibi insanlar böyle durumlarda mübteli/belayı veren olarak Allah'ı görürler. Onlar belayı hayra yorup, imtihanı iyi verip, sonucu manevi kazanca çevirmeye gayret ederler. Kur'an'daki Tâlût - Câlût olayı bu anlamda etkileyici bir örnektir.
Tâlût askerleriyle birlikte ayrılıp sefere çıkınca, "Allah muhakkak sizi bir nehirle imtihan edecek; kim ondan içerse benden değildir -eliyle bir avuç alan müstesna- ondan tatmayan da bendendir" dedi. İçlerinden pek azı dışındakiler ondan içtiler. Kendisi ve onunla beraber inananlar nehri geçince "Bugün Câlût’a ve askerlerine karşı bizim gücümüz yok" dediler. Allah’a kavuşacaklarını umanlar ise, "Nice az birlik vardır ki, Allah’ın izniyle sayıca çok birliği yenmişlerdir, Allah sabredenlerle beraberdir" dediler.[i]
[i] Bakara, 249