İlkokul, ortaokul ve lise ders kitaplarındaki bilimdışılıkların, darbe dönemi yaklaşımların çetelesini çıkarmaya kalkışsak tek tek muazzam bir liste çıkar karşımıza ne yazık ki. En son internette ilkokul 2. sınıf Hayat Bilgisi kitabında kılık kıyafet devriminin anlatımına denk geldim. Gördüğüm resme şaşırdım. Tüm moralim yerle bir oldu. Bu kitap acaba bu yılın kitabı mı demekten alamadım kendimi.

Evet, eskiden millete kastedenler bunu yapmıştı. Bizi biz yapan değerlere hakaret ediyorlardı ders kitaplarında. Ama şimdi, hâlâ bunun sürüyor olmasına inanmak istemiyorum. Elbette münferit olarak Osmanlıyı hâlâ kötüleyen, hicab emrini aşağılamaya çalışan tipler öğretmenlik yapıyor olabilir. Bunu anlarım. Ve elbette onlara, milletine düşmanlık, insanlar arasında ayrımcılık ve nefret uyandırmaya imkan verilmemelidir. Duyulduğunda müdahale edilmelidir.

ilkokul hayat bilgisi kitabı
(+)

Ulaşabildiğim kadarıyla ilkokul Hayat Bilgisi kitaplarını incelemeye çalıştım. 2-3 tanesini internetten PDF olarak indirdim. Sayfa sayfa inceledim. O gördüğüm ayrımcı resmi bulamadım. Koza Yayınları’nın 2. sınıf kitabında ancak konu ile alakalı bir sayfa gördüm. Orada da, baktım, çok yoğun bir nefret dili yok idi. Bu bir miktar ferahlattı beni. Ama sonra padişahları kovduğumuzun şişinerek anlatıldığını görünce ve sınıflarda minicik çocuklarımıza o konuları yıllardır alıştığı şekilde anlatacak öğretmenler aklıma gelince moralim yine bozuldu. İlkokul çocuklarına “padişahları kovduk” demenin ne anlamı vardır? Nasıl bir tarih bilincidir bu? Nasıl?

Hangi ülkede bu denli gerçek tarih/resmî  tarih ayrımı vardır?

Bu ülkede yaşanan büyük tarihî arızanın düzeltilmesi, milletimizin kendisine gelmesi ve kendine ait olan bütün değerlere layıkıyla, hakkıyla sahip çıkması en anlamlı vazifelerimizden biridir. Bu ülke ancak 80 yılda, Bandırma Vapuru’nun kötü  bir taka olmadığını, bizzat padişahın emri ile hazırlanmış ve donanmış ve dönemin şartlarına göre mükemmel bir vapur olduğunu kabul edebildi. Ayrımcılık esasına dayalı bütün söylemlerin özü, hakikati asla kabul etmemektir. Hakikat, makul seviyede, İslam milletinin sahip olduğu değerlerin bütünüdür.

“-İzm” çerçevesine hapsedilen ideolojik kimliklerin bu ülkeyi ne kadar tahrip ettiğini, bu tahribatta kesinlikle halka karşı müsamaha gösterilmediğini hepimiz hem biliyor hem de yaşıyoruz. Hangi ülkede bu denli gerçek tarih/resmî  tarih ayrımı vardır? Hangi ülkede tarih ve hakikat “-izm”lerin tekelinde kendince bir dünya kurabilir?

Biz istiyoruz ki, bu ülkede İslam konuşsun, hakikat konuşsun

27 Mayısları, 12 Eylülleri, 28 Şubatları yaşamış, üzerinden binlerce tank, binlerce kanun, binlerce hapis ve işkence ve nihayet binlerce idam geçmiş bir ülkeye sahibiz. Cennet vatanımızda cehennem hayatı yaşamanın da azabını tattırdılar bizlere…

Biz istiyoruz ki, bu ülkede İslam konuşsun, hakikat konuşsun, tarih konuşsun, edeb konuşsun, kültür konuşsun, halk konuşsun, insanlık konuşsun…

Onlar istiyor ki, bu ülkede herkes sussun, sadece onlar konuşsun, balyoz konuşsun, tank konuşsun, demir konuşsun, sehpalarda urgan konuşsun…

Biz, sesini  çıkarmaya bile korkutulanlar, gözlerimizi ve gözyaşlarımızı içimize, kalbimize akıtırız. İçimizde biriken rahmet deryaları dışımıza gözyaşı olur yeniden çıkar, yeniden içimize döner.

Haksızlık karşısında susamayanlar ise tepkisini verir, yapılanların hesabının verilmesini ister.

Bunları neden yazıyorum. Bunları devletin okullarımızda yavrularımıza sunduğu ders kitabından alınmış bir sayfayı görünce yazamadan edemedim.

ilkokul hayat bilgisi kitabı
(+)

"Bize" hakarete izin vermemeli!

Millî Eğitim Bakanlığı, Talim ve Terbiye Kurulu acaba zahmet edip bu kitaba, bu resme bir bakıverdi mi? Şu resmi buraya koymak işgüzarlığını gösteren yayıncı, grafiker, tasarımcı, yazar, matbaacı ve kitabı “ders kitabı” olarak bu halka sunan, kabul eden devletin resmî görevlisi bir kez olsun, sokakta, mahallede, camide, okulda, pazarda, alışveriş yerinde, hastanede bir kez olsun sağına ve soluna baktı mı?

Çok daha üzüleceğimiz bir husus var. Kendi çocukları bu resme bakıp da, “anne, abla, teyze, nine siz modern değil misiniz; sizin resminizi bakın bizim kitaba basmışlar” deyince ne cevap vereceksiniz?

Ey hakikati göremeyen modernler ve yetkililer!

Tarihine ihanet iyi bir yol değil!

Allah aşkına, yediğiniz içtiğiniz ekmek, su hakkına bu ülkeye ihanet etmekten artık vazgeçin. İnsanların giyindikleriyle, görünüşleri ile değerlendirmeyi öğretmekten vazgeçin.

Rahat olun, emin olun.

İstiklal Harbi’nde cephede, sırtında yavrusuyla mermi taşıyan hanım işte o rejimin hakir gördüğü hanımdı.

Çok şükür, annelerimiz, hanımlarımız, teyzelerimiz, ablalarımız aynı imanla, aynı örtüyle, aynı şuurla, aynı çarşafla hür Allah kulları olarak başı dik bir biçimde bu ülkede yaşamak istemektedirler. Bunun için kimseden özür dilemeye mecbur ve mahkum değiller.

Evet, rahatsız oluyoruz bunca tedavi imkânı varken hâlâ körlükten uyanamamış, etrafını ve hayatı göremeyen tiplerin çocuklarımıza yapmaya çalıştığı bu şapşal yaklaşımdan.

Biz çoktan o sayfanızı yırttık ve attık.

Sizler de gözünüzü açınız ve birilerinin yavrularımıza, çocuklarımıza kendimizi, kendi değerlerimizi kötülemesine izin vermeyiniz.

 

Faruk Çınar “yavrularımıza ve kendimize hakarete dur deyin” diyor